Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, İstanbul'da ‘Beyoğlu Sohbetleri Türkiye Yüzyılı Buluşmaları’ programına katıldı. Kızılelma ve Bayraktar TB3 İnsansız hava araçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bayraktar, “Tarihe not düşecek olursak; Bayraktar TB3 ve Kızılelma şayet bir gün görev alma imkanına erişecek olursa, nasıl ki Bayraktar TB2 SİHA’lar dünya muharebe tarihinde paradigma dönüşümünü yaptı, bunlarda muharebe tarihinde devrim yapacak” dedi.
Pera Palas'ta gerçekleştirilen etkinliğe dini kanaat önderleri, milletvekilleri, başkonsoloslar, rektörler, gazeteciler, sanatçılar, siyasi partilerin ilçe temsilcileri ve çok sayıda farklı meslek gruplarından kişiler katıldı. Programda İHA, SİHA ve daha birçok güncel gelişmeler ele alındı. Soru-cevap şeklinde ilerleyen Beyoğlu Sohbetleri’nin moderatörlüğünü Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız yaptı.
'BİZLER İÇİN HAVACILIKTA YENİ BİR DÜNYANIN KAPILARININ AÇILDIĞINI MÜJDELİYOR'
Kızılelma’nın bu mücadeleye başladıkları ilk günden beri hedefleri olduğunu söyleyen Selçuk Bayraktar, “Artık havacılıkta 5’inci nesil denilen insanlı son hava uçakları üretiliyor. Kızılelma’ya 6’ncı nesil demek doğru olmaz çünkü aslında bakarsanız bu neslin devamı değil. Atalarımız nasıl ki Ergenekon’da demir dağı eritip yeni bir dünyanın kapılarını açtıysa bizler için havacılıkta yeni bir dünyanın kapılarının açıldığını müjdeliyor Kızılelma’nın ilk uçuşu. Daha yürüyecek çok yolumuz var ama en azından bu dünyada artık geleceğin havacılık muharebesinde ‘Bizler de varız, oyun kurucuyuz, kural koyucuyuz’ anlamına geliyor. Bayraktar TB3 dediğimiz insansız hava aracı da kısa pistli gemilere konuşlanabilecek nitelikte bu sınıfta dünyada üretilen ilk insansız hava aracı olacak. Kızılelma ile aynı sınıfta değil ama kısa pistli gemilere kalkıp inme kabiliyeti sayesinde çok büyük keşif imkânı sağlayacak. Hatta tarihe not düşecek olursak; Bayraktar TB3 ve Kızılelma şayet bir gün görev alma imkanına erişecek olursa, nasıl ki Bayraktar TB2 SİHA’lar dünya muharebe tarihinde paradigma dönüşümünü yaptı, bunlarda muharebe tarihinde devrim yapacak” şeklinde konuştu.
"FERGANİ, 5-10 YIL SONRA ÜLKEMİZİN UZAY SERÜVENİNE CİDDİ DESTEK VERECEK"
Selçuk Bayraktar, Baykar olarak 15 yılda kendi sınıfında dünyanın en iyisi denilebilecek uçakları yaptıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Bayraktar bir anlamda dünya tarihine damgasını vurdu. Karabağ'da SİHA'larla kazanılan ilk savaşı Türk orduları kazandı. 28 ülkeye ihraç edildi. Tek kuruş AR-GE desteği, kredi almadan 20 yıllık serüvende ki dünyada da bu tarz bir savunma sanayi şirketi bulmanız çok zordur. Bırakın onu, teknoloji şirketi bulmanız dahi zor. Başlangıçtan bugüne gelirimizin yüzde 75'inin ihracattan olmasını sağlayan bir platform. Son yıllarda özellikle SİHA olduğu dönemden itibaren, 2015'ten itibaren bu oran adım adım arttı. Geçtiğimiz yıl yüzde 99,3'tü gelirlerimizdeki ihracatın payı ve tek başına tüm savunma sanayindeki ihracatın dörtte birini yapmış olduk."
