Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) ticari kredilere getirdiği sınırlama kararıyla 17,30 liradan 16,30 liraya kadar gerileyen dolar, dün küresel resesyon ve enflasyon endişeleriyle birlikte ABD Merkez Bankası’nın (FED) açıkladığı tutanaklarıyla birlikte faiz artırımını 75 baz puandan daha üst seviyelerde gerçekleştirebileceği beklentileriyle dolar endeksinin (DXY) 107 sınırını geçmesiyle yeniden 17,30 liralara dayandı.
DOLAR ENDEKSİ 20 YILIN ZİRVESİNDE
Küresel durgunluk, yükselen enflasyon ve FED’in agresif faiz artırmaya devam edeceği endişeleri uluslararası dolar endeksini 107 ile son 20 yılın en yüksek seviyesine çıkardı. Dünyada doların değer kazanması dolar/TL kurunu 16,7’den 17,25 liraya taşıdı. Dolarda değerlenmenin sürmesi bekleniyor. Haftaya 16,75 liradan başlayan dolar, 3 günde yüzde 3, bir günde ise yüzde 1,5 değer kaybetti. Başta petrol emtia fiyatları da resesyon ve enflasyon etkisiyle sert düşüşler yaşıyor.
Yükselen enflasyona karşı ekonomide “yumuşak inişi” geri plana atan ABD Merkez Bankası’nın (FED) şahin politikası doları güçlendirirken gelişen ülke para birimleri ABD parası karşısında sürekli değer kaybediyor. En son güçlenme atağını dün yaparak 107 puana yükselen dolar endeksi (DXY), 2002’den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Endeksin 2022 sonuna kadar 110 puan değerini aşabileceği sanılıyor.
Küresel ekonomik yavaşlama beklentisiyle ABD’de vadeli endeks kontratlar ve tahvil faizleri düşerken dolar, euro karşısında yüzde 0,6 oranında değer kazandı ve euro/dolar paritesi 1,02’ye geriledi. Kripto paranın lideri Bitcoin düşmesine karşılık 20 bin dolarda kalmayı başardı.
RESESYON VE ENFLASYON KAYGILARI ARTIYOR
Yaptığı açıklamada Michigan Üniversitesi enflasyon beklentisine dikkat çeken FED Başkanı Jerome Powell, gelecek 5 yıla ilişkin enflasyon tahminlerin yüzde 3’lerin üzerinde gerçekleştiğini hatırlattı.
FED Başkanı Jerome Powell geçen ayki toplantıda Temmuz ayında 50 veya 75 baz puanlık faiz artışı olabileceği sinyalini vermişti. Powell ve diğer FED yetkilileri Haziran’da politika faizini 75 baz puan artırmış, bu 1994’ten beri en yüksek artış olmuştu.
Powell’ın sözlerini değerlendiren analistler, FED tutanaklarının piyasalara yön vermeye başladığını, ikinci çeyrekle birlikte diğer çeyreklerde daralmaların gözleneceğini, bu durumun da enflasyon artışlarına karşı yükseltilecek faizlerle birlikte tahvil yatırımlarına gelecek dolar akınının, ABD parasını değerlendireceğini, bu durumun gelişen ülke para birimleri ve enflasyonlarını ciddi etkileyebileceğini yorumluyor.
Haziran FOMC toplantısından bu yana banka üyeleri 40 yılın zirvesini aşan enflasyonu dizginlemek için Temmuz toplantısının önemine dikkat çekmişlerdi. Barclays Ekonomisti Jonathan Millar, “Komitenin (FOMC) 50 veya 75 baz puanlık artışı yapmak için dikkate alacağı göstergeler hakkında ipuçları arayacağız. Tutanaklar, kurulun fiyat istikrarını önceliklendirdiği görüşünü kuvvetlendiriyor” demişti.
Enflasyonları düşürmek için durgunluk riskini göze alan FED, ülkede önce teknik daha sonra gerçek resesyona girilebileceğini öngörüyor. Analistler, ABD’nin hem faiz artışı hem de kur kanalıyla enflasyona karşı sert tedbirler aldığını ve sonuca ulaşıncaya kadar hamlelerini sürdüreceğini bildiriyor. FED’in fiyat istikrarını sağladıktan sonra başlama ihtimali yüksek resesyona karşı faiz indireceği tahminleri yapıyor.
