Başkan Erdoğan Litvanya'da! Dikkat çeken kareler
GALERİNİN DEVAMIHaber7 - ÖZEL
NATO zirvesi öncesi Türkiye’nin tutumu bütün ülkelerin ana gündem maddesi oldu. İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda tutumunu tavizsiz şekilde koruyan Türkiye’nin beklentileri teker teker karşılanırken, bir Fransız diplomatın, İsviçreli gazeteci Darius Rochebin’a yaptığı “NATO zirvesinde hepimiz Erdoğan’ın ayağını yalıyor olacağız.” açıklaması, zirve öncesi en ilginç diplomasi çıkışları arasında yer aldı. Başkan Erdoğan ile ABD Başkanı Biden arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde Türkiye’nin taleplerinin de yeniden masaya yatırılması ve Biden’ın ılımlı tavrı, NATO’da kartların yeniden karılacağı şeklinde yorumlandı.
Erdoğan'ın resti dünya medyasında
Konuyu HABER7’de değerlendiren uzmanlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “helal olsun” dedirten tavırda olduğunu vurgulayarak ABD’nin baskılarının boşa çıkarıldığını kaydetti.
ÖZÜLKER: İSVEÇ’İN TAAHHÜTLERİNİ YERİNE GETİRMESİ ŞART
Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, NATO’da İsveç’in üyeliği konusunda girift bir durum yaşandığına değindi. Özülker, “NATO’da dört tane önemli faktör var. Birincisi İsveç’in NATO’ya üyeliği konusu. Bunun bugünkü koşullardan bitirilebilme şansının kalmadığını düşünüyorum. Çünkü Türkiye ile imzalanan protokol kapsamında bunlarla ilgili açılımların ve sonuçlarını getirecek adımların atılmış olması lazım. Bugünkü koşullarda İsveç gelip ‘Evet, her şeyi yapıyorum dese’ de yapamaz. Normal şartlarda İsveç’in taahhütleriyle birlikte kendilerine deriz ki ‘Biz bunları gördükten sonra neyin nasıl olacağına dair kararımızı veririz. Eğer hepsi yerine getiriliyorsa şimdiden Finlandiya gibi sizle de zaten bir sorunumuz yoktur. Bunları yaptığınız zaman NATO’ya üye olabilirsiniz’ diye bir taahhüt altına girilebilir. Bunun ötesine geçmemiz mümkün değil.” dedi.
BIDEN’IN BASKISINDAN SONUÇ ÇIKMAZ
Özülker, “Biden gelip de Cumhurbaşkanımızla görüştüğü takdirde baskı da yapsa o baskıdan bir sonuç çıkmayacaktır. Cumhurbaşkanımız da zaten bunları çok net bir biçimde söyledi.” ifadesini kullandı.
F-16’ların Türkiye’ye verilmesi hususunda ABD’nin Türkiye’yi şartlandırmak isteyebileceğini dillendiren Özülker, “ABD, İsveç meselesiyle ilgili ülkemizi F-16 üzerinden şartlandırmak isteyebilir. Amerikan Kongresi’nde 6 vekil müracaatta bulunarak ‘Türkiye İsveç’i kabul etmediği takdirde F-16 davasını düşürmeliyiz’ şeklinde tutuma girmişti. ABD Başkanı Biden, F-16’ların Türkiye’ye teslimatını desteklese de pek bir şey değişir mi? Çünkü 6 aydır desteklediğini söylüyor. Bugüne kadar bir şey çıkmadı. Buna rağmen Türkiye’yi şartlandırmaya giderlerse sıkıntı olur.” sözlerini sarf etti.
ERDOĞAN’DAN ‘HELAL OLSUN’ DEDİRTEN TUTUM
Uluç Özülker şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanımız bu kapsamda çok net bir tutum aldı. Yani tabiri caizse, ‘helal olsun’... Dedi ki ‘50 yıldır biz Avrupa Birliği ile boğuştuk. 50 yıldır bizi bütün iyi niyetimize rağmen kapıda tutanlar şimdi bizden gelip de İsveç’e 24 saat içinde ‘otur hemen yap bunu’ derlerse bunun da hiçbir anlamı olmayacağını herhalde herkes kabullenir.”
