TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Zaman içerisinde o kadar büyük bir soykırımla, o kadar büyük bir insani felaketle karşı karşıya kaldık ki artık Gazze meselesi, Filistin meselesi genel olarak bir insanlık meselesi haline geldi" dedi.
Kurtulmuş, resmi temaslarını sürdürdüğü Japonya'da, Nagoya şehrindeki Gifu Fatih Camisi ve Tsushima Ayasofya Camisi derneklerini ziyaretinin ardından TRT Haber canlı yayınında soruları yanıtladı.
Japonya'da yoğun ve verimli bir ziyaret gerçekleştirdiklerini belirten Kurtulmuş, iki ülke arasında tarihi dostluk ilişkisi bulunduğuna işaret etti.
Ertuğrul Firkateyni'nin Sultan Abdülhamid Han tarafından gönderilmesi ve dönüş yolunda geçirdiği elim kazanın, her iki ülke arasındaki dostluk köprüsünü birleştiren önemli adımlardan biri olduğunu ifade eden Kurtulmuş, süreç içerisinde özellikle acıların paylaşılmasının, depremlerde karşılıklı olarak arama-kurtarma çalışmaları yürütülmesi, sağlık hizmetleri ve yardım faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ile bu köprülerin çok sağlam bir hale geldiğini söyledi.
Numan Kurtulmuş, "Türkiye ve Japonya arasında gelecek dönemde müşterek hareket edebileceğimiz, hatta üçüncü ülkelerde ortak projeler şeklinde gerçekleştirebileceğimiz çok farklı alanlardaki işbirliği imkanı söz konusu. Enerjiden milli savunma sanayisine, turizmden ticari ortaklıklara kadar çok geniş alanda bir işbirliği potansiyelinin ve imkanının olduğunu görüyoruz. Bir de Asya'nın en doğusunda Japonya, Avrupa'nın en doğusunda Türkiye, stratejik konumları önemli olan ülkeler ve önümüzdeki dönemde yükselme imkanları, potansiyelleri çok yüksek olan iki ülke. Ümit ediyorum ki bu ilişkilerin kuvvetlendirilmesiyle birlikte iki ülkenin kazan-kazan prensibi çerçevesinde çok geniş imkanları içerisinde hareket etmeleri mümkün olacak" diye konuştu.
"BÜYÜK BİR İNSANLIK CEPHESİ KURULDU"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Japonya'ya gerçekleştirdiği ziyarette, Gazze'deki insanlık dramı ve Filistin davasına ilişkin önemli mesajlar verdiğinin hatırlatılması üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
"(İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu ve hükümetinin orada başlattığı soykırımın ilk günlerinden itibaren hep şunu söylüyorduk; Gazze sadece Arapların, sadece Filistinlilerin meselesi değil Osmanlı mirasına sahip olan bir ülkenin çocukları olarak bizim için de milli bir meseledir. Ama zaman içerisinde o kadar büyük bir soykırımla, o kadar büyük bir insani felaketle karşı karşıya kaldık ki artık Gazze meselesi, Filistin meselesi genel olarak bir insanlık meselesi haline geldi. Yeryüzünde gönlünde, vicdanında insanlıktan zerre miskal nasibi olan herkes bu büyük katliama, bu büyük soykırıma, hatta artık yeni tabiriyle birlikte, yeni hedefiyle birlikte bir tehcir hareketine, bir etnik temizliğe dönüşme potansiyeli taşıyan bu canavarlığa karşı dünyanın her yerinde; dili, dini, ırkı, siyasi anlayışı ne olursa olsun karşı çıkan yüz milyonlarca insan var. Biz büyük bir insanlık cephesinin kurulduğunu görüyoruz ve Filistinli kardeşlerimizin yaşadıkları artık Arapların, Müslümanların sorunu olmanın çok çok ötesine geçmiş, insanlığın ortak bir sorunu haline gelmiştir."
