Ankara
Yılmaz, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'ndeki "Orta Vadeli Program ve Makroekonomik Görünüm" programında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
SSK ve Bağkur emekli aylıklarına ilişkin bir soru üzerine Yılmaz, çalışanları ve emeklileri enflasyona ezdirmemenin ana prensipleri olduğunu, imkanlar oluştukça çalışanlara ve emeklilere destek olduklarını söyledi. Yılmaz, çalışanlara, emeklilere destek olma ana prensiplerinin hiçbir zaman değişmediğini vurgulayarak, "Bunu yaparken tabii ki gerçekçi bir şekilde imkanlarımıza da bakmak durumundayız." diye konuştu.
SSK ve Bağkur emeklileri ile memur ve memur emeklilerinin maaşlarında yaşanan artışın bu dönem biraz daha farklılaştığını bildiren Yılmaz, SSK ve Bağkur emeklileri ile memur emeklileri arasındaki dengelenme konusunda bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç olduğunu belirtti. Sosyal adaleti sağlama, daha düşük gelirlileri destekleme yaklaşımlarının devam ettiğini dile getiren Cevdet Yılmaz, şöyle devam etti:
"En düşük emekli aylığı alanlara dönük olarak da ne yapabiliriz diye çalışıyoruz. Bunlar, önümüzdeki günlerde Kabine'de ele alınacaktır diye düşünüyorum, ardından da Meclis'imizin takdirine sunulacaktır. Henüz bir tarih bilmiyorum ama uygun bir zamanlamayla yapılacaktır elbette. Asıl Meclis'te bu düzenlemeler söz konusu olacak, orada da Çalışma Bakanlığımızın bir paketi var. Yani bu konular dışında da kurumsal ihtiyaçlarından kaynaklanan, yine iş gücü piyasalarına ilişkin bazı tedbirler içeren paket de söz konusu. Bu paketle birleştirilerek Meclis'imizin gündemine gelir diye düşünüyorum, gerisi tabii Meclis'imizin takdiri, o konuda yorum yapmamız doğru olmaz. Dolayısıyla bugüne kadar nasıl çalışanların, emeklilerin yanında olduysak bundan sonra da olmaya devam edeceğiz."
"Enflasyonla mücadelemizi devam ettireceğiz"
Enflasyonla mücadeleye ilişkin soru üzerine de Yılmaz, bugünden geleceğe bakıldığında beklenen enflasyonun, faiz oranının ne olacağı, bunlar arasındaki dengenin nasıl korunacağına bakılması gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Merkez Bankasının araçlarını uygun gördüğü şekilde kullandığını, kullanmaya devam edeceğini belirterek, "Beklentilerin teknik çalışmalardan biraz daha yüksek olması normal, çünkü beklentiler biraz geçmişe göre şekillenir. Bu biraz zaman alacak elbette, ama o beklentileri kırma yönünde bir süreç içinde olduğumuzu da ifade edebilirim. Enflasyonla çok yönlü, koordineli bir şekilde mücadelemiz devam edecek. Bir taraftan para politikaları, bir taraftan maliye politikaları, diğer taraftan yapısal reformlar bütün bunlarla birlikte enflasyon bizim için çok çok öncelikli bir mesele, mücadelemizi devam ettireceğiz." dedi.
Yılmaz, tasarrufların artırılması konusunda "yastık altı birikim"lerin ekonomiye kazandırılmasına ilişkin soru üzerine, konunun Ekonomi Koordinasyon Kurulunda da birkaç kez konuşulduğunu aktardı. Bu konuda değişik hesaplamalar yapıldığını ancak rakamın yüzde 100 hesaplanmasının çok zor olduğunu belirten Yılmaz, "Kabaca 300 milyar dolar civarında, belli bir ton rakamı da veriliyor, hesaplamalar yapılıyor." diye konuştu.
Bunun sadece makroekonomi için değil, tasarruf sahipleri için de kayıp olduğunu dile getiren Cevdet Yılmaz, şunları söyledi:
"Tasarruf sahipleri altınlarını evde tuttukları zaman hiçbir getirisi olmuyor. Ne dövizin ne altının tasarruf sahibine bir getirisi oluyor. Makroekonomi anlamında da bu tasarrufların üretken alanlara destek olmasına engel olmuş oluyoruz. Ben bazen söylüyorum, Amerikan dolarını evinizde tutuğunuzda Amerika'ya sıfır faizle kredi açmış oluyorsunuz. Bu, diğer dövizler için de altın için de geçerli. Burada sorunumuz şu: İnsanlar altın alır, döviz alır, başka bir şey alır onunla ilgili bir yorum yapmıyorum, bunlar sisteme dahil olmalı."
