Türk siyasetinde Başkan Erdoğan'ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kabul etmesiyle başlayan yumuşuma süreci CHP'ye yapılan iade-i ziyaret sonrası devam etti.İki lider KKTC'de düzenlenen etkinliği de katılırken CHP Genel Başkanı Özgür Özel yaşanan sürece ilişkin Sabah Gazetesi'nden Yavuz Donat'a konuştu. Özel normalleşme vurgusu yaparken gerginlikten beslenenlerin bu süreçten rahatsız olduğunu ifade etti.
"MİLLET YUMUŞAMA İSTİYOR"
Özel,konuyla ilgili "Normalleşme, sokakta satın alındı... İnanılmaz derecede.Siyasi gerilimin, Türkiye'ye hiçbir faydası yok. CHP'ye de faydası yok. Millet, yumuşama istiyor... Seçimden sonra 25 ile gittim. Gezdiğim her ilde, ilçede, mahallede, sokakta şunu gördüm; Yumuşamanın, normalleşmenin halkta karşılığı var." ifadelerini kullandı.
Donat'ın bu hafta kaleme aldığı yazısından detaylar...
GERİLİM TACİRLERİ
Özgür Özel'e katılıyoruz... Adına ister "Yumuşama" diyelim, ister "Normalleşme." Kamuoyunda karşılığı var. Hatay'dan Manisa'ya, Erzurum'dan Adana'ya...
Dolaştığımız her yerde bu karşılığı görüyoruz. Ve yazıyoruz. Ama... Fakat... Lakin... Bir de istemezük cephesi mevcut. Özgür Özel'e dedik ki: - Siyasette yumuşama devam ettikçe bazı kişiler ofsayta düşecekler... Zira... Siz de biliyorsunuz ki... Türkiye'de gerilimden beslenenler var... Açık konuşalım, gerilim tacirleri var. CHP Genel Başkanı, "Haklısınız" dedi:
Evet... Gerginlikten beslenenler rahatsız oluyorlar bu işten.
İki tarafta da gerginlikten beslenen siyasetçi de var, gazeteci de var.
Ama sorarım size, bunun ülkemize ve milletimize ne yararı var?
DEMİREL'DEN ÖZAL'A MEKTUP
Günün geç bir saatiydi... Gece yarısı. Özgür Özel bütün gün koşturmuştu... O toplantı... Bu toplantı. Yemeğe ayıracak zaman bulamamıştı. O çorba içti, akşam yemeği niyetine... Ben de kahve. Bu arada... Zaman tünelinden bir anı anlattım... Tanığı olduğum bir olayı... Özetle...
Başbakan Turgut Özal, Amerika'dan dönmüştü... Ameliyattan.
Süleyman Demirel, bir mektup yazdı... 'Eşim ve ben geçmiş olsun dileklerimiz iletiyoruz' tadında, dostça bir mektup.
Fakat... Aradan bir hayli zaman geçti... Özal'dan, Demirel'e iki satır da olsa teşekkür yazısı gelmedi.
Demirel incindi... Bana anlattı... Ben de yazdım... Tercüman Gazetesi'nde. Yazımın yayınlandığı gün... First Lady aradı... Semra Özal:
Turgut Bey'e böyle bir mektup gelmedi... Turgut Bey de ben de Sayın Demirel'den gelecek böyle bir mektuba yanıt vermeyecek insanlar mıyız? Ne olur bunu yazın... Çok ama çok üzüldük.
O MEKTUBA NE OLDU?Semra Özal'ın telefonunu... Anlattıklarını... Turgut Özal'ın ne kadar üzüldüğünü yazdım. Telefon... Arayan Demirel... "Zamanın varsa konuşmak istiyorum... Yüz yüze" dedi. Buluştuk... Güniz Sokak 31 numara... Alt kat.
Demirel... Benim yazımı okuyunca... Koruma müdürünü çağırmış... Yazdığım mektubu, Başbakanlık'ta kime verdin?
Koruma müdürünün yanıtı... "Efendim... Sizin selamınızı söyleyerek, bizzat, Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Tevfik Ertürk'e verdim."
