Haber Global ekranlarında yayınlanan Buket Aydın ile Yüz Yüze'nin bu haftaki konuğu DSP Genel Başkanı Önder Aksakal oldu.
Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, seçimlerde Erdoğan'ı destekleme kararından dolayı kendisine yöneltilen eleştiriler hakkında konuştu. Aksakal, "Solculara çağrıda bulunmak istiyorum' "Kahrolsun Amerika" dediysen, onu destekleyen yapının yanında olmaman lazım" dedi.
Gazeteci Fatih Portakal'ın kendisine yönelik kullandığı "ahlak yoksunu" ifadesine verdiği cevaptan, Millet İttifakı'nın kendilerine bir teklif getirip getirmediğine kadar merak edilen tüm soruları yanıtlayan Aksal, gelecek seçimlerde vatansever solcuların, istemeyerek de olsa Cumhurbaşkanı Erdoğan'a oy vermekten yana olduğunu söyledi.
Önder Aksakal'ın açıklamalarından satır başları:
-Yıllardır DSP üzerinde bir siyasi vesayet görüntüsü vardı, kuruluştan itibaren özellikle CHP ve SHP kanadı, sürekli Ecevit'i ve DSP'yi toplumu bir bölen olarak lanse etmeye çalıştılar. Ecevit'in ayrılmasından sonraki süreç de bir yok sayma stratejisi ortaya konuldu. O cenahta yine bu manzara bir beklenmedik durum olarak karşılandı, DSP bu kararıyla Türk siyasetindeki dengeleri oynattı. DSP, üzerindeki bu vesayeti kabul etmeyeceğini söyledi.
-Demokrasiyi içselleştirip içselleştirmediğimizin görüntüsüdür, karara itiraz edilip edilmediği. Devleti yönetecek Cumhurbaşkanı seçilecek. Eğer yapınız içerisinde birkaç kişi buna itiraz ediyorsa büyük gürültüler koparılarak o parti, yıpratılmaya çalışılıyor. DSP'nin tüm örgütlerinde görev üstlenmiş örgütlerinde bir tek amaç vardır, yeniden parlamentoda yer almanın heyecanıyla hazırlanıyor.
MİLLET İTTİFAKI'NDAN TEKLİF ALDI MI?
-Biliyorsunuz Altılı Masa denen yapı bir yıldan önce oluşturuldu. Onlar 6 partili ve bazı beklentiler dahilinde bir partinin daha katılımıyla, DSP ve diğer bazı partileri görmek istemediler, bize bir teklif de gelmedi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde destekleme kararı alınması ile ittifak farklı şeyler. DSP artık Cumhurbaşkanı adayı çıkarmalı.
-Demirel demişti, kim ne verirse benden 5 fazlası derdi. Böyle bir rekabet vardı ama bu seçimler maalesef ABD'nin öncülüğünde yürütülen, vatanın bölünmezliğinin tartışıldığı bir gündem meydana geldi. HDP gibi, ülkenin bölünmesini isteyen bir siyasi hareket belirleyici faktör haline getirildi. DSP gibi Atatürk'ün değerlerini önemseyen ya da önemseyen partiler arasında bir ayrışma meydana getirdi. Adı zaten Demokratik Sol. Atatürk'ün kurduğu cumhuriyeti yaşatma görevini üstlenmiş olarak Amerika'nın ülkemizdeki etkisini istemeyen bir parti. Hem Hizbullah hem de PKK'yı bitiren ve Türkiye'ye huzur getiren bir parti.
KILIÇDAROĞLU İLE NE GÖRÜŞTÜ?
-Kılıçdaroğlu'nun adaylığını öne çıkaran ABD olsun, Kandil'deki yöneticiler olsun ve yine onların talimatlarıyla kendi partileri için aday çıkarmayan HDP olsun ve bunun da yanında FETÖ'cüler olsun. Bunları hepsinin yan yana koyunca bize 600 milletvekili de verseler biz o yapının içinde olmazdık. Bizi ziyaret ettiler, destek de istemedi. Deprem bölgesindeki konuları paylaştılar, tespit ettikleri sorunların çözülmesine yönelik çalışmaları olduğundan söz ettiler. Sosyal ve özel yaşamlarımız hakkında konuştuk.
-Bu bir manipülasyon, ittifakta yer alın kararı çok önceden bitmişti, onlar geldiğinde olabilecek tek şey kendi listelerinden DSP adaylarının yer alabileceğini önermeleriydi. Bunu önermediler, önermiş de olsalar zaten DSP kabul etmezdi.
-Muhtar adayı bile kendisini desteklemediğini bildiği birisinden bile gider oy ister. DSP de aday çıkarmadı, herkes biliyor. Bununla ilgili bir konu açmadılar. Hiç olmadı bize destek verin, oy verin de demediler. Televizyon kanallarında HDP seçmeninden oy isteyen birisi neden DSP seçmeninden oy istememiştir.
