Hazine ve Maliye Bakanlığının "Pandemi Sonrası Dönemde Ekonomi Paradigmasında Dönüşüm ve Yükselen Ülkeler" temasıyla düzenlediği "Ekonomik Dönüşüm Zirvesi" kapsamında "Gelişmekte olan Ülkeler için Yatırım-Üretim-İhracat Modelinin Önemi" paneli gerçekleştirildi.
Panelde konuşan Seul Ulusal Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nün Ordinaryüs Profesörlük ve Karşılaştırmalı Ekonomik Çalışmalar Merkezi Başkanı Keun Lee, dünyanın pek çok ülkesinde orta gelir seviyesinde tıkanıklık gördüklerini belirterek, "Tabii ki yıllar boyunca gelir seviyeleri yüzde 20 ve yüzde 40 seviyelerinde kalırsa bu noktaya ulaşılır" dedi.
Lee, Türkiye'nin orta gelir tuzağından çıkmış durumda olduğunu belirterek "Türkiye, 2007 yılında düşük kaliteli kurumlar seviyesindeyken şu anda farklı bir modele geçmiş durumda" dedi.
2000'lerin başında yüzde 40 olan gelir seviyelerinin yüzde 20'lere indiğini aktaran Lee, "Yüzde 40'ı esas olarak alacaksak Türkiye yüzde 40'ı geçmiş durumda. Türkiye, yüzde 50 ile orta gelir tuzağından çıkmış durumda. Türkiye, 2007 yılında düşük kaliteli kurumlar seviyesindeyken şu anda farklı bir modele geçmiş durumda" diye konuştu.
Bakan Nebati: Yeni ekonomi modeliyle bir üst seviyeye çıkacağız
Orta gelir seviyesinde inovasyonun ekonomik büyümenin anahtar rolünü oynadığını vurgulayan Lee, "Türkiye, ihracat noktasında, özellikle yüksek teknoloji konusunda çok fazla yol alamadı. Ancak 2010'lardan bu yana orta seviyelerde teknolojik ihracatta artış yaşandı. Anadolu kaplanlarının ihracatlarıyla Türkiye'nin ihracatta hız aldığını görüyoruz. Hizmet, tarım ve inşaatta istihdam oluşturuluyor. Daha dengeli GSYH için bunlara yöneliyor" ifadelerini kullandı.
"GLOBAL FİRMALAR ÖNEMLİ YATIRIMLAR YAPARAK İMALATI TÜRKİYE'YE TAŞIYOR"
Fransa'nın Montpollier İşletme Okulu'dan Prof. Roy Thurik de Hollanda'da yıllar evvel bir okulda ders verirken bir anda Türk öğrencilerin okula geldiğini, Türk öğrencilerden çok şey öğrendiğini söyledi.
Global firmaların önemli yatırımlar yaparak imalatı Türkiye'ye taşıdıklarına dikkati çeken Thurik, "Türkiye, düşük maliyetli bir imalat merkezi, Avrupa'nın yanında iyi organize, becerikli bir işçi nüfusu var. Bu hep böyle oldu. Bu yeni bir şey değil. Ama şimdi tamamen yeni bir döneme giriyoruz. Avrupa'ya Türkiye'den çok daha düşük bir maliyetle tedarik zinciri kısalıyor ve Çin'e çok güvenmeyi ortadan kaldırıyor" dedi.
"TÜRKİYE EKONOMİSİNDE BÜYÜK BİR DAYANIKLILIK VAR"
Roy Thurik, Türkiye'nin parasal finansal zorluklar çıkarmadan yabancı yatırımcı çekmesinin önemli olduğunu vurgulayarak, yabancı yatırımcılara yönelik Türkiye'de 10 yıl önce bir kanun çıkarıldığını anımsattı.
Turizmin önemine işaret eden Thurik, Türkiye'nin bir turizm cenneti olduğunu söyledi.
Thurik, Türkiye'nin, girişimci bir ruha sahip olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Büyük bir pazara sahipsiniz. Batı ve Doğu arasında bir bağlantı var. Türkiye girişimci bir ülke. Hollanda gibi girişimcilik öykünüz, tarihiniz var. Türkçe diller 230 milyon kişi tarafından konuşuluyor. Türkiye ile kim ticaret yapmak istemez? Türkiye ekonomisinde büyük bir dayanıklılık var. 2020'de bile büyüme kaydetti. Böyle başka bir ülke yok dünyada. Hem de enflasyona rağmen, savaşlar olmasına rağmen, sınırlarda 5-6 milyon göçmen olmasına rağmen başarılısınız."
"TÜRKİYE'DE MAKROEKONOMİK SEVİYEDE FARKLI POLİTİKALAR UYGULANIYOR"
Zirve kapsamında gerçekleştirilen "Pandemi Sonrası Dönemde Ekonomi Politikalarında Yeni Eğilimler" panelinde konuşan Imperial College London'ın Finans Profesörü Jose-Luis Pedro, Türkiye'de makroekonomik seviyede farklı politikalar uygulandığını aktararak, "Bu da alternatif politika olarak karşımıza çıkıyor. Dış sarsıntıların daha az olmasını sağlayacak performanslar uygulanıyor" dedi.
DOLARIN NEDEN YÜKSELDİĞİNİ KİMSE BİLMİYOR
Güney Kaliforniya Üniversitesi Profesörü Joshua Aizenman ise bazen yeni süreci başlatmak için kriz gerektiğini belirterek, ABD'de yeni kurumların çoğunun büyük bir çöküşün sonucu olarak çıktığını söyledi.
Küresel finans krizinde doların değer kazanmasının öngörülebilir olduğunu ifade eden Aizenman, "Şu anda doların neden yükseldiğini kimse bilmiyor" dedi.
Japonya'nın Kobe Üniversitesi Profesörü Charles Yuji Horioka ise parasal politikalarda küçük hamlelerin, sorunların bir kısmını çözebileceğini, tamamen parasal politikalara güvenmemek gerektiğini kaydetti.