Stagflasyon endişesine rağmen bu yıl daha hızlı bir sıkılaşma izleyeceği gözlenen FED’in yılsonuna kadar yapacağı 3 toplantıda 100 baz puan faiz artışı hedeflediğini, ancak bu hedefin aşılabileceğini vurgulayan analistler, emtia fiyatlarının düştüğü bir ortamda dolardaki artışın finansal istikrara katkı vereceği, petrol fiyatlarındaki gerilemenin ise resesyonla mücadelede açık bir kapı olarak görülebileceğini belirtiyor.
DÜNYANIN GÜNDEMİ ARTIK SAVAŞ DEĞİL
Küresel gelişmelere baktığımızda, yüksek enflasyon ve resesyon endişeleri ana gündem maddesi olmaya devam ediyor. Resesyon endişelerinin sürdüğü ortamda, FED faiz indirimi başlangıç tarihi beklentileri de her geçen hafta öne çekiliyor. Tahvil yatırımcıları FED’in sıkılaşma politikasından U dönüşünün 2023 ortasında başlamasını fiyatlıyor.
Bir ay önce traderlar FED politika faizi bandının yüzde 4’ten fazla bir oranda zirve yapmasını bekliyordu. Bugün ise zirve 2023’ün ilk çeyreğinde yüzde 3,3 civarında bekleniyor. Tahvil traderları bu zirveye ulaşılmasının ardından gelecek bir dizi faiz indirimiyle yılsonunda politika faizinin yüzde 2,7’de oluşmasını bekliyor. Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) üyelerinin FED’in mevcut dot-plot (nokta grafiği) tahminleri ise daha uzun süreli faiz artışı öngörüyor.
Ekonomistlere göre, sıkılaşmaya giden çoğu ülkenin gelecek bir yıl içinde resesyona girme ihtimali her geçen gün artıyor. Dolayısıyla merkez bankaları fiyat artışlarını kontrol altına almak ve büyümeyi desteklemek adına enflasyonun artmasına izin veren politikaları tercih etmek zorunda kalıyor.
Resesyona önce girecek ülkelerin ise gelişmiş 10 ülke olacağı ve ardından diğer ülkelerin sıralanacağını belirten analistler de, 2023 yılında resesyona girecek ABD’nin ister istemez sıkılaşmadan çıkıp genişlemeci politikalara yöneleceği, FED’in fonlama faizini hızlı bir şekilde denge faizinin üzerine çıkaracağını ve faizlerde zirveye ulaşıldıktan sonra yeniden aşağı dönüşün başlayacağını dile getiriyor.
DOLAR GÜÇLENİYOR EMTİA FİYATLARI DÜŞÜYOR
Küresel ekonomide merkez bankalarının sert denebilecek faiz artışları yapmaları, ülkelerde enflasyon nedeniyle harcamalarda sınırlama, gelişmiş ve gelişenlerin yılın ikinci çeyreğinden itibaren ekonomik büyümelerinde geri çekilmeleri ortaya koyacağı öngörüsü iyice belirginleşti. Ekonomi yönetimlerinin resesyondan önce fiyat istikrarını önemsedikleri ise tartışmasız öne çıkıyor.
DOLAR/TL YENİDEN 17 LİRANIN ÜZERİNE ÇIKTI
Dolar endeksinin yükselmesiyle gelişen ülke para birimlerinin dolara karşı eridiği süreçte Türk Lirası günlük bazda yaklaşık yüzde 1,5 değer kaybetti. Hafta başından bu yana dolar TL karşısında yüzde 3 oranında değer kazandı. BDDK hamlesiyle geçen hafta 16,3’leri gören dolar/TL kuru yeniden kendini 17 liranın üzerine attı. Piyasalarda dolar değerlenirken resesyon beklentisinin yüzde 40’lara ulaşması başta petrol, bakır ve diğer emtiada fiyatları düşürdü.
Yaşanacak gelişmeler çerçevesinde dolar/TL kurunda 17,25 TL direnç, 17 lira destek seviyesinin takip edilebileceği gözleniyor. Şok bir satış baskısı kuru yeniden 16,75’lere çekebilir.
Enflasyon ve resesyon kaygılarıyla hafta başı 100 doların altına gerileyen brent petrol, atak yaparak yeniden 104 dolar seviyesine gelmesine karşılık yeniden 97 dolara geriledi. Analistler, petrolün 70 doların altını göreceğini, petrol liderliğinde demir, bakır, çelik, alüminyum ve çinko gibi emtianın sert düşüşler yaşayacağını bildiriyor. Resesyon etkisiyle altın fiyatları da son 6 ayın gerisine düştü. Altının onsu uluslararası piyasalarda 1760 dolardan işlem görüyor.
