Türkiye saatiyle 04:17'de ve 13:24’de Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve büyük yıkıma neden olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ekonomiye çok yönlü etkileri oldu.
Depremin ekonomik etkilerine ve maliyetine ilişkin iki bölümden oluşan kapsamlı bir analiz hazırlayan Haber7 yazarı Ahmet Yarız, yazısının ikinci bölümünde 'Depremlerin Ekonomik Göstergelere Etkisi'ni kaleme aldı.
Yazısının ilk bölümünde oluşacak ekonomik faturanın ilave faiz yükleri ile beraber 150 milyar doları aşmasının beklediğinin altını çizen Dr. Yarız, Şubat ayı başında meydana gelen Kahramanmaraş depremlerinin ekonomide 0-6 ay içerisinde daraltıcı ve sonrasında ise genişletici etkiler üretmesinin beklendiği belirtti. Önümüzdeki süreçle ilgili enflasyon rakamları için ise "Kuraklık, depremler ve seçimler enflasyonda beklenen düşüşü geciktirebilir. Gelen yardımlar hasarın sadece yüzde 10'unu karşılayacak. Kalan 110 Milyar dolar ise kamu kaynaklarıyla finanse edilmek zorunda." dedi.
İşte Dr. Ahmet Yarız'ın o yazısının ikinci bölümü;
2022 Yılında %5,6 olarak gerçekleşen GSYH büyümesinin, altyapı yenilemeleri ve yeni konut üretiminin etkisiyle 2023 yılının tamamında %5’i aşması beklenmektedir. Türkiye 2023 yılında iç talep öncülüğünde büyüyecektir. Düşüş trendindeki enerji fiyatlarının enflasyonu aşağı yönde baskıladığı, kurak geçen kış mevsimi, depremler ve seçim sürecinin enflasyonda yukarı yönlü tehditler oluşturduğu ortamda yıl sonu enflasyonu %40-%50 bandında tutunabilecektir. Ocak-Mart döneminde bütçe dengesi geçen yıla göre dokuz katına yakın bir artış ile -281 Milyar TL açık vermiştir. 2023 yılı bütçe açığı, deprem harcamaları nedeniyle yılın tamamında 1,5 Trilyon TL’ye yaklaşabilecektir. 2022 Yılında %-0,9 olan Bütçe Dengesi/GSYH’nin ise 2023 yılında %-5’i aşabileceği tahmin edilmektedir.Dr. Ahmet Yarız'ın yazısının 1. bölümünü okumak için tıklayın!
Kahramanmaraş depremleri; ekonomik göstergelerin tamamına etki etmektedir. Bu etkilerin bir bölümü doğrudan bir bölümü ise dolaylıdır. Yazımızın bu bölümünde doğrudan etkilenen ekonomik göstergelerden; GSYH ve Büyüme, Enflasyon ile Kamu Bütçesi ele alınmaktadır.
BÜYÜMEDE ÖNCE DARALTICI SONRA GENİŞLETİCİ ETKİ
Büyüme verilerini yer aldığı Grafik 1’e göre, Türkiye ekonomisi son sekiz çeyreğin tamamında büyümüştür. 2021 yılının ikinci çeyreğindeki rekor büyüme, önceki yılda Covid 19 nedeniyle yaşanan küçülmenin neden olduğu baz etkisinden kaynaklanmaktadır. Sonraki çeyreklerde daha makul düzeylerde performansı gösteren ekonominin büyüme hızı 2022 son çeyrekte yine baz etkisi nedeniyle yavaşlamış olsa da global ölçekte oldukça yüksek bir orandır. Hanehalkı (tüketiciler) büyümeye en büyük katkıyı vermeye devam ederken, devlet harcamaları ve ihracatın katkısı artmıştır. 2022 Yılında ekonomik büyümenin lokomotifi tüketiciler, devlet harcamaları ve ihracattır.
