CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, ''Roboski'yle helalleşeceğiz, Ali İsmail Korkmaz'ın ailesiyle helalleşeceğiz, Soma'yla helalleşeceğiz, başı kapalı kızlarımıza haksızlık yapıldığı için biz o dönem suskun kaldığımızdan dolayı onlarla da helalleşeceğiz. Liste uzun, saymayayım'' dedi.
Ne kadarda samimi bir yaklaşım değil mi? diye soran, Yeni AKİT gazetesi yazarı Murat Alan, "Eğer Türkiye’de hiç yaşamadıysanız.. Madagaskar’dan birkaç gün önce geldiyseniz, bu açıklamayı duyunca, olaylara tanık olmuş içi yanan birinin, samimi beyanı zannedebilirsiniz. Büyük bilge Ekrem İmamoğlu’nun dediği gibi “ayem okey” diyebilirsiniz. Ama Madagaskarlı değilseniz, ki büyük çoğunluğumuz öyle.. O vakit.. Demezler mi adama, “Sen tanığı değil, başörtüsü yasağının faillerindensin. AYM’ye, başörtüsü serbestisi düzenlemesinin iptali için verilen dilekçede senin de imzan var.” ifadelerini kullandı.
İŞTE YENİ AKİT GAZETESİ YAZARI MURAT ALAN'IN KÖŞE YAZISI;
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün partisinin grup toplantısında konuştu.
“Başı kapalı kızlarımıza haksızlık yapıldığı için biz o dönem suskun kaldığımızdan dolayı onlarla da helalleşeceğiz” dedi.
Ne kadarda samimi bir yaklaşım değil mi?
Eğer Türkiye’de hiç yaşamadıysanız..
Madagaskar’dan birkaç gün önce geldiyseniz, bu açıklamayı duyunca, olaylara tanık olmuş içi yanan birinin, samimi beyanı zannedebilirsiniz.
Büyük bilge Ekrem İmamoğlu’nun dediği gibi “ayem okey” diyebilirsiniz.
Ama Madagaskarlı değilseniz, ki büyük çoğunluğumuz öyle..
O vakit..
Demezler mi adama, “Sen tanığı değil, başörtüsü yasağının faillerindensin. AYM’ye, başörtüsü serbestisi düzenlemesinin iptali için verilen dilekçede senin de imzan var.”
Derler.. Diyoruz da..
Sadece Kemal beyin çelişkisi gibi görünebilir ama öyle değil, bu taktik adeta CHP’nin yaşam felsefesi..
Bu zihniyetin genlerinde var.
CHP önce hain ilan eder, sonra astırır, daha sonra hiçbir şey olmamış gibi sahiplenir..
Mesela..
1950 yılında CHP’nin tek parti faşizmine son veren Adnan Menderes’in “Yeter Söz Milletindir” sloganını geçen hafta parti binasına astılar.
Adnan Menderes’i astıran kimdi?
Onun hakkında kara propagandalar yapan zat, şimdi CHP’de belediye başkanlığı yapıyor.
Menderes ve iki bakanının asılmasıyla sonuçlanan kanlı darbeyi bayram diye kutlayan bunlar. Kanlı, leş kokan bir darbeye ihtilal diyen de bunlar!
Bitmedi..
Her fırsatta andıkları, adına programlar düzenledikleri Sabahattin Ali’yi de bunlar öldürdü.
Ben söylemiyorum, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu söylüyor.
Tarih 10 Şubat 2012..
CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Sabahattin Ali’yi kim öldürdü? CHP. Doğrulara her zaman doğru deriz ama CHP ile ilgili yanlışların da istismar edilmesi doğru değil. Biz bunu söylüyoruz.”
Bir yazı kaleme aldı Sabahattin Ali..
“Yıllardan beri arkası gelmeyen dalavereler, arsa oyunları, memleketin dışına para kaçırma rezaletleri, çözülemeyen cinayetler, soygunculukları alıp yürümüştür. Öte yanda, millet kara sabanın arkasında donsuz didiniyor. Bu gidişatın sonu hayra çıkmaz.”
İşte bu yazı sonrası sonu gelmeyen yargılamalar, davalar açıldı.
Çareyi kaçmakta buldu Sabahattin Ali. 1948 yılı Mart ayı sonlarıydı. Bulgar sınırında yakaladılar. Başını taşla ezip öldürdüler.
“Sınırda dur ihtarına uymadı çatışma çıktı ve ateş açıldı” diyebilmek için cesedini sırtından kurşunladılar.
Bir çoban olayı gördü ve katili teşhis etti. Ali Ertekin isimli şahıs suçunu itiraf etti.
Eski bir subaydı. İdam cezasıyla yargılandı. Sıkı durun sadece 4 yıl hapis cezası aldı ve onu da yatmadı.
Şimdi mezarı bile belli değil Sabahattin Ali’nin.
Bu ibretlik vakaları yazınca, onlar adına ben utanıyorum ama muhataplarımızda tık yok!
Nazım Hikmet’e de aynısını yaptılar.
Ölüm yıl dönümünde, CHP’li belediyelerde paneller, konferanslar düzenlenir. Cumhuriyet yazarları Nazım şiirleri okur, gazeteleri birinci sayfasından fotoğrafını yayınlar.
Oysa aynı CHP, Nazım’ı hain ilan etmiş, Rusya’da sürgün hayatı yaşamasına neden olmuştur. Cumhuriyet Gazetesi de CHP’liler doya doya tükürsünler diye fotoğrafını basmıştı.
Dedik ya CHP bu işte..
Hain ilan eder, linç ettirir, sürgün eder, sonra hiçbir şey yokmuş gibi timsah gözyaşı döker.
Bediüzzaman Said Nursi’ye yaptıkları unutulur mu?
Şimdi “Eserlerine yönelik yasağı biz kaldırdık” diyorlar.
Yahu, Bediüzzamanın naaşına bile tahammül edemedi tek parti diktası. Kabri gizlendi, nerede olduğu bilinmiyor bile.
Şimdi Nurcuları kandırabilmek için Yeniasya’daki yoldaşlarıyla birlikte kırk takla atıyorlar.
Deniz Gezmiş hadisesine ne demeli?
Her fırsatta “3 fidan asıldı” diyen CHP..
“3 fidan”ın idam ipini hazırlayan da CHP!
Tarih 24 Nisan 1972..
Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının idam dosyaları meclise gönderiliyor. 28 CHP’li vekil genel kurulda Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılması için “evet” oyu kullanıyor.
67 vekil ise oturuma katılmayarak idam yönünde oy kullananların ekmeğine yağ sürüyor.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan.. Her yıl CHP bu “3 fidan”ı gözyaşlarıyla anıyor!..
Medyası da “Kenan Evren astı” diyerek, CHP’nin o süreçteki rolünü görmezden geliyor.
Saymakla bitmez..
Bunlar Erbakan’a da kan kusturdu.
Hocaya, “Yeşil tespihli şeytan’’ diyen kişi, CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin’di. Unutmadık!..
Peki, merhum Erbakan’ın partisini kapatanlar soluğu nerede aldı?
Kayıp Trilyon davasıyla Erbakan’ı cezaevine atmak isteyenler.. Siyasi yasak getiren hakimler emekli olduğunda CHP’ye koştu.
CHP her birine törenle rozet taktı.
Bu kafa böyle..
“Önce cezanın infazına, sonra bilahare delillerin toplanmasına…”
Asar, keser, idam eder, sürer, yıllar sonra suçun faili değilmiş gibi “Yahu neler neler yapmışlar, ayıp ayıp. Helalleşelim bu insanlarla” der.
Selametle..