Otizmi kabullenemeyen aileler, çocuklarının geleceğini karartabilirler
KOCAELİ - Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi yöneticisi Mehmet Ali Kaşka, çocuklarında küçük yaşlarda farklılıklar tespit eden aileler, yanlış giden bir şeylere rağmen düzelir umuduyla adım atmadıklarını belirterek, "Bu hata çocukların hayatını karartıyor" dedi.
2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Gününde, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi yöneticisi Mehmet Ali Kaşka, özel gereksinimli çocukların ailelerine önemli bilgiler verdi. Erken yaşta eğitimin öneminden bahseden Kaşka, çocuklara geç tanı konulması ve tedaviye getirilmediği durumlarda hem aile hem de çocuk için büyük sorunlar yaşandığını belirtti. Babaların çocuklarındaki özel durumu kabullenmekte zorlandığını söyleyen Kaşka, anne ve babaların çocuğun yanında kavga etmemesini, velilerin polyannacılık oynamak zorunda olduğunu anlattı.
"Babaların yaklaşık yüzde 90'ı bu durumu kabullenemiyor"
Velilerin çocuğu tanıma ve çocuğun sorununu kabul etme sürecinin çok önemli olduğunu söyleyen özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi yöneticisi Mehmet Ali Kaşka, "Anneler çocukları henüz 1.5-2 yaşlarındayken onlardaki sıkıntıyı hissedebiliyorlar ve bunu babalar ile paylaşıyor. Babaların yaklaşık yüzde 90'ı bu durumu kabullenemiyor. Özellikle dede ve anneanneler gibi ebeveynlerimizin de yanlış örneği bunu ekiliyor. Örneğin büyüklerimiz, 'Çocuk 4-5-6 yaşında konuşur' veya 'Daha önce bu durumda olan ve konuşan çocuk oldu' gibi söylemleri var. Bu tür örnekler yüzünden en önemli ve değerli zaman kaybediliyor. 2 yaşından 3-4 yaşına kadar Türkiye'de dahil olmak üzere çocuğun tanısını bulma peşine düşüyoruz. Halbuki 2 yaşında olaya müdahale edilebilseydi, veliler hastanelerde tanı peşinde koşmayacaktı. Bugün bilim adamları özellikle otizmde erken ve yoğun müdahalenin çok büyük yarar sağlayacağını, çocuğun belki tamamen bu durumdan kurtulabileceğini söylüyor. Özel eğitimde, erken yaşta ve doğru bir eğitimle müdahale edildiği zaman çocukların aldıkları tanıyı bir daha alamadıklarını da gördük. Yani bu tamamen bir düzelme anlamına geliyor. Tanıyı biz koymuyoruz, tanıyı psikiyatristler koyar ve yine onlar kaldırır. Eğer bir tanı sonrasında alınamıyorsa, özel eğitime artık ihtiyacı yok deniliyorsa bunun anlamı konulan tanının ortadan kalkmış olmasıdır. İnsanların umudu olmalı. Genelde birileri devreye giriyor ve 'Benim çocuğum 10 sene eğitim aldı ve düzelmedi. Otizmde kurtuluş yoktur, mümkün değildir' diyorlar. Doğa içerisinde imkansız diye bir şey olmadığını hepimiz biliyoruz, yeter ki doğru yerde olalım ve doğru bir şekilde çocuklarımıza bu eğitimi verelim. Eğer çocuklarınıza şans verirseniz zaten bunu başarabilme imkanları olduğunu göreceksiniz" dedi.
"Pozitif olmak zorundayız, çocuğunuzun yanında kavga etmeyin"
Babalardaki kabullenmeme sürecinin büyük bir sıkıntı oluşturduğunu söyleyen Kaşka, "2 yaşında karşılaştığımız bir çocukta yapabileceklerimizle 5 yaşında yapabileceklerimiz arasında mutlaka fark vardır. Daha kemikleşmiş daha zor çocukla karşılaşıyoruz. O yüzden velilerimize özellikle babalara sesleniyorum. Annenin hissettiği duygular hiçbir varlıkta yoktur. Bir baba olarak annenin hissettiğini hissedemeyiz bu yüzden de annelere mutlaka ama mutlaka kulak verelim. Buna kulak vermediğimiz zaman bundan zarar görecek kişi çocuk, sonrasında ise bu zor çocukla hayatını geçirecek çekirdek ailedir. Sonrasında tabi ki büyük ebeveynler bununla ilgili sorunlar yaşayacaktır. Pozitif olmak zorundayız, çocuğunuzun yanında kavga etmeyin. Konuşamayan, kendini ifade edemeyen bir çocuk her zaman kaygı içerisinde olacaktır. Kaygılı bir çocukta mutlaka ve mutlaka davranış problemlerini daha büyük bir seviyede gösterecektir. Bu yüzden zaten kaygılı bir süreç geçiren bir çocuğa negatif yaklaşım ve yüksek sesle ifadeler çocuğu çok daha zor bir duruma sokacak. Veliler polyannacılık oynamak zorunda. Veliler kendi aralarındaki tartışmaları evin içerisinde değil mutlaka dışarıda yapmalı. Çocuklara ne kadar sevgi ortamı oluşturuşsak o ortamda başarabilecekleri şey o kadar çok olur" diye konuştu.
İhlas Haber Ajansı / Ömer Faruk Kıyak - Sağlık