CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Helalleşmeyi şunun için yaptım. Haksızlığa uğrayan birisine 'Bizdendir, bizden değildir' diye bir ayrım yapmamamız lazım. Birisi haksızlığa uğradıysa o haksızlığı gidermek için bir şekilde oturup helalleşmemiz lazım." dedi.
CHP'den yapılan açıklamaya göre, Kılıçdaroğlu, farklı partilerden istifa eden 121 kişinin partisine katılımı nedeniyle düzenlenen törene katıldı. Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezindeki törende, temsili olarak 8 kişiye rozet taktı.
Kılıçdaroğlu, buradaki konuşmasında, içinde bulunulan durumdan ülkeyi kurtarmak gerektiğini belirterek, birlik ve beraberlik mesajı verdi.
Helalleşme buluşmalarına değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Helalleşmeyi şunun için yaptım. Haksızlığa uğrayan birisine 'Bizdendir, bizden değildir' diye bir ayrım yapmamamız lazım. Birisi haksızlığa uğradıysa o haksızlığı gidermek için bir şekilde oturup helalleşmemiz lazım. Bizim de eksiğimiz oldu, onu da söyleyeyim. Bizim de yanlışımız oldu. Bizim de kabahatlerimiz oldu. Sağlıklı beraberliği, birlikteliği büyütebilirsek çok daha güzel şeyler inşa edebiliriz. Din, dil ayrımı... Biz Osmanlı'dan devraldık ve güzel Cumhuriyet'imizi kurduk. Her kimlikten, her inançtan, her yaşam tarzından insanlarımız var. Bunları bir ayrımcılık olarak değil, zenginlik olarak kabul etmeliyiz."
Bayrak ve vatanın kırmızı çizgi olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bayrak ve vatanıyla sorunu olmayan herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Dolayısıyla çizgiyi böyle koyduğunuz zaman hiçbir sorununuz da kalmamış olur." dedi.
"TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SALDIRDIĞI ADAM BENİM"
Ülkücülük ve milliyetçiliğin kendisi için önemli olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer benim bildiğim ülkücülük vatanseverlikse, bayrak severlikse bir numaralı ülkücü, milliyetçi benim. Bizi hep eleştirirler, bize hep kızarlar, hep bağırırlar, 'Teröristlerle kucaklaştın, şunu yaptın, bunu yaptın', bir sürü laf ederler. Gerçekten anlamakta zorluk çekerim zaman zaman. Terör örgütünün saldırdığı adam benim. Hiçbir lider çocuğunu şanlı Türk ordusunda askerlik yapsın diye göndermezken kendi evladını normal askere gönderen de benim. Süleyman Şah Türbesi kendi topraklarımızdan kaçırılırken buna isyan eden de benim. Tank Palet Fabrikası ordunun elinden alınıp Katar ordusuna teslim edilirken buna isyan eden de benim. Hastanesi olmayan bir ordu... Türkiye Cumhuriyeti Devleti ordusunun hastanesi yok. Dünyada hastanesi olmayan tek ordu bizim ordumuz."
Hastanelerin orduya iadesini sağlamak için mücadele ettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Nasıl oluyor da biz, vatansever olmuyoruz?" diye sordu.
Bu ülkede yaşayan sağduyulu insanların ferasetine güvendiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Eğer biz, ne derlerse desinler sağlam ve kararlı adımlarla gidersek, Türkiye'yi içinde bulunduğu bugünkü bunalımdan kurtarırsak, bence bu ülkeye en büyük hizmeti yapmış oluruz." dedi.
Meselenin bir parti meselesi olayını çoktan aştığını, artık bir Türkiye meselesi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Anadolu'nun içinin boşaldığını, insanların bulundukları yerlerde artık yaşayamadığını söyledi.
