Merkez Bankası'nın 2022'nin 2. Finansal İstikrar Raporu yayınlandı.
Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, Kasım ayı Finansal İstikrar Raporu'nda yer alan açıklamasında şunları söyledi:
"Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) olarak finansal istikrara ilişkin tüm gelişmeleri yakından takip etmekte ve incelemekte olduğunuz Finansal İstikrar Raporu ile bu gelişmeleri özetleyerek kamuoyu ile paylaşmaktayız.
"FİNANSAL AKTİF KALİTE TARİHSEL OLARAK EN İYİ SEVİYESİNDE"
Son dönemde almış olduğumuz tedbirler firma ve hanehalkı bilanço dengelerini güçlendirirken, Türk lirası cinsinden varlık ve fonlama talebini artırmıştır.
Sermaye piyasalarına katılım yaygınlaşırken, finansal sistemde bankacılık sektörünün yükü hafiflemekte ve finansal derinleşme sayesinde sermaye araçlarının tabana yayılması desteklenmektedir.
Güçlenen hanehalkı ve reel sektör bilançolarının da desteği sayesinde, bankacılık başta olmak üzere finansal kesimin aktif kalitesi de tarihsel olarak en iyi seviyesindedir.
"TÜM BU GELİŞMELER LİRALAŞMA ADIMLARIMIZ NETİCESİNDEDİR"
Tüm bu gelişmeler, sistemdeki temel risk unsurlarından olan ve kalıcı fiyat istikrarını yakalamamızın önündeki engellerin başında gelen para ikamesini azaltarak Türk lirasını sistemin asli unsuru yapmayı amaçlayan liralaşma adımlarımız neticesindedir. Hem iç hem de dış dengeleri gözeterek yürüttüğümüz bu süreç, belli bir olgunluğa ulaşmış ve ilk neticelerini vermeye başlamıştır.
"OLUMLU GÖRÜNÜM GÜÇLENEREK SÜRECEK"
TCMB fiyat istikrarının sürdürülebilir bir çerçevede sağlanması amacıyla finansal sistemin hem aktif hem de pasif tüm kalemleri ile kalıcı şekilde liralaşmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda geliştirdiği politikalar kredi büyümesi, kredi kompozisyonu ve finansal sistemin fonlama yapısını finansal istikrar ve kalıcı fiyat istikrarı ile daha uyumlu hale getirmektedir. KOBİ, ihracat ve yatırım kredilerinin büyümesi ve payı diğer nitelikteki kredilerden olumlu yönde ayrışmaktadır. Mevduat dağılımında Türk lirası güçlenirken, finansal sistemin yurt dışı fonlamaya bağımlılığı azalmaktadır. Bankacılık sektörünün, likidite, kârlılık ve sermaye yeterliliği göstergelerindeki olumlu görünüm de güçlenerek devam etmektedir.
Tüm bu gelişmeler, ekonomimizi ve finansal sektörü olası risklere karşı daha korunaklı hale getirirken, alınan tedbirlerin kararlılıkla uygulanmasının önemini vurgulamaktadır.
Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun politika çerçevesi ve aktarım mekanizması sağlıklı bir şekilde oluşacaktır.
Bu çerçevede, finansal istikrara ilişkin güncel durum ve görünüm konusunda değerlendirmelerimize yer verdiğimiz Finansal İstikrar Raporumuzun 35'inci sayısının tüm paydaşlarımız için faydalı olmasını ümit ederim.