Grafik:1 Türkiye Ekonomisinde Büyüme
Türkiye ekonomisi 2022 yılının tamamında %5,6 büyümüştür. GSYH 15 Trilyon TL ve 906 Milyar USD olarak gerçekleşmiştir. Şubat ayı başında meydana gelen Kahramanmaraş depremlerinin ekonomide 0-6 ay içerisinde daraltıcı ve sonrasında ise genişletici etkiler üretmesi beklenmektedir.
Depremler nedeniyle sadece bölgede değil Türkiye’nin tamamında şehirlerin yeniden imarı, altyapı ve konut yenileme faaliyetleri zaruret halini almıştır. Bu zaruret, ekonomi için lokomotif görevi görecektir. Öte aydan yurt dışı piyasalarda parasal sıkılaştırma, yüksek faiz ve resesyon endişeleri, ihracat performansı büyüme açısından olumsuz gelişmelerdir. Yurt içi ve yurtdışı gelişmeler birlikte değerlendirildiğinde 2023 yılı büyümesi büyük ölçüde iç dinamikler ile beslenecektir. İç dinamikler, sonraki yıllarda da büyümeye katkı vermeye devam edecektir.
Türkiye 2023 yılında; altyapıların yenilenmesi ve konut üretiminin etkisiyle iç dinamikler öncülüğünde büyüyecektir.2023 yılında büyümenin %5’i, GSYH’nin de 22 Trilyon TL ve 950 milyar USD’yi aşması beklenmektedir.
ENFLASYONDA DÜŞÜŞ GEÇİKEBİLİR
Depremlerin meydana geldiği bölgenin ülke sanayi içindeki payı, tarım ve hayvancılık sektöründeki daha yüksek payı, yağış açısından kurak geçen kış mevsimi ve diğer faktörler enflasyonun yüksek seviyelerde kalmasına neden olmaktadır. Tablo 6’da tüketici enflasyonu (TÜFE) ve alt kalemlerinde son on iki ayda yaşanan gelişmeler yer almaktadır. TÜFE ve alt kalemlerinde son aylardaki gerilemeler enflasyon beklentisi için umut vericidir.
Gıda ve Hizmet fiyatlarındaki enflasyonun TÜFE’nin üzerinde olması ise gelecekteki enflasyon için olumsuz bir göstergedir. Öte yandan, global piyasalardaki rekor fiyatlar ve yüksek kur artışları nedeniyle geçen yıl enflasyonunda belirleyici olan enerji fiyatlarındaki düşüşler yurt içinde enflasyonu geriletmektedir.
Mart sonu itibariyle enerji deki yıllık enflasyon %36 ile %51 seviyesindeki TÜFE’nin üçte ikisi düzeyindedir. Enerji enflasyonundaki bu düşüşler gelecek dönem enflasyonunu aşağı yönde baskılamaktadır.
Tablo:6 Tüketici Enflasyonu ve Alt Kalemlerdeki Gelişmeler
Enflasyonda bir diğer önemli faktör üretici enflasyonu (ÜFE) gelişmeleridir. ÜFE ve TÜFE arasında geçişkenlik bulunmaktadır. Maliyet enflasyonu olarak tanımlanan ÜFE, üreticilerin maruz kaldığı fiyat artışlarıdır. Üreticiler bu fiyat artışlarını tüketicilere yansıtmaktadır. Ancak yetersiz talep, ekonomik konjonktür vb. nedenlerle ÜFE artışları TÜFE’ye gecikmeli yansıyabilmekte bu durumda da ÜFE ile TÜFE arasındaki makas açılmaktadır. Bu açıklık ÜFE’nin TÜFE’den fazla olması durumunda (güncelde olduğu gibi) gelecek dönem enflasyonunu yükseltici bir tehdit olarak tanımlanmaktadır.
Son on iki aya ait ÜFE ve TÜFE verilerinin yer aldığı Grafik 2’ye göre hem TÜFE hem de ÜFE düşüştedir. Ancak; Nisan-Kasım döneminde ÜFE, TÜFE’nin iki katına yakın oranlarda seyretmiştir. Yurt dışında enerji, gıda ve emtia fiyatlarındaki düşüşler ÜFE’yi geriletmiş ve ÜFE-TÜFE makası daralmaya başlamıştır.
