Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı, işgalci İsrail'in saldırılarına karşılık vererek 'Aksa Tufanı' operasyonunu başlattı. İsrail ordusu da Gazze Şeridi'ne saldırarak binlerce Filistinliyi öldürdü.
İsrail'in 27 gündür yoğun saldırı altında tuttuğu Gazze'de 7 Ekim'den bugüne kadar 9 bin 61 sivil katledildi.
HER ŞEY 2 KASIM'DA YAZILAN BİR MEKTUPLA BAŞLADI
Peki Filistin'de yıllardır süren bu İsrail zulmü ne zaman başladı? İşte binlerce masumu hayattan koparan İsrail'in 2 Kasım 1917'de yazılan bir mektupla başlayan kanlı planının tarihçesi...
1917 BALFOUR DEKLARASYONU
2 Kasım 1917'de, İngiltere'nin o dönemki Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Lionel Walter Rothschild'e hitaben bir mektup yazdı. Sadece 67 kelime olan mektubun İçeriği Filistin üzerinde bugün de hissedilen derin bir etki yarattı.
Mektup, İngiliz hükümetini "Filistin'de Yahudi halkı için ulusal bir yurt kurmaya" ve "bu amacın gerçekleştirilmesini" kolaylaştırmaya adıyordu.
Bu mektup Balfour Deklarasyonu olarak bilinmektedir.
Böylece İngiltere, Siyonist harekete Filistinli Arapların nüfusun yüzde 90'ından fazlasını oluşturduğu bir ülke vaat ediyordu.
İNGİLİZLER 1948 YILINA KADAR YAHUDİ GÖÇÜNÜ KOLAYLAŞTIRDI
İngiliz Mandası 1923 yılında kuruldu ve 1948 yılına kadar sürdü. Bu süre zarfında İngilizler kitlesel Yahudi göçünü kolaylaştırdı.
Yeni sakinlerin çoğu Avrupa'daki Nazizm'den kaçıyordu.
Filistinliler ülkelerinin değişen demografik yapısından ve İngilizlerin Yahudi yerleşimcilere verilmek üzere topraklarına el koymasından endişe duyuyordu.
1936'DA ARAP İSYANI BAŞLADI
Tırmanan gerilim 1936'dan 1939'a kadar süren Arap İsyanı'na yol açtı.
Nisan 1936'da yeni kurulan Arap Ulusal Komitesi, İngiliz sömürgeciliğini ve artan Yahudi göçünü protesto etmek için pasif direniş çağrısında bulundu.
Altı ay süren grev, kitlesel bir tutuklama kampanyası başlatan İngilizler tarafından acımasızca bastırıldı.
İsyanın ikinci aşaması 1937'nin sonlarında başladı ve İngiliz güçlerini ve sömürgeciliği hedef alan Filistinli köylü direniş hareketi tarafından yönetildi.
1939'un ikinci yarısına gelindiğinde İngiltere Filistin'e 30.000 asker yığmıştı.
Köyler havadan bombalanıyor, sokağa çıkma yasağı uygulanıyor, evler yıkılıyor, idari gözaltılar ve yargısız infazlar yaygınlaşıyordu.
Buna paralel olarak İngilizler, Yahudi yerleşimcilerle iş birliği yaparak silahlı gruplardan oluşan İngiliz liderliğinde bir "karşı ayaklanma gücü" oluşturdu.Yahudi terörist örgüt Haganah'ı genişletmek için gizlice silah ithal edildi ve silah fabrikaları kuruldu.
Bu üç yıllık isyan döneminde; 5.000 Filistinli öldürüldü. 15.000 ila 20.000 Filistinli yaralandı. 5.600 Filistinli ise hapsedildi.
1947 BM'NİN PAYLAŞIM PLANI
1947'ye gelindiğinde Yahudi nüfusu Filistin'in yüzde 33'üne ulaşmıştı ama toprakların sadece yüzde 6'sına sahiptiler.
Birleşmiş Milletler, Filistin'in Arap ve 1947 Paylaşım Planı Yahudi devletleri olarakbölünmesini öngören 181 sayılı Filistin Kudüs kararı kabul etti. Filistinliler bu planı reddetti.
Çünkü bu plan Filistin'in yaklaşık yüzde 55'ini, verimli kıyı bölgesinin çoğu da dahil olmak üzere Yahudi devletine tahsis ediyordu.
O dönemde Filistinliler tarihi Filistin topraklarının yüzde 94'üne sahipti ve nüfusun yüzde 67'sini oluşturuyordu.
BÜYÜK FELAKET NAKBA
İngiliz Mandası 14 Mayıs 1948'de sona ermeden önce bile, Siyonist teröristler Filistin kasaba ve köylerini yok etmeye yönelik operasyonlara başlamıştı.