Demirel... Mektubun Özal'a ulaşmadığını söyleyince... Koruma müdürü, soluğu Başbakanlık'ta almış... Özel kalemde... Durumu anlatmış. Tevfik Ertürk, hemen Başbakanlık konutunu aramış... Konuşmuş... Ve Demirel'in koruma müdürüne dönmüş... "Sayın Demirel'e lütfen saygılarımı söyleyin... Mektup, Başbakanlık konutunda... Klasörde." Süleyman Demirel, bunları ayrıntıları ile anlattı... Ve bir ricada bulundu: Bu konuştuklarımızı yazma... Zira Tevfik Ertürk, sıkıntıya girebilir... Onun bir ihmali, kusuru yok... Anlaşılıyor ki, benim mektubumu, Turgut Özal'ın okumasını istemeyen birileri var
DÜNDEN BUGÜNE
Zaman tünelinden... Özel arşivimden... Bu olayı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e anlattım... Detaylarıyla. "Özgür Bey" dedim: Dün... Özal ile Demirel ilişkilerinde bir yumuşama, normalleşme olsaydı... İki tarafta da bazı kişiler devre dışında kalacaklardı. Bugün... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile sizin...
AK Parti ile CHP'nin ilişkilerinde... Türk siyasetinde... Yumuşama ve normalleşme devam ederse... Yine iki tarafta da açığa düşecek... Devre dışı kalacak isimler olabilir. Özgür Özel, anlattıklarımı dikkatli dinledi... Ve dedi ki...
SİYASET... NEZAKET... VE MÜZAKERE
Siyasette normalleşmeyi, yumuşamayı konuşurken... Özgür Özel, sözü Rize'ye yaptığı ziyarete getirdi:
Sayın Erdoğan'ın hemşerileri... Kendi şiveleriyle bana, 'Kardeşim normalleşin... Sizden bunu istiyoruz' dediler. Eskiden... Kavga ederken... Onlar Erdoğan'ın tarafında duruyor ve bizi hiç dinlemiyorlardı... Söylediklerimizi duymuyorlardı. Şimdi... Normalleşmeden sonra... Onlara çay konusunu açınca çok mutlu oldular.
Rizeliler dediler ki, 'Konuş... Çayı da konuş... Fındığı da konuş... Bunları konuşun... Bizim dertlerimizi konuşun...' Normalleşme ile birlikte bizi daha dikkatli dinliyorlar... Söylediklerimize önem veriyorlar.
Bizim seçmen, bizim mahalle zaten arkamızda... Ama karşı mahalleye seslenebilmek için ben normalleşmeyi, yumuşamayı çok çok önemli görüyorum.
Bu konunun Sayın Erdoğan açısından da şöyle bir önemi var... Karşı mahalle, Erdoğan'ın her söylediğine kategorik olarak karşı çıkıyordu.
Ama... Normalleşince... Onun her söylediğine karşı çıkılmak yerine, söylediği doğru şeyler, önemli şeyler, karşı mahalle tarafından dinlenebilir hale geliyor.
Türkiye, çok büyük bir ülke... İktidar ile muhalefet elbette gerginlik yaşayabilir... Fakat... Nezaketi ve müzakere zeminini hiç kaybetmemek gerekir.
İŞSİZ KALACAKLAR
Demirel'in Özal'a mektubu... Mektubun Özal'dan saklanışı... Ve olup bitenler... Yaşananlar... Yarın yaşanacaklar... Özgür Özel dedi ki:
Çok ilginç bir olay... İlk defa sizden dinliyorum.
Doğruyol Partisi Lideri Demirel'in mektubunu Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Özal'a vermiyorlar... Neden? 'Verirsem ve ilişkilerinde bir normalleşme olursa bana burada iş kalmayacak' diye düşünüyorlar.
Söyledim size... Bugün iki partide de yumuşama, normalleşme karşıtları mevcut... Gerginlikten beslenenlerin rahatsızlığı meselesi.
Fakat... Sokaktaki insan... Onlara... Gıdasını gerilimden alanlara itibar etmiyor... Kulak vermiyor.