Gündem

Herkesin dilinde olan şarkının hikayesini ilk defa anlattı

Ben Gönlümü Sana Verdim şarkısı ile tanınan Sanatçı Muharrem Aslan hayatına dair önemli kırılma noktalarını Haber7 muhabiri Yavuz Selvi'ye anlattı.

Herkesin dilinde olan şarkının hikayesini ilk defa anlattı
11-04-2025 11:23
Google News

Çiftçi bir ailenin çocuğu olan Muharrem Aslan Kahramanmaraş'tan Sidney'e uzanan hikayesini anlattı. Milyonlarca dinleyiciye ulaşan Ben Gönlümü Sana Verdim şarkısının hikayesini de ilk defa anlattı.

KÖYDE DOĞDUM, KÖYDE BÜYÜDÜM

Sanatçı Muharrem Aslan şunları söyledi:

Köyde doğdum, köyde büyüdüm. Köy yaşantısıyla geçti ömür. Yani müziğe başlama aslında babamdan kaynaklı oldu. Ben 6 yaşındayken bir gün o zaman babam Afşin Elbistan Termik Santrali'nde çalışıyordu. Köydeyken her akşam babam Afşin Elbistan Termik Santrali'nden çıkışta eve gelirdi. Bir akşam elinde bağlamasıyla geldi, ben 6 yaşındaydım. O anı hiç unutmam. Ben her zaman onun yolunu gözlüyordum. Otobüs geliyordu ve ben onu karşılıyordum. Bir gün elinde bağlamasıyla gelmesi benim aslında hayatıma müzik anlamında çekiliverdi diyebilirim.

Sanatçı Muharrem Aslan

Gerçi 12 yaşına kadar bağlamaya dokunmadım ama 12 yaşında başladım elimi alıp çalmaya. Çünkü babam çok istiyordu bağlama çalmamı. Kendi kendime öğrendim. Hiç öğreten de yoktu. Aslında çok aradım da bilen kimse yoktu, hiç kimse yoktu. Çünkü ben şuna inanıyorum insan hayatında ne kadar zorlukları daha zorluklarla karşılaşırsa aslında o kadar güçlü oluyor. O kadar üstesinden geliyor. Şimdi benim de müzik hayatımda aslında o zaman öğretecek kimsenin olmaması, babam aslında gençliğinde çalarmış bağlamayı. Söylermiş de ama adam gurbet hayatından dolayı yani babam gurbet yaşantısından dolayı unutmuş bağlamayı.
Onu mutlu etmek için çok yani çünkü onun o isteği, onun o gözlerindeki istek benim bağlama çalma isteği. Bana sürekli motive ederdi, "oğlum öğren bağlamayı öğren söyle bak ben çok mutlu olacağım." Çünkü yani babam gerçekten mutlu olacak. Bağlamayı öğrenirsem ondan sonra daha ciddiye aldım. Artık elimden düşürmemeye başladım.

ÜNİVERSİTE YILLARI...

Yani bizde vardı ya sigortalı bir iş bu, garanti bir iş bu. Babam bir yandan da beni okumam için yani mühendis olmam için teşvik ederdi. "Oğlum bak bu müzisyen tamam bağlama çalmasını öğren ama mühendis ol ki hani bağlama çalmaya devam edersin." Aslında bu da onlar kaynaklı oldu. Ben o Harita Kadastro Mühendisliği Yıldız Teknik'i kazandım. Ve Beşiktaş'taydık o zaman, Beşiktaş'taydı kampüs. Bir de şansıma işte yani bunlar aslında biraz şanstır.  Ben dedim ya şuraya bir gideyim bakayım ne var. Bir gittim işte orada birkaç hoca böyle piyano var, bağlama diye bir şey yok tabii. Piyano var. Ben de tabii ki nota bilgisi yok, bir şey yok.  Orada tanıştım. Birkaç hocayla tanıştım. Baktılar bendeki o isteği gördüler. Ve benimle ilgilenmeye başladılar. Tabii Türk Halk Müziği değil ama piyanoyla bir anda ilgilenmeye başladım. Biraz şan nota dersleri  almaya başladım. Böylece ikisini bir arada o süreçte götürdüm. Orada nasıl bir adım attınız? Evet aslında mühendisliği okurken işte Yıldız Teknik Üniversitesi'nde bir yandan da şekillendi. Kafam netleşti diyebilirim.  İçimde müzik isteği daha da çoğalmaya başladı.