Mevcut sistemlerin daha etkili hale getirilmesi için kurumların çalıştığını belirten Cevdet Yılmaz, tasarruf oranını arttırmak ve bunu üretken alanlara kanalize etmeyi amaçladıklarını ifade etti. Yılmaz, "Bu iki şeyi yapabildiğiniz zaman hem cari açığı düşürmüş olursunuz hem de büyümenizi yükseltmiş olursunuz." dedi.
Çalışma hayatını ilgilendiren düzenlemeler
Bir başka soru üzerine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, çalışma hayatını ilgilendiren düzenlemelere ilişkin de "Çok büyük bir paket değil, belli maddeler var. Bunlarla, son dönemdeki belki ihtiyaçları birleştirerek yeni bir paket oluşturulabilir diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Türkiye'de doğurganlık oranının düşük olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Bir süre sonra nüfusumuz düşmeye başlayacak. Demografik dinamiklerimiz çok iyi gitmiyor, yani onu görmemiz lazım. İşte burada çalışma hayatından başka alanlara varıncaya kadar çok yönlü bir şekilde bu hadiseye yaklaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Cevdet Yılmaz, enflasyonla mücadele edilirken, ekonomik büyümenin nasıl korunacağı sorusu üzerine, "Yatırım ve ihracat odaklı bir büyüme perspektifiyle gittiğiniz zaman büyümenin kompozisyonunu farklılaştırıyorsunuz ve arz yönlü aslında birtakım politikalarla enflasyonla mücadeleye de destek vermiş oluyorsunuz, en önemli unsurlardan biri bu. İkincisi, güven ve istikrar ortamı çok önemli. Biz bunu AK Partinin ilk yıllarında yine yaşamıştık." diye konuştu.
Dünyada enflasyonla mücadelenin belli bir aşamasında kırılma beklendiğini aktaran Yılmaz, "Dünya için söylüyorum, daha genişleyici bir çerçeveye doğru gidebilir. Bir taraftan da Türkiye'deki bu disiplinli yaklaşım daha fazla sermayeyi Türkiye'ye cezbedebilir ve bunun getireceği bir büyüme ortamı görebiliriz." dedi.
Konut kiralarındaki yüzde 25 limiti
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, konut kiralarında uygulanan kira bedelini yüzde 25 ile sınırlayan düzenlemeye ilişkin soruya karşılık, "Burada aslolan, enflasyon düşürmek, enflasyonu düşürürseniz bu tür konulara da çok fazla ihtiyacınız kalmaz. 2024'te bir dezenflasyon yılı, özellikle yıl ortasında belirgin az önce söylediğim gibi bir düşüş bekliyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Yılmaz, maaş artışlarında kaynak konusuna ilişkin bir soruya, "O konuları da önceden düşündük. Bütçemizi, Orta Vadeli Plan'ı hazırlarken yapabileceğimiz ne var, neler olabilir diye tartışarak hazırladık. Olabilecek hususları, riskleri, harcama potansiyellerini değerlendirdik. Ani bir kararla gitmiyoruz, planlı, programlı bir çerçevemiz var, Orta Vadeli Programımızı hazırlarken düşündüğümüz birtakım hususlar var, bunlar çerçevesinde de bütçemizi şekillendirdik. Henüz tam somutlaşmadığı için miktarsal bir şeye giremem ama mertebe olarak aşağı yukarı bütçemizin içinde bu rakamları düşündüğümüzü söyleyebilirim." yanıtını verdi.
Kıdem tazminatıyla ilgili soru üzerine Yılmaz, bu konuda daha önce, "İşçi kesimiyle işveren kesimi ve kamu kesimi, bir uzlaşma olmadan o konuda adım atmayız." dediklerini, yine aynı noktada durduklarını söyledi. Özellikle üzerinde durdukları, tamamlayıcı emeklilik ve sigortanın geliştirilmesinin, hem makro düzeyde tasarruf oranlarını artıracağını hem de tasarruf sahiplerinin, emeklilerin daha müreffeh yaşamalarını sağlayacağını belirtti.
"İhracat, Türkiye'nin çıkış yolu"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "İhracatta daha aktif politikalar nasıl olabilir?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"İmkanlarımız oluştukça ihracatçılara selektif kredi destekleri, finans maliyetlerinin azaltılması, bütün bu konularda ilave adımlar da atmaya hazırız. İhracat, Türkiye'nin çıkış yolu. İhracat yapabilen bir ülke rekabetçi bir ülke demektir. Cari açığımızı kalıcı bir şekilde düşürmenin yolu da ihracat. Burada tanıtım çalışmalarından ikili anlaşmalara, birçok ek unsuru da devreye sokarak yolumuza devam ediyoruz. Savunma sanayi gibi yeni endüstrileri, katma değeri yüksek alanları da bu alanda önceliklendiriyoruz. Geçen yıl 5,5 milyar civarında oldu savunma sanayi ihracatımız, bunu daha da üst noktalara çıkaracağız."
