Tarım ve Orman Bakanlığı Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, 2023 yılı hububat alımı ve stokların mevcut durumuna ilişkin İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu. TMO’nun hasat dönemlerinde yoğun bir faaliyet içerisine girdiğini belirten Güldal, "Normalde haziran-ağustos ayı sonlarına kadar olan bu süreç hububatta bu sene bereketli bir mahsulün olması dolayısıyla eylül ayına sarkmış oldu. Hatta şu anda da kısmen devam ediyor" dedi.
Güldal, Türkiye’de bu yıl büyük bir rekolte görüldüğünü hatırlatarak, "8 buçuk milyon ton arpa, 21 milyon buğday tahmini yapılmıştı. Ama geldiğimiz noktada bu rakamların üzerinde dahi üretim alındığı görünüyor. Mart ayına kadar Türkiye kuraklık riskini yaşayan bir ülkeydi. Ama ondan sonra gelen mart sonu, nisan ve mayıs yağışları ülkemizin her bölgesinde ciddi bir verim artışına, toparlanmaya ve rekoltede de yüksek rakamların oluşmasına vesile oldu. Bu anlamda bereketli bir sezon geçirdik" ifadelerini kullandı.
"11 MİLYON TONUN ÜZERİNDE BİR HUBUBAT ALIMI GERÇEKLEŞTİRDİK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan hububat alım fiyatlarının üretici açısından memnun edici olduğunu kaydeden Güldal, TMO’nun bu yılki hububat alımına ilişkin şöyle konuştu:
"Sektörün birtakım sebeplerden ticarete çok girmemesi dolayısıyla bütün alım ağırlığı TMO’ya yönelmiş oldu. TMO bu süre içerisinde tarihinin en yüksek alımını gerçekleştirdi. Bugün itibarıyla 11 milyon tonun üzerinde bir rakam hububat alımı gerçekleştirildi. Türkiye’deki kendi depolarımıza, lisanslı depolara, kiraladığımız depolara ve yetmediği yerlerde de büyük ölçüde açık yığın sahalarına stoklamış olduk. Bu ciddi bir alımdır. Karşılığı 65-70 milyar lira gibi bir meblağ üreticilerimize ödendi, ödenmeye devam ediyor. 30 gün içerisinde vadesi gelen üreticilerimize biz ödüyoruz. Kalan miktarlar önümüzdeki haftalarda ödenmiş olacaktır."
"ALIMLARIMIZ DEVAM EDİYOR"
Güldal, ülke genelinde hasadın birçok bölgede tamamlandığını aktararak, "Özellikle Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki alımlarımız devam ediyor. Gene iç bölgelerde üreticilerimizin satmayıp da şimdiye beklettikleri ürünler oluyor. Onları da almakta bir sıkıntımız yok. Çok azalarak da olsa alımlarımız devam ediyor" dedi.
"DAHA YÜKSEK BİR EKİM MİKTARINA VE ALANINA ULAŞACAĞIMIZI TAHMİN EDİYORUZ"
Ekim döneminin ekim ayı itibarıyla başlayacağını hatırlatan Güldal, devletin son yıllarda hububata yaptığı pozitif yaklaşımın üretim alanlarının artmasına sebep olduğunu vurgulayarak, "2023 yılında buğday ekilişi 7 milyon üzerine çıkmıştı. Önümüzdeki yılda da yani bu sonbahar döneminde yapılacak ekilişlerle beraber daha da yüksek bir ekim miktarına ve alanına ulaşacağımızı tahmin ediyoruz" açıklamasını yaptı.
"MISIRDA BUGÜNE KADAR 500 BİN TON ÜZERİNDE ALIM YAPTIK"
Ağustos ayının sonu itibarıyla alımlarına başlanan mısırda üreticinin genel olarak TMO’yu tercih ettiğini bildiren Güldal, "Sadece mısırda günlük 20-25 bin ton civarında alım yapıyoruz. Bugüne kadar da 500 bin ton üzerinde alım yaptık. Çukurova ve Hatay tarafı, Adana bölgesinden ağırlıklı hasatlar gerçekleşmişti. Asıl ikinci ürün hasatları İç Anadolu Bölgesi, başta Konya olmak üzere 15-20 gün sonra başlayacak. Güneydoğu, Diyarbakır gene öyle. Dolayısıyla büyük bir mısır alımı gerçekleştireceğimizi değerlendiriyoruz" dedi.
"MISIR ÜRÜNLERİNİ ALMA VE DEPOLAMADA HERHANGİ BİR SIKINTI ÇEKMEYECEĞİZ"
Güldal, depolarda mısır alımına yer kalıp kalmayacağına ilişkin, "TMO, gelecek olan mısırı depolamak için hazırlığını yapmaktadır ve yapıyor. Hem kendi depolarımız hem özel sektörün depoları ve hem de lisanslı depolardaki boşalan kısımları değerlendiriyoruz. TMO’ya gelecek mısır ürünlerini alma ve depolamada herhangi bir sıkıntı çekmeyeceğiz. Yine mısır üreticilerimize aynı şekilde 30 gün içerisinde ödemelerini yapacağız" ifadelerine yer verdi.
"2023-2024 VE SONRAKİ BİR İKİ YILDA ARZ GÜVENLİĞİMİZDE SIKINTI YOK"
Güldal, TMO’nun stoğuna dair şunları aktardı:
"11 milyon tonun üzerinde buğday ağırlıklı olmak üzere arpa aldık. Hasat sonuna kadar en az 2 buçuk-3 milyon ton mısır alacağız. Bizim 2023-2024 ve sonraki belki bir iki yılda arz güvenliğimizi sıkıntıya sokacak problem olmayacağını değerlendiriyoruz. Çünkü bu stoklar önümüzdeki yıllarda da muhafaza edilecek şekilde bir ihtiyaç stoğu da olacaktır. Elbette bunlar zamanı geldiğinde ticarete konu edilecektir. Ticarete, üretime, işlemeye dönecektir ama yeni hasat dönemiyle beraber bu şart daha rahat olacaktır. Şu anda söyleyebiliriz ki özellikle Karadeniz’deki büyük ülkeler dışında arz güvenliği ve üretim noktasında en rahat ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Çünkü ciddi bir üretim ve stok oluşturduk. Bunun da önümüzdeki yıllarda önemli oranda katkı sağlayacağını değerlendiriyoruz. Bir problem görmüyoruz."