Kılıçdaroğlu'nun geçmiş dönemde seçim öncesi ortaya attığı iddiaların FETÖ ağzıyla söylendiğini dile getiren Yeni Akit Yazarı Ali Karahasanoğlu, köşe yazısında çarpıcı detaylara değindi.
İşte dikkat çeken o detaylar:
Bülent Arınç bize “kavl-i leyyin ile konuşunuz” tavsiyesi yaparken..
“Millet İttifakı”na “zillet” dememizi yasaklarken..
CHP Genel Başkanının, dindar insanlara yaptığı en iğrenç iftiralardan bir tanesini tekrar tekrar dillendirdiğinde, “Bunu da söylememek gerekirdi” demez iken..
Ve sonuçta, Bülent Arınç’dan cesaret almış olmalı ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dünkü grup toplantısında, eski yıllarda da dile getirdiği ama iftira olduğu tescillenen bir FETÖ üflemesini, tekrar dillendirdi..
Bakmayın siz, bu CHP’lilerin, “Bizim hayatımız FETÖ ile mücadelede geçti” palavralarına..
İşte somut örnek..
Bu ülkenin o tarihdeki Başbakanı Tayyip Erdoğan, meydan meydan dolaşıp, FETÖ’nün nasıl alçak bir örgüt olduğunu halka anlatıyor..
“Bunlar haşhaşi” diyor..
Ülkenin başbakanının, bu sözleri meydanlarda yüz binlerce insanın huzurunda canlı olarak dillendirdiği günlerde, Kemal Kılıçdaroğlu FETÖ’nün Samanyoluhaber’ine çıkıyor..
Şimdi ABD’de kaçak yaşayan FETÖ’cü Abdullah Abdülkadiroğlu’nun karşısına geçiyor..
Kılıçdaroğlu'na peş peşe çok sert tepkiler: Adaylığı ile ilgili şüpheler arttıkça...
Önce..
“Suriye’ye girecek. Seçim öncesinde Türkiye’yi savaşa sokacak..” diyor..
Karşısındaki FETÖ’cü bile, ya şaşırıyor..
Ya da önceden sözleşmişler, şaşırmış rolü yapıyor..
“Tahmin mi yoksa duyumlar mı var?” diye soruyor.
Tıpkı bugünlerde, “SADAT askeri eğitim yapıyor. Kamplar var. Siyasi suikastler yaşanabilir” iftirasında kendisine “Elinizde belge bilgi var mı?” diye sorulduğunda, verdiği cevaptaki gibi, “Duyumlar var” diyor..
FETÖ’nün çok güçlü isimleri ile görüşmüş, çok garantili kendisine sözler verilmiş olmalı ki, 19 Mart 2014 günlü FETÖ’nün kanalındaki canlı yayında, “kem küm” etmeden, net şekilde, “Erdoğan’ın kaçmaktan başka çaresi yok. Erdoğan kaçacak, bunun kurtuluşu yok, o kaçsa da biz onu getirip yargılayacağız” diyor..
Yine sözleşmeli FETÖ’cü şaşırmış gibi soruyor, “yurtdışına derken?”
“Emin olun yurtdışına kaçmaktan başka çaresi yoktur. Erdoğan için söylüyorum kaçsa da onu bu ülkeye getireceğiz.”
Tarihi tekrar hatırlatıyorum: 19 Mart 2014.
FETÖ’nün emniyet darbesi ile hükümeti devirmeye kalkmasının üzerinden 3 ay geçmiş.
Emniyet darbesi sonrasında Türkiye’nin planlı ilk seçiminin yapılmasına 12 gün kalmış.
Türkiye çalkalanıyor, AK Parti gidiyor naraları ortalıkta atılırken..
Kemal Kılıçdaroğlu da havaya girip, bu ülke için geceli gündüzlü çalışan Erdoğan’a iftira atıyor..
“Kaçacak” diyor..
Üzerinden bugün itibari ile tam 8 yıl geçmiş..
Erdoğan kaçmış mı?
Tam aksine..
O günden bugüne..
Ülkeye hizmet anlamında, dev projeleri hayata geçirmiş.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden başlayın. Osmangazi Köprüsü’ne, Marmaray’dan Avrasya Tüneli’ne, Çanakkale Köprüsü’ne, İstanbul Havalimanı’na..
Kaçacak dediği Tayyip Erdoğan, o günden bugüne, araştırsanız üst üste üç gün tatil yapmadan çalışmış..
15 Temmuz hain darbe girişimi yapıldığında bile, hiç tereddütsüz, darbeciler savaş uçakları ile insanların üzerine bomba yağdırdığı saatlerde, birçok kişinin nerede olduğunu bilmediği Marmaris’teki mekandan, halkı ile buluşmak üzere İstanbul’a gelmiş..
