Tarım ve Orman Bakanlığı'nın geçtiğimiz gün yaptığı açıklama herkesi korkuttu. Hayvanlar arasında yayılan şap hastalığının çok hızlı bulaştığını hatta hayvandan insana bile bulaştığını açıklaması korkuları ve endişeleri ikiye katladı. Özellikle küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık yapan vatandaşlar tedirgin acaba şap hastalığı bize de bulaşır mı sorusu akılllarda? Vurum ciddi olabilir diyen işin uzmanı Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Osman Safa Terzi, hastalığın özellikle sığır, koyun, keçi gibi hayvanlarda görüldüğünü belirterek insaları da uyarıyor.
Peki nedir bu şap hastalığı ilk belirtileri neler, insandan insana da kolaylıkla geçer mi birlikte bakalım...
Hastalığın öldürücülüğü yüksek değil
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Osman Safa Terzi, hastalığın özellikle sığır, koyun, keçi gibi hayvanlarda görüldüğünü belirterek, "Hastalık bulaşan hayvanlarda ağız boşluğunda, dilde ve diş etlerinde içi sıvı dolu lezyonlar oluşmaktadır. Akabinde lezyonlar patlıyor ve yerini iyileşmeye yanaşmayan ülser yaraları alıyor. Bu süreçte dolayısıyla hayvanlar oral yolla beslenme konusunda çok ciddi sıkıntı yaşıyorlar. Hastalığın öldürücülüğü yüksek değil; fakat bulaşma oranı çok yüksek. Dolayısıyla bir sürü içerisinde ya da coğrafi bölgede bir hayvana bulaştıktan sonra başka yollarla direkt ya da indirekt yollarla kolay bulaşabilme kapasitesine sahiptir. Bu da hastalığın özellikle ekonomik manada çok ciddi kayıplara sebep verebilecek potansiyeli bulunuyor" diye konuştu.
Çok ciddi bir verim kaybına yol açıyor
Hastalıkta ekonomik konunun çok önemli olduğunu kaydeden Dr. Terzi, "Bir sürüde bir hayvanın enfekte olması demek, çok kısa süre içerisinde diğer hayvanların da enfekte olması anlamına geliyor. Evet virüsün çok ciddi öldürücü etkileri yok; ancak bir çiftlik hayvanının çok kısa süreler içerisinde bile yeteri kadar beslenememesi demek ciddi manada verim kaybı demek oluyor. Bunlara mahal vermemek için bir an önce önlem alınması ve hastalığın yayılmasının engellenmesi gereklidir. Bu aynı zamanda uluslararası ticaret konularını da etkilemektedir. Ülkemizde et ve süt hayvancılığı yapılmaktadır. Bir çiftlik hayvanının çok kısa sürelerde bile beslenmesi bir sekteye uğradığında bu çok ciddi bir verim kaybı demektir. Örneğin, bir inek günde 25 kilogram süt veriyor diyelim. Bir gün içerisinde bu süt veriminin 5 litreye düşmesi, bu sürecin 10 gün sürmesi çok ciddi manada problem oluşturuyor. Ya da bu hastalık sebebiyle sürüde hayvanların genel olarak bir verim kaybına uğraması ciddi ekonomik kayıplara sebebiyet veriyor" diye konuştu.
Viral hastalıklardan korunmada aşılama önemli
"Eğer aşılama yoluyla bir korunma sağlanamamışsa ya da bir bulaşma ihtimali söz konusu ise bu konuya hemen müdahale edilmesi gerekiyor ki bulaşma oranı minimum seviyelere çekilsin. Bu yüzden ilk etapta yapılması gerekenler Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından gerçekleştirildi. Hayvan hareketlerinin kısıtlanması ya da hayvanların toplu olarak bulunduğu yerlerde enfekte hayvanların bulunmamasının sağlanması gibi önlemler alınması gerekli ve bakanlığımız tarafından da bu önlemler alınmaktadır. Ayrıca buradaki suş yeni olduğu için bu yeni suşa karşı bir aşılama programı geliştirilmiş durumda. Bildiğim kadarıyla bakanlığımız yeni suşa karşı aşının üretimini tamamladı ve şu anda hızla piyasaya sevkiyat halinde. Aşılamanın bir an önce yapılması demek, yeni enfekte olacak hayvanların sayısının azalması manasına geliyor. Hastalığın görüldüğü bölgeler hızla karantina altına alınıyor ve bu bölgedeki hayvanların başka bölgeye nakli engelleniyor" dedi.