ABD'de artan enflasyon, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) 3 yıl aradan sonra faiz artışına gitmesine neden olurken, getiri eğrisinin yataylaşması ve bazı varlıklarda tersine dönmesi ABD ekonomisinde resesyon endişesini beraberinde getirdi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte dünya genelinde para musluklarının sonuna kadar açılması ve tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar, birçok ülkede enflasyonun tarihi yüksek seviyelere çıkmasına neden oldu.
Fed'in enflasyonla mücadele için politika faizini artırması ve gerektiği takdirde daha güçlü artışlardan çekinmeyeceğini belirtmesi, tahvil piyasalarında satış baskısını beraberinde getirdi.
Artan tahvil faizleri, devletlerin borçlanmasından konut kredilerine kadar neredeyse ekonominin tüm alanlarında maliyetlerin yükselmesine neden olurken, bu durumun ABD ekonomisini resesyona sürüklemesinden endişe ediliyor.
Getiri eğrisinin tersine dönmesi durumunda kısa dönemli risklerin uzun dönemli risklerden daha yüksek olduğu fiyatlanırken, son 70 yılda ABD'de getiri eğrisinin tersine dönmesi ekonominin yavaşladığına işaret ederek resesyonların habercisi oldu.
Getiri eğrisi "piyasada işlem gören kısa, orta ve uzun dönemli tahvil getirilerinden" oluşuyor. Kısa dönemli tahvil faizleri normal dönemlerde uzun dönemli tahvil faizlerinden düşük olurken, dönem uzadıkça yatırımcıların talep ettiği getiri miktarı arttığı için tahvil faizleri uzun dönemli tahvillerde daha yüksek seviyede belirleniyor. Buna karşın kısa dönemli tahvil getirileri uzun dönemli tahvil faizlerinden daha yükseğe çıkabilirken, böyle dönemlerde getiri eğrisi ise tersine dönmüş oluyor.
Fed'in bazı şubelerinin yaptığı birçok çalışmada, "getiri eğrisinin ABD'nin ekonomik durumunu tek bir indikatörde toparlayan önemli bir gösterge" olduğu kaydedilmişti.
Fed Başkanı Jerome Powell, son toplantısında bu konuya değinerek, getiri eğrisinde ilk 18 aya bakılması gerektiğini belirtmişti. 3 aylık tahvil faizi ile 10 yıllık tahvil faizi arasındaki farkın ekonomideki durumu açıklama açısından en güvenilir göstergelerden biri olduğunu kaydeden Powell, bu iki varlık arasındaki getiri eğrisinin terse dönmesi halinde ekonominin gereğinden fazla soğuduğunun anlaşılacağını söylemişti.
Bazı ABD tahvillerinde getiri eğrisi tersine dönmesine karşın 3 aylık tahvil faizi ile 10 yıllık tahvil faizi arasındaki fark, yüzde 1,95 ile 2016'dan bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
Analistler, kısa dönemli beklentilerin fiyatlanmasında şimdilik resesyon riskinin öne çıkmadığını ancak orta vadeli varlıklarda gözlemlenen farkın piyasalarda endişeye neden olduğunu söyledi.
ABD'de getiri eğrisinde ilk anomali 5 ve 10 yıllık tahvillerde yaşanıyor
ABD'de geçen ay Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık bazda yüzde 7,9 ile 1982'den bu yana en yüksek artışı kaydetti. Fed ise bu yıla ilişkin enflasyon tahminini yüzde 2,6'dan yüzde 4,3'e yükseltti.
Fed, bu ay gerçekleştirdiği toplantıda 3 yılı aşkın sürenin ardından politika faizini 25 baz puanlık artışla yüzde 0,25-0,50 aralığına yükseltti. Fed Başkanı Powell, hafta içinde yaptığı açıklamalarda, gerekmesi halinde mayısta 50 baz puanlık faiz artırımına gidebileceklerini belirtirken, gelecek toplantılar için de 50 baz puanlık faiz artışlarına kapıyı açık bıraktı.
Söz konusu gelişmelerle tahvil piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed'in mayıstaki toplantıda yüzde 71 ihtimalle 50 baz puan faiz artışı yapacağı öngörülürken, bu yıl toplam 200 baz puanlık faiz artışına gideceği tahmin ediliyor.
ABD'nin 3 aylık tahvil faizi yılbaşından bu yana yaklaşık 48 baz puan, 2 yıllık tahvil faizi 155 baz puan, 3 yıllık tahvil faizi 159 baz puan, 5 yıllık tahvil faizi 127 baz puan, 10 yıllık tahvil faizi 97 baz puan ve 30 yıllık tahvil faizi 68 baz puan yükseldi.
Tahvil piyasalarındaki güçlü satış baskısı getiri eğrisinin yataylaşmasına sebep olurken, bazı vadelerde ise tersine döndü.
ABD'nin 3 yıllık ve 5 yıllık tahvillerinin faizleri ABD'nin 10 yıllık tahvil faizinin üzerine çıkarken, 30 yıllık tahvil faizi ile 5 yıllık tahvil faizi arasındaki fark yüzde 0,04 ile 1990'dan bu yana en düşük seviyeye geriledi.
Analistler, tahvil piyasalarındaki fiyatlamalarda orta vadede risklerin arttığının gözlemlendiğini ancak şimdilik sadece birkaç farklı vadede getiri eğrisinin tersine dönmüş olmasının risk algısını törpülediğini söyledi.
Buna karşılık tahvil piyasalarındaki fiyatlamaların reel ekonomiye etkilerinin sınırlı da olsa gözlemlendiğini aktaran analistler, özellikle konut piyasasının yakından takip edilmesinin faydalı olacağını ifade etti.
ABD konut piyasasında yavaşlama emareleri görülüyor
Uzun dönemli tahvil faizlerindeki artış özellikle konut kredisi gibi uzun dönemli kredi faizlerini etkilerken, ABD konut piyasalarında yavaşlama emareleri görülüyor.
ABD'de bekleyen konut satışları son 3 aydır gerilerken, yeni konut satışları şubatta yüzde 2 azalışla beklentilerin oldukça altında kaldı.
Konut fiyat endeksi aralıkta 17,58 ile tarihi zirvesinin hemen altında gerçekleşirken, hem artan fiyatlar hem de yükselen mortgage faizleri konut piyasası için başlıca risk unsuru olarak dikkati çekiyor.
Analistler, konut piyasasının ABD ekonomisinin en önemli parçalarından biri olduğunu belirterek, ekonominin bu kısmında meydana gelebilecek aksaklıkların piyasalarda oynaklığı artırabileceğini söyledi.
Konut stoklarının 2008'den bu yana en yüksek seviyede olduğunu aktaran analistler, buna karşın yüzde 4,22 ile Mart 2019'dan bu yana en yükse seviyeye çıkan 30 yıllık mortgage kredi faizlerinin azalan satışlarda etkili olduğunu kaydetti.
Analistler, yükselen tahvil faizlerinin mortgage kredi faizlerini de etkilemeye devam edeceğini ifade ederek, bu durumun konut piyasasında talep sıkıntısına sebep olabileceğini belirtti.
#haber7