İtalyan düşünce kuruluşu Institute for International Political Studies (ISPI)'deki bir makalede, Türkiye'nin hem Doğu'da hem Akdeniz'deki enerji hamlelerine atıfta bulunularak, enerji merkezi haline geldiği ifade edildi.
ENERJİDE MERKEZ ÜSSÜ OLMASI KAÇINILMAZ
Türkiye'nin liderliğinde Avrupa için Rusya'ya alternatif olan gaz boru hatlarının Türk topraklarından geçmesi nedeniyle kaçınılmaz olarak enerji boyutunda da yeni bir merkez anlamına geldiği belirtildi.
Makalede, Türkiye'nin 4 doğal gaz boru hattına ilişkin detaylar da şu şekilde sıralandı:
"1) Yılda 16 milyar metreküp kapasiteli Rus gazını Samsun Limanı'na kadar taşıyan Mavi Akım. 2) İran'ı Türkiye'ye bağlayan, Ankara ve Doğu Anadolu'ya tedarik sağlayan yılda 10 milyar metreküplük kapasiteyle ikinci gaz boru hattı. 3) Azeri gazını, Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) ara bağlantısıyla Puglia'ya kadar taşıyan ve tüm Anadolu'yu geçen Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP). Tüm Anadolu'yu kateden yılda 16 milyar metreküp taşıma kapasitesine sahip olup, önümüzdeki yıldan itibaren 23 milyar metreküpe çıkarılacak. Ancak söz konusu boru hattının kapasitesi iki ek müdahaleyle önemli ölçüde arttırılacak. 2026'daki ilk müdahale kapasiteyi 31 milyar metreküpe çıkaracak, Türkmenistan'ın Hazar Denizi'ni geçmek için ek bir boru hattı inşa etmesi durumunda inşa edilecek olan ikincisi ise yılda 60 milyar metreküpe kadar kapasite sağlayacak. 4) 15,5 milyar metreküplük dördüncü boru hattı, Rus gazının doğrudan Trakya'dan giriş yaparak Bulgaristan ve diğer Avrupa Birliği ülkelerine tedariğini sağlayan ana enerji altyapısıdır."
PUTİN'İN TÜRKİYE SÖZLERİ
Söz konusu doğalgaz boru hatlarına ilişkin, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Ekim ayındaki açıklamasının Türkiye'ye Avrupa için gaz enerji merkezi olarak öncü bir rol önermesine yol açan nedenleri açıkça gösteriyor, bu öneri, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hemen memnuniyetle karşılandı." ifadeleri yer aldı.
BAŞKAN ERDOĞAN DOĞAL GAZ PİYASASINDA REFERANS FİYATLARI OLUŞTURMA SÜRECİNDE
Türkiye'nin bir transit pazar olarak öneminin artacağının inkar edilemez olduğuna yer verilen makalede, "Nitekim AB, çeşitli seçenekler arasından Azerbaycan ve Türkmenistan'ın yanı sıra Yakın Doğu'ya da bakarak arzını çeşitlendirmeyi düşünüyor. Türkmenistan'ın yaklaşık 20 trilyon metreküpü bulan geniş gaz rezervleri daha fazla işletilebilir ve Türkiye ve Azerbaycan rezervleri üzerinden Avrupa'ya ulaşabilir. Başka bir proje de Kuzey Irak'tan gaz getirmek ve ardından ana şebekeye bağlamak için yaklaşık 200 km'lik yeni bir boru hattı inşa etmek olabilir. Son olarak 2020 yılında Türkiye kıyılarının kuzeyinde keşfedilen yaklaşık 540 milyar metreküp büyüklüğündeki Sakarya doğal gaz sahaları önümüzdeki yıl işlerlik kazanacak. Türkiye, bu yeni yataklar nedeniyle Sakarya'da ilk "enerji üssünü" inşa etti ve Erdoğan'ın niyeti, bunun doğal gaz için referans bir pazar haline gelmesi. Türk Cumhurbaşkanı ayrıca, Türkiye'nin gelişmiş bir enerji piyasası oluşturma sürecinde olduğunu, çeşitli ürünlerin birden fazla sözleşmeyle birlikte doğal gaz piyasası için referans fiyatlar belirlemesine olanak tanıyacağını duyurdu." ifadeleri kullanıldı.
Türkiye'nin bölgesel bir enerji merkezi olması için Türkiye'nin TANAP boru hattının akışının arttırması gerektiği belirtilerek, Rusya, İran, Azerbaycan ve Cezayir ile mevcut sözleşmelerinin bulunduğu, Almanya ve İtalya'dan sonra Avrupa'da üçüncü net gaz ithalatçısı olduğu hatırlatıldı.
Öte yandan makalede, Türkiye'nin doğal gazın yanı sıra hidrojen oyununda da başrol olmayı hedeflediğine atıfta bulunarak, doğal gazı hidrojenle karıştırmak için ulusal şebekede ilk testlere 2020'de başlandığı, Türk ekonomisinin karbondan arındırma hedeflerine güçlü desteği garanti etmesi gereken bir hidrojen stratejisinin ilk yönergelerinin hazırlandığı kaydedildi. Türkiye, Ekim 2021'de Paris Anlaşmalarının onaylanmasıyla, 2053 yılına kadar sıfır karbon olmayı taahhüt etti.
"TÜRKİYE JEOPOLİTİK VE EKONOMİK OYUNUNU AKDENİZ İLE AVRUPA SENARYOSUNA GÖRE OYNAMA NİYETİNDE"
Türkiye'nin hidrojen üretiminde güçlü bir jeopolitik ve stratejik değerinin olabileceği işaret edilen makalede, şunlar kaydedildi:
"Gerçekten de Türkiye, her şeyden önce mevcut boru hatlarını dönüştürerek yeşil hidrojen üretimi için bir çıkış pazarı olarak Avrupa'ya odaklanma niyetinde. Özellikle TAP ve Türkiye, Yunanistan ile Bulgaristan arasındaki ara bağlantılar, potansiyel olarak ilk aşamada doğal gazla harmanlanmış hidrojeni taşıyabilir ve daha sonra uzun vadede tam hidrojen taşımacılığına dönüştürülebilir. Ancak yüzde 100 hidrojen dönüşümü kompresör sistemlerinin tamamen değiştirilmesini gerektiriyor ve Avrupa'dan doğal gaz talebi olduğu sürece imkansız. Ama mesaj açık, Türkiye, hem kısa hem de uzun vadede, hem doğal gaz hem de yeşil hidrojen için jeopolitik ve ekonomik oyununu Akdeniz ve Avrupa senaryosuna göre oynama niyetinde. Diğer oyuncuların rekabeti karşısında bölgesel enerji altyapıları için merkezi konumunu korumaya hazır olduğunu gösterdi. Ancak sonuncular da oyunda aktif oyuncular olmaya niyetli."