PETROL, ALTIN, BAKIR VE DEMİRDE SON FİYATLAR
Resesyon teması fiyatlamalar üzerinde etkili oluyor. Dolar küresel piyasalarda güçlü seyrini korurken riskli varlıklarda satışlar devam ediyor. Hafta başı WTI’da 100 doların altına gelen petrol fiyatları sert geri çekilmeyle brentte 104 dolar seviyesinden işlem gördü. Ancak dün dolar endeksinin atak yaparak 107 puan seviyesini aşmasıyla petrol fiyatları brentte 97 dolara kadar düştü. Piyasada şu anda brent 98-100 dolar aralığında işlem görüyor. Citigroup küresel emtia raporunda petrol fiyatlarının 70 doların altına inebileceğini tahmin etmişti.
Ons altın 1812 dolar seviyelerinden ABD tahvil getirilerinin yükselmesi ve FED tutanakları beklentisiyle 1752 dolar seviyesine kadar geri çekildi. Yükselişlerde tepki hareketlerinin sınırlı kalmaya devam ettiği ve genel eğiliminin aşağı yönlü olduğu görülüyor. Analistlere göre, ABD tarafında PMI ve FOMC toplantı tutanakları takipte. 1750 dolar önemli bir destek noktası. Bu seviyenin altındaki günlük kapanışlar satışları bir miktar daha artırabilir. Yaşanacak gelişmeler ons altında 1750’leri ve burası kırılırsa 1740 dolarlar görülebilir. 1760 direnç noktasında yer alıyor.
Londra Metal Piyasası’nda bakır, tezgah üstü piyasada 7 bin 918 dolarla Şubat 2021’den bu yana en düşük seviyeyi gördü ve haftayı yüzde 4,3 değer kaybederek tamamladı. Kırmızı metalde vadeli direnç noktası 8 bin 200 ile 8 bin 300 dolar, destekler ise 7 bin 800 – 7 bin 700 dolar arasında yer alıyor. Yatırım uzmanları büyümeleri etkileyecek talepte muhtemel düşüşlerin olabileceğini ve bu paralelde fiyatların aşağı geleceğini yorumluyor. Türkiye’de de hurda bakır fiyatının kilogram fiyatı 125 lira civarından işlem görüyor.
Diğer taraftan demir cevheri ABD’de resesyon endişeleri ve Şangay’da çıkan yeni vakalar sonrası geniş çaplı test uygulamalarının başlamasının üretimi düşüreceği beklentileriyle geçen Salı günü elde ettiği kazançları geri verdi.
Çelik üretiminde kullanılan demir cevheri düşüşünü sürdürerek sene başında beri en düşük seviyesine yaklaşırken Mart ayında gördüğü 166 dolarlık zirveye göre şu anda piyasada 116 dolardan işlem görüyor. Çin de çelik üretim tesisleri stoklarındaki birikme sebebiyle üretimler yüzde 30 düşürüldü.
RUSYA’NIN ENERJİ İHRACATI TAM GAZ
Bu arada 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal eden Rusya, ticaret ambargosuna rağmen Çin, Hindistan benzeri ülkelere petrol, doğalgaz ve enerji ihracatını sürdürüyor. Rusya’nın sadece Çin ve Hindistan’a son 3 ay içinde 25 milyar doları aşkın enerji ihracatı yaptığı bildiriliyor. Çin’in geçen yılın aynı dönemine göre Rusya’nın petrol, gaz ve kömürüne 18,9 milyar dolar verdiği hesaplanıyor. Hindistan ise aynı dönemde Rusya’ya enerji ithalatı sebebiyle 5 milyar dolardan fazla para dedi. Rusya’nın 2021 senesine göre bu yıl 13 milyar dolardan fazla enerji geliri elde ettiği gözleniyor.
Savaş başladığından beri Rus enerji akışını izleyen Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi baş analisti Lauri Myllyvirta Bloomberg’e bilgi verirken, “Çin, Rusya'nın boru hatları ve Pasifik limanları aracılığıyla ihraç edebileceği her şeyi zaten satın alıyor. Hindistan, Avrupa'nın artık istemediği Atlantik'ten gelen kargoların ana alıcısı oldu” diyor.
Myllyvirta, hacim bazında Çin'in ithalatının Haziran’da yavaş biçimde artmaya devam ettiğini, Hindistan'ın Avrupa Birliği'nin Rus petrolüne yönelik yasağının yürürlüğe girmesinin önümüzdeki aylarda alımlarını daha da artırmaya teşvik edebileceğini söylüyor. Myllyvirta’ya göre, Çin ve Hindistan bu yıl toplam satışlar açısından hâlâ Avrupa’nın gerisinde kalıyor.