Mart sonu itibariyle TÜFE %51 ve ÜFE %62’dir. ÜFE-TÜFE makasının kapanmaya başlaması gelecek dönem enflasyon beklentileri açısından olumlu bir sinyaldir.
Grafik:2 TÜFE ve ÜFE Gelişmeleri
2023 Yılı başında; enflasyondaki düşüşün yılın ikinci yarısında belirgin hale gelebileceği ve yıl sonunda -%30 aralığına gerileyebileceği kabul görmekte idi.
Kuraklık, depremler ve seçimler enflasyonda beklenen düşüşü geciktirebilir.Depremler, kuraklık ve seçim süreci enflasyonda düşüş beklentilerini törpülemiştir. Enflasyonun (yurt içi ve yurt dışı dramatik bir gelişme olmadığı takdirde) daha ılımlı bir düşüş ile %40-%50 bandına gerileyebileceği değerlendirilmektedir.
DEPREMİN KAMU BÜTÇESİNE ETKİSİ
Depremler nedeniyle oluşan ekonomik kayıpların finansmanında kamu kaynaklarının, bir başka ifadeyle kamu bütçesinin neredeyse yegâne kaynak olduğu ifade edilmiş idi. Şubat ayında meydana gelen depremlerin etkileri, Mart 2023 bütçe sonuçlarına henüz tam olarak yansımamıştır. Zira henüz harcamaların acil ve oldukça sınırlı bölümü yapılmış, asıl harcamalar ise yılın kalan döneminde ve gelecek yıl yapılacaktır. Mart bütçesinde ise harcamaların oldukça sınırlı bölümü görülmektedir. Mart 2023 dönemi bütçe sonuçları Tablo 7’de yer almaktadır.
Tablo: 7 Bütçe Dengesi
Ocak-Mart döneminde bütçe giderleri %83, faiz hariç giderler %94, bütçe gelirleri %32 ve vergi gelirleri %39 artmıştır. Giderlerin çok hızlı ve gelirlerin ise daha yavaş artması sonucunda bütçe açığı artmıştır. Bütçe dengesi geçen yıl Ocak-Mart döneminde +31 Milyar TL fazla vermiş iken 2023 yılının aynı döneminde dokuz katına yakın bir artış ile -281 Milyar TL açığa dönmüştür.
Faiz dışı dengede de benzer bir gelişimi vardır. 2023 yılının tamamında -659 Milyar TL açık olarak hedeflenen bütçe açığının %40’a yakını ilk üç ayda gerçekleşmiştir. Deprem harcamalarının henüz küçük bir bölümü gerçekleşmesine rağmen bütçe üzerindeki yükü görülmeye başlanmıştır. 2023 yılındaki seçimler nedeniyle 2022 yılına göre oldukça yüksek bir tutarda ve -659 Milyar TL olarak öngörülen bütçe açığının, deprem harcamaları nedeniyle yılın tamamında 1,5 Trilyon TL’ye yaklaşması şaşırtıcı olmayacaktır.
Ülke ekonomileri açısından önemli bir gösterge olan Bütçe Dengesi/GSYH; 2021 yılında %-2,8 ve 2022 yılında daha iyi bir performans gösterip %-0,9’a gerilemiştir. 2023 yılında ise artan deprem harcamaları etkisiyle Bütçe Dengesi/GSYH’nin %-5’i aşabileceği tahmin edilmektedir.
Depremlerin bütçeye etkileri görülmeye başlandı. Bütçe dengesi 2023 yılı Ocak-Mart döneminde dokuz kat artarak -250 Milyar TL açık oldu. Yıl sonunda açık 1,5 Trilyon TL’ye ulaşılabilir.