Uluç Özülker, meselenin sadece İsveç veya NATO meselesi olmadığını, ABD’nin Çin ve Rusya üzerindeki çevreleme politikasına girdiğini, İsveç ile birlikte ‘haritayı tamamlama’ yönünde çok önemli bir adım atmayı planladığını vurguladı.
DÜNYADAKİ GALİPLER HEGEMONYASI BİTİYOR
Ekonomik anlamda atılan son adımların ışığında Amerika ile topyekün ilişkileri bozmanın mümkün olmadığını belirten Özülker, bunun yanı sıra ABD ile Türkiye arasında kritik temelde 17 sorun olduğunu kaydetti. Amerika’nın YPG/PYD/PKK’yı kullanma suretiyle Suriye üzerinde gerçekleştirdiği eylemlerin bölgeyi çatışmaya sürüklediğini söyleyen Özülker; Doğu Akdeniz, Yunanistan, Kıbrıs gibi birçok konuda ABD ile problem yaşanıldığını söyledi.
Emekli diplomat Özülker, sözlerini şöyle tamamladı:
“21’inci yüzyıl artık 20’inci yüzyılın düşüncesi ve galipler dünyasının hegemonyası olarak devam ettirilemez. Onun için NATO ve bütün bunlar giderek tartışma konusu olacaktır. Yeni dünya düzeninin nasıl oluşabileceği doğrultusunda, dünyamızı yok etmeden nasıl kurtarabileceğimizin arayışı da bu kapsam içinde öne çıkmaktadır. Bunu kaçınılmaz şekilde Amerika da kabullenecektir."
İNAÇ: DÜNYANIN GÖZÜ TÜRKİYE’NİN ÜZERİNDE
Dumlupınar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaç, “Bütün dünyanın gözü şu an Türkiye’nin üzerindedir. Türkiye özellikle son geldiğimiz noktada müzakere sürecini iyi şekilde sürdürmek istiyor. Bunların başında F-15 konusu geliyor. Ikincisi Avrupa Birliği genişleme perspektifi geliyor. Üçüncüsü Avrupa Birliği ile ticaret konusu geliyor. Ve aynı zamanda Kanada başta olmak üzere 2019 yılında Suriye operasyonlarımızdan dolayı uygulanan ambargolarının tamamen kaldırılması konusu geliyor.” saptamasında bulundu.
Prof. Dr. İnaç, şöyle devam etti:
“Buradaki önemli olan şey Türkiye’nin NATO genişlemesine karşı olmadığıdır. Finlandiya’ya onay vermesi bunu gerektiriyor. İsveç ile de temelde yaşadığımız şey, ülkelerindeki 127 PKK’lı ve FETÖ’cü terörist olması. Ve bunların iade talebi gündeme geliyor. Ancak İsveç bu süreçte kendi iç hukukunu gündeme getirerek ‘mahkeme kabul etmedi’ deyip Haziran ayında yürürlüğe giren terörle mücadele kanununu bu şekilde işletmemiş oldu. Çünkü İsveç’in içerisinde NATO üyeliğini istemeyen özellikle PKK, FETÖ unsurları var. Ve bunların iç siyasetlerinde de ciddi ağırlıkları var.”
KARTLAR YENİDEN DAĞITILACAK
Başkan Erdoğan ile Biden görüşmesinde gündeme gelen konulara değinen Hüsamettin İnaç, şunları söyledi:
“Eğer bize Avrupa Birliği perspektifi açılırsa gerek ticaret, gerek siyaset konusunda Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz güçlendirilirse, F-16 konusu, NATO genişleme personeltifinden ayrı ayrı düşünülecekse yeni sayfa açılır. Türkiye’nin bundan sonra NATO ve Avrupa Birliği içerisinde temsiliyeti daha da güçlendirilerek arttırılacak ve aynı zamanda özellikle terörle mücadele konusu doğrudan NATO’nun kapsamına alınıp bununla ilgili terörle mücadele komisyonu adı altında bir komisyon kurulursa, İsveç’e her ne kadar iade edilmesi gereken teröristler şu an iade edilmemiş olsa da Türkiye’nin onay verme ihtimali şu an için artmış durumda olur. Dolayısıyla olayın şu an şekli biraz daha gelişmiş ve yumuşamış bir durumdadır. Bence bundan sonra kartlar yeniden dağıtılacak. Çok farklı bir dönem bizi bekliyor.”