Ankara
SETA Dış Politika Araştırmacısı Dr. Tunç Demirtaş'ın hazırladığı “Kızıldeniz Güvenliği: Husi Saldırıları ve Artan Jeopolitik Riskler” başlıklı analizde, ekonomik güvenlik konusu uluslararası deniz taşımacılığı şirketlerinin alternatif rotaları, küresel ekonomiye maliyeti ve sigorta risk primleri üzerinden, askeri güvenlik konusu ise Bab’ul Mendeb ve Aden Körfezi güvenliği, Afrika boynuzunda yükselen gerilimin Kızıldeniz güvenliğine etkileri ve Körfez ülkelerinin ve Mısır’ın krize yaklaşımları üzerinden incelendi.
Küresel ticaretin en önemli geçiş güzergahlarından Kızıldeniz’e yönelik Yemen’deki Husilerin saldırılarının, Kızıldeniz güvenliğine yönelik jeopolitik riskleri ve tehditleri artırdığına dikkatin çekildiği analizde, 19 Ekim 2023'ten bu yana İsrail ile bağlantılı olduğunu iddia ettiği 25’ten fazla gemiye füzeler ve kamikaze insansız hava araçları ile saldırılar gerçekleştiren Husilerin, bölgedeki tansiyonu artırmasının beklendiği kaydedildi.
Analizde, Husilerin Kızıldeniz güvenliğine yönelik tehdidinin, küresel ekonomik güvenliği ve deniz seyrüseferini etkileyerek tedarik zincirinde aksamalara yol açtığı ve yeni rotalara yönelme eğilimini artırdığı belirtildi.
Söz konusu risklerin de küresel ekonomi ve gemi sigortalarındaki maliyetleri giderek artırdığı aktarılan analizde, küresel konteyner sevkiyatının yüzde 30’u dahil olmak üzere, tüm küresel ticaretin yüzde 15’inin Kızıldeniz üzerinden geçtiği, ayrıca küresel tahılın yüzde 8’inin, küresel petrolün yüzde 12’sinin ve sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) ise yüzde 8’inin Kızıldeniz rotasından sevk edildiği kaydedildi.
Güvenlik nedeniyle farklı alternatif rotalar ya da ulaşım türlerinin konuşulması söz konusu olsa da mevcut alternatiflerin maliyeti artıracağı ve sürecin uzamasına sebep olacağına işaret edilen analizde, deniz taşımacılığının önemine atıf yapıldı.
Analizde, Husilerin İsrail’e doğrudan ya da İsrail’e gittiğini iddia ettiği ticari gemilere yönelik saldırılarının savaş primi sigortasını yüzde 500’den fazla oranda artırdığı ve bu durumun da maliyetlerin artmasına sebep olduğunun altı çizildi.
Askeri güvenlik açısından ise Husilerin oluşturduğu tehditle birlikte ABD’nin Orta Doğu’daki önemli bir müttefiki olan Suudi Arabistan’ın ve diğer Körfez ülkelerinin Husilerden algıladığı tehditler, Afrika Boynuzu'nda ortaya çıkan gerilim hatları gibi çeşitli gündem maddeleri ve bölgenin askeri açıdan güvenliğinin Kızıldeniz jeopolitiği bağlamında daha fazla öne çıktığı ifade edilen analizde, güvenlik konusundaki en büyük riskler arasında ABD ve İngiltere’nin doğrudan Husilere yönelik hava saldırılarının Aden Körfezi’ndeki donanmalara saldırı riskini de barındırması gösterildi.