Şişli'deki Tunus Başkonsolosluğu önünde toplanan Mazlum-Der, Özgür-Der, Hukukçular Derneği ve Yeryüzü Avukatları Derneği öncülüğündeki sivil toplum kuruluşları, "Özgürlük ve adalet Tunus halkının hakkıdır" yazılı pankart açtı.
Üzerinde "Siyasi tutuklamalara son verilsin", "Gannuşi'ye özgürlük", "Gannuşi dürüst bir siyasetçidir" yazılı dövizler taşıyan protestocular, "Tunus'a, Nahda'ya, Gannuşi'ye özgürlük", "Diktatörler yenilecek, İslami hareket kazanacak", "İstanbul'dan Tunus'a, Gannuşi'ye bin selam" sloganlarını attı.
“KAYS SAİD, YÖNETİMİ DİKTATÖRLÜĞE ÇEVİRDİ”
Basın açıklamasının öncesinde konuşan Mazlum-Der Başkanı Kaya Kartal, Tunus yönetiminin diktatöryal bir tutum içinde olduğunu belirtti. Kartal, “Raşid el-Gannuşi’nin tutuklanmasını ve Nahda Hareketi’ne yönelik kısıtlamaları kınadığımızı belirtmek üzere bugün buradayız” dedi.
"GANNUŞİ HAKSIZ BİR ŞEKİLDE TUTUKLANDI"
Özgür Der Başkanı Rıdvan Kaya ise, Tunus’un emperyalizmin de baskıları ile eski diktatörlük sürecine geri döndüğünü ifade etti. Kaya, “Kays Said cumhurbaşkanı seçilmeden önce özgürlük ve adalet vaadinde bulunmuştu. Ama iktidara geldikten sonra yönetimi diktatörlüğe geri çevirdi. Temmuz 2021’de meclisi askıya aldı ve hükümeti feshetti. Şubat 2022’de yüksek yargı konseyini feshetti. Haziran 2022’de yargıçların tümünü ihraç etme yetkisini elinde topladı ve son olarak Raşid el-Gannuşi haksız bir biçimde tutuklandı” ifadelerini kullandı.
“ULUSLARARASI KURUMLAR VE DEVLETLER GEREKLİ ADIMLARI ATMALI”
Yeryüzü Avukatları Derneği Üyesi Enes Kafadar, dernek olarak Tunus adli makamlarının söz konusu hukuksuz tutuklamayı sonlandırarak, adaletin tesisi konusunda gerekli adımları atmasını beklediklerini belirtti. Kafadar, “Söz konusu hukuksuz muamelelerin, tüm siyasi muhalifleri susturmak adına sistematik bir şekilde uygulanmasından endişe etmekteyiz. Uluslararası kurum, kuruluş ve devletleri söz konusu hukuksuz uygulamanın sona ermesi için gerekli adımları atmaya davet ediyoruz” diye konuştu.
Grup adına açıklama yapan Ramazan İleri, Tunus'ta Raşid el-Gannuşi'nin, bir konuşmasında iç savaşı kışkırttığı iddiasıyla sivil polisler tarafından evine baskın düzenlenerek, 17 Nisan'da gözaltına alındığını hatırlattı.
Nahda Hareketi'nin ofislerinin kapatılarak faaliyetlerine son verildiğini ifade eden İleri, Gannuşi'nin evine 100 civarında polisle baskın yapıldığını ve iki saat süren aramayı gözlemlemek için gelen avukatların, aramaya eşlik etmelerine izin verilmediğini öne sürdü.
"GANNUŞİ'NİN SAĞLIĞININ BOZULDUĞUNA VE HASTANEYE KALDIRILDIĞINA İLİŞKİN İDDİALAR SÖZ KONUSUDUR"
Raşid el-Gannuşi'nin nerede tutulduğunun avukatlarına ve ailesine söylenmediğini aktaran İleri, sözlerine şöyle devam etti:
"Terörle mücadele yasasına göre, avukatlarıyla 48 saat boyunca görüştürülemeyeceği açıklanmıştır. Gannuşi'nin sağlığının bozulduğuna ve hastaneye kaldırıldığına ilişkin iddialar söz konusudur. Bugün itibarıyla basına yansıyan haberlere göre Gannuşi, 48 saatlik gözaltı süresinin sonunda tutuklanmıştır. Tunus'taki değişimin sembol isimlerinden olan ve yıllarca sürgün hayatı yaşayan Gannuşi, diktatörlük düzeninin son bulması üzerine Tunus'a dönebilmiş, yapılan seçimlerde Gannuşi liderliğindeki Nahda Hareketi zafer kazanmıştı."
Seçim zaferi sonrasında medya ve siyaset eliyle Gannuşi'ye yönelik ağır iftira ve karalama kampanyası başlatıldığını dile getiren İleri, siyasi çıkar peşinde koşmadığını her türlü tavrıyla ortaya koyan Gannuşi'nin, partisinin iktidardan çekilmesini sağladığını ve yönetimi Tunus'un tüm kesimleriyle paylaşmaktan çekinmediğini anlattı.
HALKIN İRADESİ ENGELLENMİŞTİR"
İleri, sonrasında Kays Said'in cumhurbaşkanlığı sürecini de destekleyen Nahda Hareketi'nin gelinen aşamada bizzat Said tarafından hedef tahtasına oturtulduğunu öne sürerek, "Cumhurbaşkanı Kays Said, 2021'de anayasal yetkisini hukuka aykırı olarak kullanarak hükümeti feshedip, meclisi kapatma kararı almış, meclisi orduya kuşattırarak çalışmalarını engellemiş, fiili darbe yaparak yönetime el koymuştur. O tarihten beri Tunus'ta muhaliflere yönelik baskılar yoğunlaşmış, siyasi partilerin çalışmaları kısıtlanmış, örgütlenme hakkı ortadan kaldırılmış, halkın iradesi engellenmiştir." diye konuştu.
Entelektüel birikimi, uzlaşmacılığı ve fedakarlıklarıyla öne çıkan Gannuşi'nin suçlu muamelesi görmesinin, yıllarca sürgün yaşamasına rağmen iftar sofrasında gözaltına alınmasının, haksız muamelelere tabi tutulmasının dünya çapında kınanması gereken bir vefasızlık örneği olduğunu ifade eden İleri, Gannuşi'ye, Nahda Hareketi'ne ve diğer yöneticilerine reva görülen hukuk dışı uygulamaları, yaşanan keyfi gözaltı ve tutuklamaları kınadıklarını kaydetti.