Yeryüzünün her yerinde Filistin davasına karşı hassasiyetin daha da güçlendirilmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, bu konudaki farkındalığın arttırılması ve sadece siyasetçilerin değil, aynı zamanda ülkenin kamuoyunu oluşturan fikir sahiplerinin, entelektüellerin, bilim insanlarının ve aktivistlerin de bu sürecin içerisinde çok daha etkili hale gelmesinin sağlanması gerektiğini söyledi.
Kurtulmuş, Türkiye'nin her platformda Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nerede hangi toplantıya katılırsak katılalım, hangi ikili ya da çok taraflı ilişkinin içerisinde olursak olalım mutlaka bir şekilde bu yaşanan gayri insani duruma, bu büyük zulümlere, bu büyük katliamlara bir insan olarak karşı çıktığımızı ifade ediyoruz. İnanın ki bunun üzerinden çok daha önemli bir tarihi sorumlulukla da karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Hani diyordu ya Sayın Cumhurbaşkanımız, 'Dünya 5'ten büyüktür.' Yani yeni, adil, hakkaniyetli bir dünya sistemi kurulması için zaman tam da şimdidir. Bu zamandan istifade etmek, Filistin halkının bu kadar büyük acılar çekmesinin hayra vesile olmasını temin etmek, bunun üzerinden bir daha kimsenin hakkının yerde kalmayacağı bir dünya sisteminin kurulması için mücadele etmek lazım.
Birisi kalkar der ki 'Burası çok güzel bir yer, buraya evler yapacağım, onlara da yazlık yapacağım.' Birisi başka bir fikir etrafında olabilir. İnsanlık tarihi bize bir şey öğretiyor, her zaman haklı olan kazanıyor. Eninde sonunda Filistin davasını Filistinliler kazanacaktır ve Filistin davası üzerinden yerkürede ortaya çıkmış olan bu zulümlere karşı da mutlaka insanlık cephesi kazanacaktır. Filistin toprakları kimsenin babasının çiftliği değildir, kimsenin şirketlerine verilecek kupon arazi değildir. Filistin toprakları, kanlarıyla o toprakları sulayan Filistinli Müslümanların topraklarıdır ve kıyamete kadar da öyle kalacaktır. Bu görüşlerimizi her yerde dile getirmek, bunun için gereğini yapmaya gayret etmek de bizim sorumluluğumuzdur."
"TÜRKİYE DEMOKRASİSİ BU OLGUNLUĞA SAHİP"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin bir soru üzerine, yeni anayasa çalışmalarının Türkiye için bir zorunluluk olduğunu belirtti.
Bu konuyu Mecliste grubu bulunan ve bulunmayan tüm siyasi partilerle görüştüklerini anlatan Kurtulmuş, üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının da sürece katkı sunması gerektiğini söyledi.
Anayasadaki temel sorunun, 1961 ve 1982 anayasalarının darbeci ruhunu taşıması olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla burada artık sivil, demokrat, katılımcı, kuşatıcı ve güçler ayrımı prensibini tamamıyla gerçekleştiren ve hukukun üstünlüğü prensibini tahkim eden yeni bir anayasaya ihtiyaç var. İlla bu ülkede, bizim ülkemizde anayasayı darbeciler mi yapacak? İlla anayasayı bütünüyle değiştirmek darbecilerden beklenen bir husus mu olacak? Hayır, sivil siyaset Türkiye'de bir anayasa yapabilir, şimdiye kadar yaptığı gibi anayasa değişikliği yapabilir. Bunun için ben muhteva üzerinde hiçbir şey söylemedim bugüne kadar. Asıl olan, farklı siyasi partilerin kendi anayasa tekliflerini gündeme getirmeleri ve bir müzakere ortamının açılmasıdır. Demokraside en önemli husus, fikirler farklı olsa da aynı masa etrafında bir araya gelip müzakere edebilmeyi, karşılıklı olarak herhangi bir konuyu tartışabilmeyi başarabilmektir. Ben Türkiye demokrasisinin bu olgunluğa sahip olduğu kanaatindeyim."
#ESHAHABER.COM.TR #haber #gündem #sondakika #news #press #worldnews