Nisan 1948'de Kudüs'ün eteklerindeki Deir Yassin köyünde 100'den fazla Filistinli erkek, kadın ve çocuk öldürüldü. Bu olay operasyonun geri kalanının gidişatını belirledi.
1947'den 1949'a kadar 500'den fazla Filistin köyü, kasabası ve şehri, "Nakba" olarak adlandırılan ve felaket anlamına gelen olaylarda yok edildi. Düzinelerce katliam da dahil olmak üzere tahminen 15.000 Filistinli öldürüldü.
Siyonist hareket tarihi Filistin topraklarının yüzde 78'ini ele geçirdi. Kalan yüzde 22'lik kısım ise bugün işgal altında olan Bati Şeria ve kuşatma altındaki Gazze Şeridi olarak ikiye bölündü.
Tahminen 750,000 Filistinli evlerinden zorla çıkarıldı. Bugün onların torunları Filistin'in dört bir yanındaki 58 sefil kampta ve komşu ülkeler Lübnan, Suriye, Ürdün ve Mısır'da altı milyon mülteci olarak yaşamaktadır.
15 Mayıs 1948'de İsrail kuruluşunu ilan etti.
Ertesi gün ilk Arap-İsrail savaşı başladı ve çatışmalar Ocak 1949'da İsrail ile Mısır, Lübnan, Ürdün ve Suriye arasında yapılan ateşkesle sona erdi.
Aralık 1948'de BM Genel Kurulu, Filistinli mültecilere geri dönüş hakkı verilmesini öngören 194 sayılı kararı kabul etti.
En az 150.000 Filistinli yeni kurulan İsrail devletinde kaldı. Sonunda kendilerine İsrail vatandaşlığı verilmeden önce neredeyse 20 yıl boyunca sıkı bir askeri işgal altında yaşamak zorunda kaldılar.
Mısır, Gazze Şeridi'ni ele geçirdi ve 1950'de Ürdün, Batı Şeria üzerinde idari yönetimini başlattı. 1964 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve bir yıl sonra da El Fetih siyasi partisi kuruldu.
1967 ALTI GÜN SAVAŞLARI VE NAKSA
5 Haziran 1967'de İsrail ile Arap ordularından oluşan bir koalisyon arasında Altı Gün Savaşları gerçekleşti.
İsrail; Gazze Şeridi, Batı Şeria, Doğu Kudüs, Suriye'ye ait Golan Tepeleri ve Mısır'a ait Sina Yarımadası da dahil olmak üzere tarihi Filistin topraklarının geri kalanını işgal etti.
Bu durum bazı Filistinliler için ikinci bir zorunlu göçe ya da Arapça'da "gerileme" anlamına gelen Naksa'ya yol açtı.
1987 İLK İNTİFADA
İlk Filistin İntifadası Aralık 1987'de Gazze Şeridi'nde, bir İsrail kamyonunun Filistinli İşçileri taşıyan iki minibüsle çarpışması sonucu dört Filistinlinin ölmesinin ardından başladı.
Protestolar hızla Batı Şeria'ya yayıldı ve Filistinli gençler İsrail ordusu tanklarına ve askerlerine taş atmaya başladı.
İsrail ordusunun sert tepkisi, dönemin Savunma Bakanı Yitzhak Rabin tarafından savunulan "Kemiklerini Kırın" politikası ile özetlendi.
Bu politika, yargısız infazları, Üniversitelerin kapatılmasını, aktivistlerin sınır dışı edilmesini ve evlerin yıkılmasını içeriyordu. İntifada esas olarak gençler tarafından yürütüldü. İsrail işgalini sona erdirmeye ve Filistin'in bağımsızlığını kurmayı amaçladı.
1988 yılında Arap Birliği, Filistin Kurtuluş Örgütü'nü Filistin halkının tek temsilcisi olarak tanıdı.
İntifada, halk hareketleri, kitlesel protestolar, sivil itaatsizlik, iyi örgütlenmiş grevler ve toplumsal kooperatifler ile karakterize edildi.
SİYONİST YERLEŞİM İNŞAATLARI BAŞLADI
İşgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde Siyonist yerleşim İnşaatları başladı.
Siyonist yerleşimcilere İsrail vatandaşı olmanın tüm hak ve ayrıcalıkları tanındı.
Filistinliler ise ayrımcı ve her türlü siyasi veya sivil haktan mahrum bir askeri işgal altında yaşamak zorunda kaldı.
İsrailli insan hakları örgütü B'Tselem'e göre İntifada sırasında 237'si çocuk olmak üzere 1.070 Filistinli İsrail güçleri tarafından öldürüldü.175,000'den fazla Filistinli tutuklandı.