"Yabancı yatırımcıların gelmesi konusunda çalışmalarınız vardı, bununla ilgili somut adım atıldı mı?" sorusunu yanıtlayan Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve kurumların yurt içinde ve yurt dışında yatırımcılarla görüştüklerini, ilgili bütün kurumların bu konuda adım attıklarını ifade etti.
Cevdet Yılmaz, yerel seçimlerin genel politikaların üzerindeki etkisine yönelik soru üzerine de "Yerel seçimin, makro politikalarla ilgili bir farklılık yapmasını beklememek gerekir. Yerel seçimlerde yerel aktörler değişir, yerel hizmetler değişir ama bir para politikanız, maliye politikanız, yapısal reform gündeminiz, bunlar yerel yönetimlerle ilgili konular değil. Dolayısıyla yerel seçimlerin bir belirsizlik oluşturduğunu söylemek doğru bir şey değil. Hem siyasi istikrar açısından hem makro öngörülebilirlik açısından yerel seçim kritik bir unsur değil." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ilk konut kredisi projesiyle ilgili sorulan soruya karşılık da şunları söyledi:
"Kredi avantajları sağladığınızda konutların fiyatlarının artma riski var. Dolayısıyla bu tür programlara talep ve arz birlikte bakmak durumundasınız. Bir taraftan talebi kolaylaştıran bir taraftan da arzı artıran bir perspektifle ikisini bütünleyen bir yaklaşım geliştirebilirsek bu anlamlı olur. Ama sadece kredi perspektifiyle baktığınızda fiyatlara yansımasını dikkatli değerlendirmek durumundayız. Biliyorsunuz otomotiv fiyatları oldukça iyi seviyeye geldi artık son aylarda bayağı yatay bir seyir izliyor. Konut fiyatlarında bir düşme eğilimi başladı. Henüz tam istediğimiz noktada değiliz ama geçmişe göre artış hızında önemli bir düşüş var. Bu eğilimin devam etmesini istiyoruz. Elbette bir taraftan kentsel dönüşümle, başka programlarla, sosyal programlarla, daha farklı mekanizmalarla da ev sahipliğini artırmak istiyoruz."
"Gençleri daha fazla tarıma teşvik etmemiz lazım"
Tarımsal planlamaya yönelik soru üzerine Yılmaz, kent tarımını, gençlerin tarıma dahil olmasını desteklediklerini belirtti. Yılmaz, tarımdaki yaş ortalamasının 60'lara yaklaştığını, gençlerin daha fazla tarıma teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı.
Dijitalleşme, kayıt dışıyla mücadele gibi konularda daha güçlü inisiyatif alınacağını kaydeden Yılmaz, ilerleyen dönemde bir vergi reformunu tartışacaklarını aktardı.
Cevdet Yılmaz, "Belki bir gecede yapamayabiliriz ama doğrudan vergilerin payını artırmamız lazım. Bunun için toplam vergi oranını değiştirmeniz gerekmiyor ama doğrudan vergilerin vergiler içindeki payını artırmamızda fayda görüyoruz, hem daha istikrarlı bir gelir yapısı açısından hem de sosyal adalet açısından böyle bir perspektifimiz var. Bugüne kadar da bu alanda çok şey yaptık. Asgari ücreti vergi dışı tuttuk, tarım desteklerini vergi dışına çıkardık, basit usule tabi esnafımızdan vergi almadık, binlerce, milyonlarca insanı, daha düşük gelir sahibi olanları kayırıcı politikalar izledik." ifadelerini kullandı.
Geniş halk kitlelerinin kullandığı ürünlerde KDV'nin düşük, yüksek gelirlilerin daha fazla kullandığı ürünlerde yüksek olduğunu belirten Yılmaz, "Bu da aslında kendi içinde bir sosyal adalet amacına hizmet ediyor, ama bunu daha sistemli baza oturtabilmek için doğrudan vergilerin payını yükseltici bir perspektifimiz var. Vergilerle ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığımızın hazırlıkları var, çalışmaları var, önümüzdeki dönemlerde olgunlaştığında bu çalışmalar kamuoyuyla paylaşılacaktır." dedi.