İstanbul’a doğru uçarken, havalimanı henüz, Kemal Kılıçdaroğlu’nun büyük ümitler beslediği FETÖ’cü darbecilerden kurtarılmamış..
Ama hiçbir tereddüt geçirmeden, Erdoğan Yeşilköy Havalimanına gelmiş..
Kılıçdaroğlu ise, aynı havalimanından, darbecilerin tankları arasından sıvışıp, Bakırköy Belediye Başkanı’nın evine kaçmış..
Evet kaçmış..
Biz Tayyip Erdoğan’ın, “Halkımı meydanlara çağırıyorum” daveti sırasında, Kemal Kılıçdaroğlu’nu göremiyoruz.
Çünkü Kılıçdaroğlu kaçmış..
Erdoğan’ın, İstanbul’da havalimanına indiği ve canlı yayın yapıldığı saatlerde Kılıçdaroğlu’nu ne televizyonlarda, ne sosyal medyada, hiçbir yerde göremiyoruz..
Çünkü Kılıçdaroğlu kaçmış!
Taa ki..
Devlet darbecileri derdest ettikten sonra, hakimiyeti ele geçirdikten sonra..
Kılıçdaroğlu meydana çıkmış..
Aynı Kılıçdaroğlu, şimdi 8 yıl sonra..
“8 yıl önce ben bu yalanı söylemiş, rezil olmuştum. FETÖ kulağıma üflemişti, ben de robot gibi tekrarlamıştım. Ama adam yiğitliğini gösterdi, kaçmayı boşver, darbecilerin elinde olan havalimanına inip, hepsine meydan okudu. Aynı yalanı değil, başka bir yalan bulayım, onu söyleyeyim” diye düşünme ihtiyacı bile hissetmeden..
Büyük ihtimalle 8 yıl önceki iftirayı kulağına üfleyen FETÖ’nün söylemini, şimdi tekrar dillendirdi..
Kılıçdaroğlu’nun biu iftirayı dillendirmesinin üzerinden 2014 mahalli seçimleri geçmiş.
Erdoğan aslanlar gibi, il il dolayıp, FETÖ ile mücadele etmiş..
2014 cumhurbaşkanlığı seçimine girmiş, “Topunuz gelin” resti ile meydanları CHP’ye dar etmiş, FETÖ’nün inlerine girmiş..
2015 yılında iki defa genel seçim yapılmış. FETÖ’cülerle de, PKK ile de, CHP ile de mücadelesinden milim taviz vermemiş..
15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında, darbecilere öyle bir tokat indirmiş ki, 40 yıllık sinsi yapılanmanın belini kırmış..
2017 referandumu yapılmış.. Yine Erdoğan meydanlarda, gitmedik il bırakmadan meydan meydan dolaşmış..
2018 genel seçimleri.. Taa 4 yıl öncesinde “Kaçacak” denilen Erdoğan, CHP’yi rezil etmiş.. Utanmaları olsa yerin dibine geçecek hale düşürmüş..
2019 mahalli seçimlerinde, İstanbul ve Ankara’da seçimi kaybetmiş olsa bile, Türkiye genelinde CHP’yi ikiye katlamış..
Hatta. Mahalli seçimler öncesinde “İstanbul ve Ankara’yı kaybederse, Erdoğan kaçacak” diye, yine ahlaksızca iftiralar dillendirilmiş, ama ülkeye hizmet etmekten, Erdoğan yine bir gün bile geri durmamış..
Şimdi..
Yine aynı mavalla, Kılıçdaroğlu sahneye çıkıp, “Kaçmanın hazırlıklarını hızlandırdılar. Erdoğan vakıf süsü verdiği paralel yapılarla yurtdışına devasa paralar aktarıyor. Yurtdışındaki yapının başlarında da Erdoğan’ın aile bireyleri geliyor. O yabancı ülkede oturma ve çalışma izni çıkarma istiyorlar paravan yapı üzerinden. Birkaç yüz kişi ile sınırlı. İzin çıkarma peşindeler!” diyor..
Kendi yalanına, kendi de inanmıyor.. “2023’te de yine seçimi kazanamayacağız” diyor..
Yoksa, Erdoğan kaçacak iftirasına, kendisi inansa, “Oh be.. Ömrümüzün sonunda bir seçim kazanacağız” diyerek havalara zıplaması gerekirdi..
Öyle bir sevinç görebiliyor musunuz Kılıçdaroğlu’nda?
Ben göremiyorum..
O halde “İftiranızla batın. Yalanlarınızla yok olun.. Alçak suçlamalarınızla mahv-ü perişan olun. Allah size gün yüzü göstermesin. Sıçratmak istediğiniz çamurda boğulun!” diyelim..
Bülent Arınç beye de soralım..
“Kemal bey, bunları hakketmedi mi?”