BBP Genel Başkanı Destici, 3 Mayıs Türkçülük Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
Büyük Birlik Partisi ve Alperen Ocakları’nın, Türk Milliyetçilerinin yıkılmaz kalesi olduğunu ifade eden Destici, 3 Mayıs’ı, “Türkçülük ve Turancılık Davası” olarak tarihe geçen mahkemenin yaşandığı 1944 yılının şartlarıyla birlikte değerlendirmek gerektiğine işaret etti.
Destici, şöyle devam etti:
“2. Dünya Savaşı’nın sürdüğü yıllarda, o günün Sovyetler Birliği sınırları içinde, zaten çok ağır bir baskı ve zulüm içerisinde hayatta kalmaya çalışan Türk toplulukları; insanlık tarihinin en kanlı diktatörü Stalin’in savaşı fırsata çevirme manevrasıyla, idamlarla, sürgünlerle, soykırım niteliğindeki katliamlarla yok edilmeye çalışıldı. Anayurdumuzda, aynı el tarafından, farklı yöntemlerle yok edilmeye çalışılanlar kardeşlerimizdi. Aynı soydan geldiğimiz, aynı dili konuştuğumuz, aynı tarihe, aynı kültüre sahip olduğumuz, aynı inancı paylaştığımız öz kardeşlerimizdi. Sayısı milyonlarla ifade edilen, bugün sadece faillerinin değil, uluslararası toplumun bile yüzleşmeye cesaret edemediği soykırıma, ülkemizde bir avuç milliyetçi Türk aydını sesini yükselterek itiraz etti. Karşılık olarak, korkak, aşağılık kompleksine boğulmuş devrin yöneticileri tarafından, “ırkçılık” suçlamasıyla hapse atıldılar, işkencelere maruz kaldılar. O günkü yöneticilerin gösterdiği korkaklık ve basiretsizlik, 2. Dünya Savaşı’nın bitiminde, Stalin’in, Boğazlar’ı, Kars ve Ardahan’ı istemesine yol açacak; Türkiye’yi başka bir kutbun uydusu olmaya zorlayacaktı. İnönü dönemiyle başlayıp, Türkiye’nin 70’li yıllarına kadar süren, “Türkiye sınırları dışında Türk olmadığı” kabulüne dayanan dış politika, o gün, 1944’te ilk darbeyi aldı ve Türk Milliyetçilerinin ısrarlı mücadelesiyle yerle bir oldu. Türkiye Türklerinin büyük bir kısmı, o gün, unutturulmaya çalışılan kardeşlerinden haberdar olmaya, unutturulmaya çalışılan kardeşlerini yeniden hatırlamaya başladılar.”
Milliyetçiliğin coğrafyamızda, hür ve bağımsız bir şekilde hayatta kalmanın tek yolu, emperyalizmin tek panzehiri olduğunu vurgulayan Destici, Türk denilince İslam’ın bundan ayrı düşünülemeyeceğini belirtti. Destici, mesajında şunları kaydetti:
“Mete Han’dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, binlerce yıllık tarih yolculuğumuzda, bizi bugünlere şanla, şerefle taşıyan, milletimizin kahraman evlatlarını saygıyla yad ediyorum. Türk’ün yaşadığı tüm coğrafyalarda, milletimizin var olma mücadelesinde, milletimiz için feda olmayı seçerek, isimlerini büyük Türk Milleti’nin tarihine silinmez bir şekilde yazdırmış olan; Doğu Türkistan’da, Osman Batur’u, İsa Yusuf Alptekin’i, Azerbaycan’da, Mehmet Emin Resulzade’yi, Ahmet Cevat’ı, Ebulfez Elçibey’i; Türkmeneli’nde, Necdet Koçak’ı, Rıza Demirci’yi, Abdullah Abdurrahman’ı, Adil Şerif’i; Batı Trakya’da, Sadık Ahmet’i; Çeçenistan’da, Cevher Dudayev’i, Aslan Maşadov’u; Bosna’da, Aliya İzzet Begoviç’i; onların dava arkadaşlarını, kader arkadaşlarını, takipçilerini, tüm şehitlerimizi, hasretle, saygıyla yad ediyorum. Kırım’ın ve milletimizin iftiharı Mustafa Cemil Kırımlıoğlu’nu saygıyla selamlıyorum.
3 Mayıs’ın 79. yılında, 1944’te yargılanan, bugün hepsi rahmet-i Rahman'a kavuşmuş olan, Hasan Ferit Cansever, Fethi Tevetoğlu, Alparslan Türkeş, Nurullah Barıman, Zeki Özgür Sofuoğlu, Fazıl Hisarcıklı, Hüseyin Nihal Atsız, Hüseyin Namık Orkun, Nejdet Sançar, Saim Bayrak, İsmet Rasin Tümtürk, Cihat Savaş Fer, Muzaffer Eriş, Fehiman Altan, Yusuf Kadıgil, Cebbar Şenel, Zeki Velidi Togan, Orhan Şaik Gökyay, Hikmet Tanyu, Reha Oğuz Türkkan, Hamza Sadi Özbek, Cemal Oğuz Öcal, Sait Bilgiç’i rahmetle anıyorum.
Toplumsal hayatın, siyasetin, hızla dejenere olduğu günümüzde, bir “vatanseverlik” ve “ahlak” abidesi olan, Büyük Birlik Partisi’ni ve Alperen Ocakları’nı, ülkemize ve milletimize miras bırakan; Birlikte olduğumuz her günü, her saati, her dakikayı, hayatımızın gurur sayfalarından saydığımız, Kurucu Genel Başkanımız, dava arkadaşımız, ağabeyimiz, şehit liderimiz rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nu, sevgiyle, saygıyla ve özlemle anıyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.”
Editor : Eshahaber