Bütçe giderlerinin yer aldığı Tablo 8’e göre Ocak-Mart döneminde en yüksek gider artışları %107 artışla cari transferler kaleminde gerçeklemiştir. Cari transferler kaleminin alt başlıkları incelendiğinde; a) Görevlendirme Giderleri %448, b) Hazine Yardımları %93, c) Kâr Amacı Gütmeyen kuruluşlara Yapılan Yardımlar %442, e) Tarımsal Destekleme Ödemeleri %179 ve f) Hane Halkına Yapılan Diğer Yardımlar %160 arttığı görülmektedir. Cari transferler kalemi Ocak-Mart 2023 döneminde önceki yıla göre %107 oranında ve 241 Milyar TL artmıştır. Bu artışın büyük bir bölümü de depremler nedeniyle ortaya çıkan acil harcamaların finansmanında kullanılmıştır.Tablo: 8 Bütçe Giderleri
2023 yılında 4,5 Trilyon TL olarak öngörülen bütçe giderlerinin 6 Trilyon TL’yi, 1,7 Trilyon TL olarak bütçelenen Cari Transferler kaleminin de 3 Trilyon TL’yi aşması beklenmektedir.
Bütçe gelirleri, depremlerin başlangıcında olumsuz etkilenmekte, yaraların sarılması ve hasarların telafi edilme sürecindeki ekonomik büyümenin katkısıyla uzun dönemde olumlu etkilenmektedir. Bütçe gelirlerinin yer aldığı Tablo 9’a göre Ocak-Mart döneminde bütçe gelirleri %32 ve vergi gelirleri %39 artmıştır.
Tablo: 9 Bütçe Gelirleri
Vergi gelirlerinde düşüşlerde depremler belirleyicidir. Öte yandan ekonomik canlılığı gösteren dahilde alınan KDV ve özel tüketim vergisindeki artışlar %100’e yakındır. İthalattan alınan vergiler ise %51 artmıştır. Seçim sonrası izlenecek ekonomi politikalarına bağlı olarak yılın ikinci yarısında iç talebin artışıyla; 3,8 Trilyon TL olarak öngörülen bütçe gelirleri yıl sonunda 4,5 Trilyon TL civarında oluşabilecektir.
SONUÇLAR;
Kahramanmaraş depremlerinde 300.000’e yakın bina ve 700.000’i aşan bağımsız konut kullanılmaz hale gelmiştir. Ayrıca ulaştırma, enerji, iletişim, tarımsal üretim ve şehirlerin altyapıları hasar görmüş, sanayi tesisleri ve ticari ünitelerdeki tahribatlar üretimi ve tedarik zincirini olumsuz etkilemiştir.
Deprem nedeniyle 10 Milyar USD’ye ulaşan yurtiçi ve yurt dışından yapılan bağış, yardım, hibe vb. karşılıksız desteklerin hesaplanan hasarın ancak %10’unu karşılayabilmektedir. Kalan 110 Milyar USD ise kamu kaynaklarıyla finanse edilmek zorundadır.
Depremlerdeki maddi hasarların büyük bölümünün kamu kaynaklarıyla finanse edilmesi, bütçe üzerinde ve yıllara yayılan toplamda 30 Milyar USD civarında ilave faiz yükü oluşturacaktır. Bu durumda depremlerin neden olduğu ekonomi kayıpların 150 Milyar USD’yi aşması beklenmektedir.
2022 Yılında %5,6 olarak gerçekleşen GSYH büyümesinin, şehirleşme ve altyapının yenilenmesi ve yeni konut üretiminin etkisiyle 2023 yılının tamamında %5’i aşması beklenmektedir. Türkiye 2023 yılında iç dinamikler öncülüğünde büyüyecektir.
Enerji fiyatlarındaki düşüş trendi enflasyonu aşağı yönde baskılamakta, kurak geçen kış mevsimi, depremler ve seçim süreci ise enflasyonda yukarı yönlü tehditler oluşturmaktadır. Bu tehditler çerçevesinde yıl sonu enflasyonun %40-%50 bandına gerileyebilecektir.
Bütçe dengesi, Ocak-Mart döneminde geçen yıla göre dokuz katına yakın bir artış ile-281 Milyar TL açık vermiştir. 2023 yılı bütçe açığı, deprem harcamaları nedeniyle yılın tamamında 1,5 Trilyon TL’ye yaklaşabilecektir. 2022 Yılında %-0,9 olan Bütçe Dengesi/GSYH’nin ise 2023 yılında %-5’i aşabileceği tahmin edilmektedir.