Sivrice'de 21 Şubat 2007'de meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki deprem sırasında Meriç Dişli'nin hamile olan eşi Pınar Dişli deprem korkusu sonucu sancılanınca hastaneye kaldırıldı. Dişli, deprem günü oğlu Miraç Can'ın doğmasıyla baba olmanın mutluluğunu yaşadı.
Eşi ve oğluyla Sivrice ilçesine bağlı Gezin köyünde mutlu bir yaşam süren Dişli'nin hayatı, 24 Ocak 2020'de yine merkez üssü Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremde oturdukları Mavigöl Apartmanının yıkılmasıyla büyük bir acıya dönüştü.
Depremden 12 saat sonra enkaz altından çıkarılan Meriç Dişli, enkazda kalan 6,5 aylık hamile eşi Pınar ve oğlu Miraç Can'ı kaybetmenin acısıyla yıkıldı.
Hayatı depremlerle değişen Dişli, devletin il merkezinde verdiği evde yaşamını sürdürürken, ailesinden geriye kalan hatıralarla teselli bulmaya çalışıyor.
Depremde doğan oğlunu, doğmamış kızını ve eşini kaybetti
Dişli, AA muhabirine, depremle başlayan mutluluklarının yine depremle yok olduğunu belirterek, 2007 yılındaki deprem sırasında eşinin doğumuna 10 gün kalmasına rağmen sancılandığını ve oğlu Miraç'ın erken doğduğunu anlattı.
Bir depremde doğan evladının başka bir depremle öldüğünü ifade eden acılı baba, bir çocuğunun da daha doğmadan yaşamını yitirdiğini söyledi.
"Baba beni annemle defnetsinler"
Televizyonda bir deprem haberi izlerken 2020'deki depremin yaşandığını belirten Dişli, "Haberlerde Manisa depremi vardı. Oğlum bana, 'Baba beni annemle defnetsinler', eşim de 'Beni babamın mezarının yanına defnedin.' dedi. O sırada ayağa kalktım, 'Ne oluyor, sürekli ölümden bahsediyorsunuz.' dedim. Daha oturmadan deprem oldu. Oturduğumuz bina yıkıldı." dedi.
"Psikolojik destek aldım"
Enkaz altında kaldıklarını aktaran Dişli, şöyle konuştu:
"Oğlum, 'Baba beni kurtar' dedi ve vefat etti. Eşim 6,5 aylık hamileydi. 10-15 dakika konuştu. Kan kustu ve o da hayatını kaybetti. Allah bu acıyı kimseye yaşatmasın. Enkazdan 12 saat sonra çıkarıldım. Her dakikası bir ölüm. Depremden sonra 45 gün tedavi gördüm. 8 kez ameliyat oldum. Ayağımda sıkıntı vardı. Psikolojik destek aldım. Çok zor bir dönemdi. Hep geçmişle yaşıyorsun. Yaşadığımız o 20 saniyelik deprem tüm hayatımızı etkiledi."
Eşi ve oğlunun vasiyetini yerine getirdi
Dişli, ailesiyle yaptıkları o sohbet üzerine eşini babasının mezarının yanına, oğlunu da annesinin mezarının yanına defnederek vasiyetlerini yerine getirdiğini kaydetti.
Depremden önce ailesiyle mutlu bir yaşantılarının olduğunu dile getiren Dişli, ailesine doyamadan onları kaybettiğini ifade etti.
Dişli, şunları söyledi:
"Doğmamış kızımızın adını Afsanur koymuştuk. Hayallerimiz vardı. Deprem hayallerimizi, çocuklarımızı, mutluluğumuzu, sağlığımızı aldı. Geride hep acı kaldı. Hep acıyla yaşıyorsun. Ama isyan yok, Allah'a inanıyoruz. Alnımıza böyle yazılmış. Dünyanın en zor şeyi evlat acısı. Allah kimseyi evlat acısıyla sınamasın. Dünya malı boş. Ölümün gerçek yüzünü insanlar bilse herkes birbirine sarılır, dünya çok güzel bir yer olur. Oğlum yardım işini çok seviyordu. Etkinliklere dahil oluyordu sürekli. Kızılay'a üye olmuştu. Formasını da saklıyorum. Güler yüzlüydü. İnsanlara yardım etmeyi severdi."
Depremin üzerinden 2 yıl geçtiğini ama acısının halen çok taze olduğunu kaydeden Dişli, "Ben hala o enkazdan çıkamadım. Her an o enkazın içindeyim. Hayata alışamadım. Elazığ'da herkes bir mağduriyet yaşadı. İnsanların evleri yıkıldı. Her şey yerine geliyor ama canlar gelmiyor." ifadelerini kullandı.
KAYNAK : AAEditor : Esha Haber