Bayraktar, annesi Canan Bayraktar öncülüğünde toplum sağlığı alanında çalışmalar yapması hedeflenen Canan Bayraktar Toplum Sağlığı Vakfını (Cansağlığı Vakfı) kurduklarını belirterek, vakfın, psikoloji, psikiyatri, davranış bilimleri, genetik, immünoloji, onkoloji ve nadir hastalıklarla ilgili yaklaşık 7 aydır çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
'UZAYLA ALAKALI ÇALIŞMALARIMIZI YÜRÜTECEK GİRİŞİMİMİZİ DE KURDUK'
‘Kızılelma’dan sonra ne var’ sorusunun kendilerine yöneltildiğini belirten Bayraktar, “Uzayla alakalı çalışmalarını yürütecek girişimimizi de kurduk. Türkiye'nin en iyi roketçisi Arif hocamızla birlikte. Yörünge transfer araçları ve alçak yörünge takım uyduları son dönemde gündeme geliyor. Hem haberleşme hem de küresel konumlama sistemleri üzerine çalışmalar yürütüyor ve bir taraftan da yörünge transfer aracı denilen bir anlamda otobüse benzetilen araçlarla fırlatma yapıldıktan sonra yörüngeye gitmesi gerekiyor. O araçlar henüz dünyada yok, bunlara da minibüs diyebiliriz. Uzaya çıktıktan sonra yörüngeye transfer araçlarını. Bu alanda da yine tümüyle kendi kaynaklarımızla, kimseden bir kuruş destek almadan, Baykar'ın ihracattan elde ettiği gelirler vasıtasıyla uzay girişimimizi kurduk ve 35 kişilik ekibimiz adım adım büyüyor. Elbette 5-10 yıl sonra ülkemizin uzay serüvenine ciddi destek verecek çalışmalarda bulunacağına inanıyoruz. İnsanlığa bu alanda da katkı sunacağını değerlendiriyoruz, Fergani adlı uzay girişimimiz" ifadelerini kullandı.
'HAYATIMIZI BU KONULARA VAKFETTİK'
Bayraktar, “Başından beri hayalini kurduğumuz aslında Kızılelma’ydı. Kızılelma bizim ürettiğimiz, geliştirdiğimiz son platform, ondan sonra uzay çalışmaları başlıyor. Onunla alakalı da henüz iddialı konuşmak erken ama 5-10 seneye ciddi şeyler olması için gayret ediyoruz. Biz hayatımızı bu konulara vakfettik. Bütün birikimimizi, kaynağımızı, ne imkanımız varsa hepsini ülkemizin ve insanlığın faydasına ve teknoloji geliştirmeye adadık. O yüzden bizim maksadımız savunma sanayisinde ülkemizin gösterdiği başarıyı tüm diğer sivil alanlara yaymak. Milli teknoloji hamlesi Kızılelma da bir anlamda budur çünkü ancak bu olursa ülkemiz medeniyetler yarışında hak ettiği yere ancak o şekilde gelir” dedi.
'PRENSİPLER VE MEVCUT KONJONKTÜR UYARINCA EN DOĞRU TERCİHİ YAPTIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM'
Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna ile Türkiye arasındaki savunma sanayisindeki ilişkilerin devam etmesi kararında nasıl bir yol izlendiğiyle ilgili sorulan soru üzerine Ukrayna ile çalışmaya 2016 yılında başladıklarını söyleyen Bayraktar sözlerine şöyle devam etti:
“Tam tarihini hatırlamamakla birlikte sanırım 2019’da teslimatlara başladık. Dünyada SİHA geliştirilen çok az sayıda ülke var ve Bayraktar’da onlardan bir tanesi. Teslimatlara başladıktan sonra savaş çıktı. Ukrayna Rusya’yı işgal etmedi, Rusya Ukrayna’yı işgal etti. Açıkçası bunun hukuki ve insani açıdan baktığımızda meşru olduğunu değerlendirmiyoruz. Bizim taahhütlerimiz var ve savaş çıkmış ama imzalar atılmış. Bir taraf çok daha güçlü, siz vermeyeceğim dediğinizde bir kere taahhütünü yerine getirmeyerek taraf tutmuş oluyorsunuz. Bizim açımızdan bakacak olursak, bu kadar yol arkadaşlığı yapmışsın, müessese ve şahsi olarak baktığınızda kaypaklık yapmış oluyorsunuz. Dolayısıyla bizler için bedeli ne olursa olsun dosdoğru durmak, mücadelenin kendisi açısından da en doğru tutum olacağından burada prensipler ve mevcut konjonktür uyarınca en doğru tercihi yaptığımızı düşünüyorum. Bunun dışında bir şey yapacak olsaydık açıkçası ahlaki bir seçim olmayacaktı.”