"CHP'NİN DSP'Yİ AŞAĞILAYAN BİR BAKIŞI VAR" İFADESİ
-Partiler, seçimlere katılmak ve ülkeyi yönetebilmek için katılırlar. Hükümetler eskiden parlamentodan çıkardı, hiç olmadı koalisyondan faydalanır ve ülkeme katkım olur denirdi. Şimdi ülkeyi Cumhurbaşkanı yönetiyor ve bir kabine kuruluyor. Tek başına ülkeyi yönetme gücü bugün Türkiye'de hiçbir partide yok, bunun için de ittifaklar kuruluyor.
-DSP, TBMM'de yer almak için çabalıyor öncelikli olarak. 20 yıldır siyasetin içindeyiz ama parlamentoda değiliz. DSP'ye, CHP hep bölen bir bakış açışıyla yaklaştı. Masum Türker, Kılıçdaroğlu'ndan randevu istedi ve iş birliği için gitti, o da kabul etti. iki görüşme yaptık, genel başkanları buluşturma konusunda anlaştık, Kemal Bey, "CHP varken DSP'ye ne gerek var? dedi. CHP'nin bize bakışı farklı bir duyguyu yarattı bizim tabanımızda.
-Biz artık 1930'ların CHP'si değiliz diyorlar, solculuğu da kabul etmiyorlar. Biz tam tersini söylüyoruz, DSP emekçi ve sol partidir.
-DSP kurulduğu günden bugüne kadar devleti 3 defa yönetmiş, CHP 92 yılından bu yana koalisyon ortağı bile olamamış.
-Sağ ve sol bitmez. Emek ve mücadele var olduğu müddetçe sağ ve sol devam edecektir. Evine ekmek götüren işçiler sağcı, patronlar solcu.
-Karşıda Kadıköy'e Maltepe'ye gidin sol ağırlıklı görünüyor, kırsala gidince sağ ağırlıklı görünüyor. Bu da bir tezat. Birbirimize sağcı ve solcu şeklinde farklı gözlerle bakmamız lazım. Ne ezen ne ezilen adil bir siyasetten yana olmalıyız.
-Bu ülke 12 Eylül faşist dönemini yaşadı. Benim 70'li yıllarda yaptığımız dernek yöneticiliğinden dolayı kapanan davaları yeniden gündeme getirip bize ceza getirmişler. Sıkı yönetim mahkemeleri tarafından bize ceza verildi, beş yıl cezaevinde yattım. Bu benim için utanç değil gurur. Ben Atatürk'ün askeriyim.
-DSP, güdümlerinden çıktı artık, kendi özgür siyasetlerini ortaya koyup topluma hizmet edecek bundan kaçışları yok artık.
-Her türlü iftira ve kötü sözle geliyorlar. Sosyal medya denilen yerde akılalmaz küfürler ile karşılaşıyoruz. Benim herhangi bir yeri destekleme imkanım yok mu? Seninle yürüyünce mi demokratik olur insanlar.
-Önder Aksakal 2009 seçimlerinde bir siyasetçiden 10 milyon dolar para aldı diyorlar. Niye aldım ben bu parayı? Matematik bilen birisi, inanın, bu kadar ahmakça bir iddia olmaz. Bu para çantanın içine sığar mı? Hukukçularımıza hemen başvuruda bulunuldu. İspatlasınlar, görelim. Kimse bir partiyi desteklemediği için kötü ilan edilmez.
-Deniz Gezmiş'ler de tam bağımsızlık için mücadele etti. Onlar bugün olsaydı, Erdoğan'a oy verirdi, onlar da ABD karşıtıydı. Ecevit yaşasaydı Cumhur İttifakı'nda olurdu. İnsanlar ölüyor ama fikirler ayakta. O fikirler doğrultusunda bugün kime ne oy vereceğini biliyoruz. Amerika'ya Irak'ı işgal ettirmediği için siyasetten uzaklaştırıldı. Kıbrıs'taki kararı veren, haşhaş üretimini devam ettiren bir liderdi.
-DSP sol partidir. Amerika neredeyse DSP onun karşısındadır, kimse bunu başka bir yere çekmesin.
FATİH PRTAKAL'IN SÖZLERİ
-Fatih Portakal'a cevap verdim. Ahlak yoksunu demesi, kendisinin ahlak yoksunu olduğunu gösterir. Özür de beklemiyorum ama bu kişi izleniyor, vatandaşlar boşa vakit harcıyor. Ahlak dışı ilişkilerinin olduğunu ispatlaması lazım, senin beğenmediği fikirleri destekliyor diye bir siyasetçi ahlaksız olabilir mi? Bu nasıl bir ifadedir. Aksakal'ın ahlakı, senin yedi ceddinin zekatıdır, dedim ona.
-Bu sadece Aksakal'a yapılmış değildir. Akşener hakkında da çok fazla şey söylediler, kadın oturdu yeniden masaya ve tüm o hakaretlerin üzerine çizgi çizdiler. CHP'nin de yanlışlarını söyleyebilen bir gazeteciydi Yılmaz Özdil. DSP, AK Parti listelerinden meclise girecek diye ilkesiz mi oldu?