"LİYAKATI GETİRMELİYİZ, TOPLUMA DA ÖRNEK OLMALIYIZ"
Devletle siyaset arasında fark olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, siyasette liyakat olmadığını ama devlette liyakatın bulunduğunu vurguladı.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Çünkü devlet bakidir. Devlette liyakat olduğu zaman a partisi olur, b partisi olur, c partisi olur. Ama herkes bilir ki devlette vatandaşla olan ilişkilerde liyakat esastır ve o sürdürülüyor. Örnek, devlette memur olmanız için KPSS'yi kazanmanız lazım. Sınavı kazandıktan sonra belli süre aday memursunuz. Aday memurluk biter, normal asaletiniz onaylanır. Belli süre daha çalışırsanız şef olmanız için en düşük derece şeflik imtihanına girersiniz, kazanırsanız şef olarak atanırsınız. Ama bakan olmak için iki şeye ihtiyacınız var, savcılıktan iyi hal kağıdı ve ilkokul diploması. Bakan olabilirsiniz, engel yok. Devlet o nedenle bakidir ve devlet liyakat, adalet üzerine inşa edilir. Devletin dini adalettir."
Türkiye'de adaletsizliklerin yaşandığını savunan Kılıçdaroğlu, hapishanelerde çok sayıda insanın gereksiz yere tutulduğunu belirtti.
Devletin intikamla, öç alma duygusuyla değil; adaletle, liyakatla yönetilebileceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Biz altılı masada toplantı yaptığımızda, 'Bakın Allah nasip eder millet bizi iktidar yaptığında Merkez Bankasının, BDDK'nın, Kamu İhale Kurumunun başına kim atanacak? Bu bizim partili deyip bunu getirirsek bu olmaz. Bu doğru değil. O işi en iyi bilen insanları getirmeliyiz. Yani liyakatı getirmeliyiz, esas almalıyız ve topluma da örnek olmalıyız.' dedim. Kişilerin partisi olabilir, siyasi görüşleri olabilir, ben bunların hepsine saygı duyarım zaten. Eğer işini iyi yaparsa, yolsuzluğa bulaşmazsa, doğru dürüst çalışırsa, vatandaşına hizmet ederse başımızın üstünde yeri var. İnsan sevgisi üzerine inşa edilen bir düşünce, bu bize Yunus Emre'den, Mevlana'dan, Hacı Bektaş'tan, Ahi Evran'dan mirastır. Bakıldığı zaman Anadolu erenlerinden bize miras olarak böyle bir gelenek gelmiştir ve biz bu geleneği yaşatmak zorundayız."
"TÜRKİYE'NİN ÇÖZÜLEMEYECEK HİÇBİR SORUNU YOK"
Kılıçdaroğlu, "bir adım daha attığını" söyleyerek, şöyle konuştu:
"Siyasetçiler kadının kılık kıyafetiyle ilgili karar vermesinler. Siyasetçinin başka işi mi yok Allah aşkına. Kadının kılık kıyafeti 1935 kurultayında da tartışılmış ve 'Kadının kılık kıyafetine kimse dokunmasın' diye karar alınmıştır. Atatürk hayattadır ve 1935 kurultayı 4 gün sürmüştür, dördüncü günün sonunda bu karar alınmıştır. Dolayısıyla bugün biz toplumdaki huzuru, toplumdaki kardeşliği, toplumdaki beraberliği bozan siyaset anlayışından toplumda birliği, bütünlüğü sağlayan siyaset anlayışına doğru gitmek zorundayız. Türkiye'nin durumu pek iyi, iç açıcı değil, mutfaklarda yangın var. Bunun da farkındayım ama şunu bilmenizi isterim. Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Bütün sorunlar ahlaki temellerde çözülür."
Cumhuriyet'in ikinci yüz yılında ciddi atak yapılması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, gelişmiş ülkelerin ürettiğini Türkiye'nin pazarladığını dile getirdi ve "Niye biz üretmiyoruz? Ne eksiğimiz var?" sorusunu yöneltti.
Üniversitelerin bilgi üretmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Üniversitelerde hoca bırakmadılar. Farklı düşünmek kadar değerli bir şey yoktur, insanlar farklı düşündüğü zaman dünyayı büyütürler, geliştirirler ve eğitimin temelinde de merak duygusu vardır. Ne kadar çok insan merak ederse yeni buluşlar, yeni icatlar, yeni keşifler yapabilir. Dolayısıyla eğitim sisteminin de bu bağlamda merak duygusunu büyütecek çerçevede yeniden ele alınması lazım." şeklinde konuştu.