Facebook ispiyoncusu Frances Haugen, kasım ayında Avrupa Parlamentosu’na yaptığı açıklamada, online mecralarda kişilerin zarar görmesini engellemek için daha fazlasının yapılması gerektiğini dile getirdi. Haugen’ın endişeleri arasında çocukların alabileceği zararlar da vardı. Instagram algoritmalarının tehlikesinin altını çizmek amacıyla, sağlıklı yiyeceklerle ilgili paylaşımların, yeme bozukluklarıyla ilgili paylaşımlar yapan kişilerle bağlantı oluşturabildiğini belirtti.
ÇOCUKLAR HAYATLARINI KAYBEDİYOR
Daha sonra Financial Times’a yaptığı açıklamada, çocukların bu tür paylaşımlar nedeniyle hayatlarını kaybedebildiğini söyledi.
Akıllı telefonlarla geçirilen süre korona virüs pandemisinde uygulanan karantinalarla birlikte yükselişe geçti. Bu durum da gençlerin teknoloji kullanımıyla ilgili endişeleri yeniden gün yüzüne çıkardı. Özellikle de ergenlik çağındaki gençlerin telefonlarıyla geçirdiği zamanın, mental sağlık üzerindeki etkisine dikkat çekildi. 2019 yılında Oxford Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışma ise gençlerin mental sağlığı ve akıllı telefon arasında bir bağ bulamadı. Araştırmanın sonucunda, “dijital ekranda geçirilen zamanın psikolojik sağlığı etkileyip etkilemediği ve nasıl etkilediği konusunda henüz bir kanaat oluşmadı” dendi.
GERÇEK RİSK İZLENEN İÇERİKLERDE
Ancak bazı uzmanlar gerçek risklerin telefonla geçirilen süreden değil, izlenen içeriklerden ve aktivitelerden kaynaklandığını dile getirdi.
Oxford araştırmasının yazarlarından Amy Orben, “20 dakika yoga yapmak için bir iPad kullanırsanız, bu kişilerin kendilerine zarar verdikleri görsellere bakmaktan çok daha farklı” dedi. Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu’ndan Daniel Kardefelt-Winther da aynı fikirde. Uzman, “çocukların dijital mecralardaki farklı deneyimlerine bakarsanız, mental sağlık etkilerini buralarda bulabilirsiniz” dedi. Sosyal medya bu sorunların birçoğunu bünyesinde barındırıyor. Bu mecralarda gençler kendilerini yaşıtlarıyla ya da ünlülerle karşılaştırarak, özgüven düşüklüğü ya da stres yaşayabiliyor.
İngiltere Kamu Sağlığı Topluluğu (RSPH) tarafından yapılan bir araştırma, İngiltere’de gençlerin sıklıkla kullanılan sosyal medya platformları nedeniyle endişe duygularını daha fazla yaşadığını ortaya koydu. Tallinn Üniversitesi Kamu Sağlığı Profesörü Merike Sisask, “insanlar sosyal medyada yalnızca iyi yönlerini sergiliyor” dedi. Devamında “bu da çocuklar için stres verici olabiliyor” ifadesini kullandı. Bu nedenle RSPH sosyal medya platformlarında değişimlerin gerçekleşmesini önerdi.
Bunlar arasında fazla sosyal medya kullanımında bildirim gelmesi, dijital olarak değiştirilmiş fotoğrafların bu ibareyle paylaşılması ve okullarda güvenli sosyal medya kullanımının öğretilmesi yer aldı. Düzenleyiciler de harekete geçmeye başladı. İngiltere’de yaşa uyumlu şekilde tasarım kurallarını belirleyen kanun şirketlerin çocukların konumlarını izlemesini, içerikleri kişiselleştirmesini ya da reklam verilmesini yasaklıyor.
SİBER ZORBALIK ÖRNEKLERİNDEN BİRİ
Ancak bazı araştırmacılar psikolojik olarak zarar veren online deneyimlerin çok daha hibrit bir yaklaşım gerektirdiğini savunuyor. Bunun nedeni ise bu içeriklerin gerçek dünyada yaşanan istismarlarla ilişkili olması. finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre siber zorbalık ise bunun örneklerinden bir tanesi. Online mecralarda bu tür istismarlar, çok daha kolay yapılabiliyor. Kardefelt-Winther, “online dünya var olan suçların ve negatif deneyimlerin bir uzantısını sunuyor” dedi ve siber zorbalığın gerçek hayattaki zorbalıktan çok daha zararlı olabileceğini belirtti.
Pandemiyle birlikte eğitimin de online mecralara taşınması, siber zorbalık vakalarının sayısını artırdı. ABD ve İsrail merkezli L1ght’a göre online yazışmalarda gençler arasında nefret söylemleri, karantina döneminde %70 arttı. Ancak dijital teknolojiler gençler için mental sorunlara neden olsa da, çözüm de sunabiliyor. Örneğin dijital fenotip yöntemi, gerçek zamanlı olarak mental rahatsızlıkların online semptomlarını takip edebilme imkanı tanıyan yeni bir yöntem.
Teknoloji aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerde ve düşük gelirli komunitelerde mental sağlık hizmetlerine erişebilme potansiyelini artırıyor. Bu dijital müdahalelerin çok karmaşık olmasına da gerek yok. University of Washington Psikiyatri Profesörü Pamela Collins, “insanlar ilk başta indirmek için bir akıllı telefona ihtiyaç duyduğunuz gösterişli bir mobil uygulama olduğunu düşünüyor ancak burada bir terapiste bağlanmanızı sağlayan bir telefondan bahsediyoruz” dedi.
Editor : Esha Haber