-20 yıllık bir AK Parti iktidarı var Türkiye'de, hiçbir iktidar işe başladığı gibi devam ettirmez süreci, eğer ki olası bir milletvekili sayısında AK Parti'den bir eksik olacaksa, sizin oylarınızla Babacan ile Davutoğlu ile seçilen vekiller meclis sıralarında AK Parti'de yer alınca göreceksiniz.
SADULLAH ERGİN SORUSU
-FETÖ'cü olduğu iddia edilen bir iltisak söz konusu var, Sadullah Ergin hakkında. Bir genç sordu, Kılıçdaroğlu'na, Ergin'i sıraya koydunuz, bıyıklarını kestiği için mi size şirin geldi, o da herkes hata yapar, dedi. Sayın Tatar'ın ailesine de soralım, şerefli Türk subayının intihar etmesine neden olan siyasetçilere oy verebilecekler mi?
-Ortak liste yaptıkları ne Babacan, ne Davutoğlu ne de Karamollaoğlu'nun tabanı, altı oka oy vermeyecek. Ama Atatürkçü seçmen kendi partisine oy verdiği için bunları meclise gönderecek. Emperyalizmle mücadele etme görevimiz var.
KİMLERE, NEDEN "KÜFFAR" DEDİ?
-Malatya'da bir törende konuşma yaparken Türkiye'nin küresel emperyalizmin hedefinde olduğunu ve İstiklal Savaşı'nda da bunun olduğunu ve o dönemdeki Kuvayi Milliye insanlarımızın ifadesi, küffar postalı bu topraklara girdi ve bu toprakları kurtardılar. PKK eliyle bu ülkeyi bölmeye çalışıyorlar, vatanımızı bu küffara teslim etmeyeceğiz.
-Türkiye'deki insanların neredeyse yüzde 99'u Müslüman. Bu ülkenin bölünmesi için uğraşan küresel güçlere küffar diyorum, algı yaratmaya çalışıyorlar, benim sözlerimi çarpıtarak bir manipülasyon yaratmaya çalışıyorlar. Bu devleti yıkmak isteyenler ve bununla ilgili merkezlerle çalışanlara biz en başından beri küffar demişizdir. Bizim içimizde birçok arkadaşımız namaz kılar, hacca gitmiştir, CHP içindeki bazı trol mekanizmaları bizi topluma kötü göstermek için bir saldırı politikasına girdiler ama bu millet bunu yemez.
-Biz mecliste duruşumuzu asla belirli bir siyasi yönelik belirlemeyiz. Duruşumuzu da asla bozmayız, HÜDAPAR konusunda bizim karşı durduğumuz bir nokta var, hedefini silahla elde etme konusunda karşıyız. HDP'nin programında var bu, Kıbrıs'taki güçleri öyle gören bir parti. Ayrışmayı arzulayan, nihai noktada eyalet sistemine destekleyen bir parti var, HDP.
HÜDAPAR AÇIKLAMASI
-HDP çıksın desin, PKK terör örgütüdür, sorunlar silahla çözülemez, ilk randevuyu ben isterim onlardan. HÜDAPAR'da bir silahlı örgüt iltisakı yok, destekledikleri ve istekleri de yok. Şimdi yine bir manipülasyon da, burada HÜDAPAR var orada da HDP varsa. Devlet, kendisine ihanet eden bir yöneticinin yerine kayyum atıyorsa, bunlara karşıyız derseniz, siz de aynı tabağın kaşığı olursunuz.
-'Yargılanacaksınız' çıkışları doğru değil, tıpkı parlamenter sistem de olduğu gibi, kendilerinden duydum öncelikli dertleri Erdoğan'ı göndermek sonradan değiştirmek sistemi, ilk 5 yıldan itibaren.
-Bakanlıklarına 'dokunulmazlık' kazandırmak için milletvekili sırası yapılıyor dediler, CHP öncülüğünde bu hüküm değişti ve artık dokunulmazlıkların kaldırılması çok kolay. Eskiden,
-Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanet ile suçlanabilirdi, yeni anayasada her şeyle suçlanabiliyor ancak bu durumda 300 milletvekili önerge vermeli. Yargılanması için 360, yüce divan için 400 vekil gerekiyor. Matematiksel olarak bu mümkün değil. Bakanlar da Cumhurbaşkanı statüsünde görevi ile ilgili konularda yargılanabilir diyor.
-Algı ile olguyu karıştıran bir mekanizma var karşıda ve bu doğru değil.
-Biz anayasa değişikliğinde 'hayır' kampanyası yaptık. Biz evet deme ihtimali olan yerlerde gezdik ama değiştirildi. Hukuk devleti anlayışına inanıyorsak, bu nizam içerisinde siyasetimizi düzgünce yönetmemiz lazım. Yarın öbür gün, bununla ilgili güven duygusunda bir zafiyet olur denildiğinde, DSP elbette olumlu ise yanında, olumsuz da karşısında olacaktır.
Editor : Eshahaber