İntifada aynı zamanda uluslararası toplumu çatışmaya bir çözüm aramaya sevk etti.
İntifada, 1993 yılında Oslo Anlaşmalarının imzalanması ve işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin bazı bölgelerinde sınırlı özerkliğe sahip geçici bir hükümet olan Filistin Yönetimi'nin kurulmasıyla sona erdi.
FKÖ, iki devletli çözüm temelinde İsrail'i tanıdı.
Batı Şeria'nın yüzde 60'ının ve bölgenin toprak ve su kaynaklarının çoğununkontrolünü İsrail'e veren anlaşmalar FKÖ tarafından imzalandı.
Filistin Yönetimi'nin, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devleti yönetecek ilk seçilmiş Filistin hükümetinin yolunu açması gerekiyordu, ancak bu hiçbir zaman gerçekleşmedi.
İSRAİL GAZZE'NİN ETRAFINI ELEKTRONİK ÇİT VE DUVARLA ÖRDÜ
1995 yılında İsrail, Gazze Şeridi'nin etrafına elektronik bir çit ve beton duvar inşa ederek bölünmüş Filistin toprakları arasındaki etkileşimi kopardı.
2000 YILINDA İKİNCİ İNTİFADA
İkinci İntifada, 28 Eylül 2000 tarihinde Likud Partisi lideri Ariel Şaron'un Mescid-i Aksa'ya provokatif bir ziyaret gerçekleştirmesiyle başladı.
Filistinli protestocular ile İsrail güçleri arasında çıkan çatışmalarda iki gün içinde beş Filistinli öldü, 200 kişi yaralandı.
Bu olay geniş çaplı bir silahlı ayaklanmaya yol açtı.İntifada sırasında İsrail, Filistin ekonomisine ve altyapısına eşi benzeri görülmemiş bir zarar verdi.
İsrail, Filistin Yönetimi tarafından yönetilen bölgeleri yeniden işgal etti.Yaygın yerleşim inşaatlarıyla birlikte Filistinlilerin geçim kaynaklarını ve topluluklarını yok eden bir ayrım duvarının inşasına başladı.
Yerleşimler uluslararası hukuka göre yasadışıdır. Ancak yıllar içinde yüz binlerce Yahudi yerleşimci çalınan Filistin toprakları üzerinde inşa edilen kolonilere taşınmıştır.
Yerleşimciler Batı Şeria'yı parçalara ayırdıkça Filistinlilere ayrılan alan gün geçtikçe daralıyor.
Oslo Anlaşmaları imzalandığında, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria'da 110.000'den biraz fazla Yahudi yerleşimci yaşıyordu. Bugün bu rakam 700.000'den fazla.
FKÖ lideri Yaser Arafat 2004 yılında öldü ve bir yıl sonra İkinci İntifada sona erdi.
Gazze Şeridi'ndeki İsrail yerleşimleri söküldü.
İsrail askerleri ile birlikte 9.000 yerleşimci bölgeyi terk etti.
GAZZE'DE ADIM ADIM UYGULANAN SOYKIRIM PLANI
İsrail Gazze'ye 2008, 2012, 2014 ve 2021 yıllarında olmak üzere dört kez uzun süreli askeri saldırılar düzenledi.
Aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu binlerce Filistinli öldürüldü ve on binlerce ev, okul ve işyeri yıkıldı.
İsrail ablukası; çelik ve çimento gibi inşaat malzemelerinin Gazze'ye ulaşmasını engellediği için yeniden inşa etmek neredeyse imkânsız hale geldi.
2008 yılındaki saldırıda fosfor gazı gibi uluslararası yasaklı silahlar kullanıldı.
2014 yılında İsrail 50 gün boyunca 1.462'si sivil ve 500'e yakını çocuk olmak üzere 2.100'den fazla Filistinliyi öldürdü.
İsrail saldırıları sırasında yaklaşık 11.000 Filistinli yaralandı, 20.000 ev yıkıldı ve yarım milyon insan yerinden edildi.
7 Ekim 2023 sonrası başlatılan İsrail saldırılarında ise 9 bin 61kişi hayatını kaybetti.
1948 BM Soykırım Sözleşmesi'nde, "soykırım" tanımına giren 5 eylem bulunuyor:
Belli bir grubun imha edilmesiBelli bir gruba ağır fiziksel veya psikolojik zarar verilmesiBelli bir grubun yaşam koşullarının kasıtlı olarak kötüleştirilmesiBelli bir grubun yaşam kaynaklarına erişiminin engellenmesiBelli bir grubu başka bir gruba zorla katılmasının sağlanması
İsrail şu anda bu eylemlerden en az 4'ünü Gazze'de fiilen uyguluyor.