Haber7 - ÖZEL
İsrail'de Binyamin Netanyahu liderliğindeki altılı masanın yargının yetkilerini kısıtlayan düzenlemesine karşı süren protestoların ardından İsrail'de huzur ortamı yine sağlanamadı. Fanatik Yahudi yerleşimcilerin Yahudilerce kutsal Pesah Bayramı nedeniyle Mescid-i Aksa'ya baskın düzenleme ve burada kurban kesme çağrıları üzerine teravih namazından sonra Filistinliler Mescid-i Aksa içindeki içindeki Kıble Mescidi'ne sığındı.
ALÇAK SALDIRILAR
Mescid-i Aksa'ya baskın düzenleyen İsrail polisi ise buradaki Müslümanları ses bombası, cop ve kauçuk kaplı mermi kullanarak Aksa'nın dışına çıkardı. Mübarek Ramazan ayında dünyanın şahitlik ettiği bu saldırılarda 200 Filistinli gözaltına alındı. Bölgeden gelen görüntüler tüm dünyanın tepkisini topladı.
Dünyanın her yerindeki Müslümanlar ayağa kalkarken, Türkiye'de yaşanan saldırıya çok sert tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada Mescid-i Aksa'ya baskın ve Kıble Mescidi'ne sığınanlara müdahale lanetlendi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Mübarek Ramazan ayında Mescid-i Aksa'da ibadet edenlere yönelik bu saldırılar hiçbir şekilde kabul edilemez" denildi.
Peki İsrail'in bu saldırılarının amacı ne?
Mescid-i Aksa'da yaşanan olayları HABER7'ye değerlendiren Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (ULİSA) Müdürü Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin ve dış politika uzmanı Mehmet Beyhan', çarpıcı ifadeler kullandı.
NETANYAHU'NUN KENDİSİNİ KURTARMA OPERASYONU
Mescid-i Aksa'da yaşanan olayların son birkaç hafta ile bağlantılı olduğunu belirten Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (ULİSA) Müdürü Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, yaşananların Netanyahu'nun kendisini kurtarma operasyonu olduğunu söyledi. Reform kararı sonrası Netanyahu'nun askeri ve istihbari taraftan da tepki aldığını ve bu tepkiler sonucunda geri adım attığını ifade eden Bilgin sözlerini şöyle sürdürdü:
İsrail'in tarihine bakıldığında İsrail iki temel siyasi dinamikle hareket etmiş; Bunun birisi şiddet diğeri yayılma politikası. Şiddet İsrail siyasetinde vazgeçilmez bir öğe. Bunu şimdilik İsrail'in iç siyasetinde oluşan kargaşanın bir şekilde bastırılması için İsrail'in Mescid-i Aksa'yı hedef seçtiğini görüyoruz. Daha önceden de Mescid-i Aksa'ya çok kere saldırdığını baskın yaptığını gördük. Ara ara yerleşim yerlerine yönelik saldırıları devam ediyor. İsrail'in temel hedefi Filistinlileri iki yolla nötr hale getirmek. Birinci asimile etmek, ikinci şiddet yolu. Bu yolları zaman zaman uyguluyor.
RAMAZAN'DA OLMASI TESADÜF DEĞİL
İsrail yönetiminin özellikle mübarek Ramazan ayında Müslümanların oruç tuttuğu ayda tekrar baskı politikası oluşturmasının tesadüf olmadığını belirterek "Bunlar planlı programlı İsrail'in öteden beri devam ettirdiği, Filistin'i topraksızlaştırma oradaki Müslümanları etkisiz hale getirme politikası." dedi. Bilgin, Müslümanların Mekke ve Medine'den sonra en kutsal kabul edilen bölgesine bu şekilde şiddet uygulaması hiçbir şekilde izah edilebilecek bir durum olmadığını belirterek "Başbakanı iç politikada kendisine yöneltilen yolsuzluk söylemlerini dağıtabilmek için, koalisyonu memnun edebilmek için bu şiddet politikasını yürütüyor." ifadelerini kullandı.
DAĞILMIŞ BİRLİĞİNİ TOPLAMAYI AMAÇLIYOR
Dış politika uzmanı Mehmet Beyhan, İsrail'in Filistinlilere yönelik uyguladığı şiddeti 3 açıdan değerlendirdiğini, bunlardan ilkinin kısa süre önce İsrail'de yaşanan reform kaosu olduğunu söyledi. Beyhan, "Bugün uyguladığı vahşete reform adı altında hukuki bir kılıfa büründürmek istiyordu. Ancak gerek içerde gerekse dışarıda gördüğü tepki nedeniyle reformları geri çekmişti. Şimdi bu saldırılarla dağılmış birliğini tekrar toparlamayı amaçlıyor." dediBeyhan, ikinci olarak İslam İşbirliği Teşkilatı çatısı altında veya farklı şekilde tüm Müslüman aleminin Mescid-i Aksa'daki vahim tabloya tepki göstermesi gerektiğini ve yaşananların Müslümanların ortak meselesi olduğunu söyledi.
BATI ÜLKELERİ NEDEN SESSİZ
Batı ülkelerine de seslenen Beyhan, "Üçüncü olarak, sürekli ‘’insan hakları’’ konusunda ahkam kesen ‘’çağdaş batı’’ ülkelerin, İsrail’in bu barbarlığı karşısında nasıl sus pus olduklarını ibretle izliyoruz. Hâlbuki milyarlarca insanın yaşadığı ve gördüğü bir gerçek var. O da İsrail’in Filistin’de vahşet uyguluyor ama ‘’Çağdaş Batı’’ susuyor!" şeklinde konuştu.