HÜDA PAR Genel Bakanı Zekeriya Yapıcıoğlu, sistem tartışmalarının gerçeğin ötesinde sürdürüldüğünü belirterek “Parlamenter sisteme çok güçlü bir kuvvetler ayrılığı diye muamele ederseniz ya da böyle anlatırsanız bir de başkanlık sisteminde bütün güçler tek bir şahsın elinde toplanmış derseniz bu bize inandırıcı gelmez.” diye konuştu.
İTTİFAKLAR İLKELERİ ÇİĞNEMEMELİ
İttifakların siyasetin doğasında olduğunu kaydeden Yapıcıoğlu, “İttifakların kalıcı olabilmesi adına bir parti eğer kendisi olmaktan çıkar, yıllardan beri takip ettiği çizgiyi terk eder ya da kendi ilkelerini çiğnerse bu sağlıklı bir duruma işaret etmez.” şeklinde uyardı.
İTTİFAK TEKLİFLERİNİ DEĞERLENDİRİRİZ
Hiçbir ittifakın içinde yer almadıklarını ama ilkelerine saygı duyulması durumunda ittifaklar içerisinde yer alabileceklerinin altını çizen Yapıcıoğlu, Kendimiz kalarak bir ittifak içerisinde yer alma imkanımız olursa yer alabiliriz. Uygun bir ittifak teklifi olursa partimizin yetkili kurullarında değerlendiririz.” açıklamasını yaptı.
ANAYASAYI DEĞİŞTİRELİM
Cunta anayasasının muhakkak değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Yapıcıoğlu, “Herkesin kırmızı çizgileri olur ama bir masa etrafında toplanıp kırmızı çizgilerimizi cebimizde tutarak ortak nokta aramalıyız.” dedi.
Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu Milat Gazetesi Ankara Temsilcisi Neşat Gündoğdu’nun sorularını yanıtladı.
Temmuz’dan bu yana memleketin yaklaşık gerisini gezdiğini söyleyen Yapıcıoğlu halkın gündem ile siyasetin gündeminin ayrı olduğunu söyledi. Siyasetteki dili eleştiren Yapıcıoğlu, memleket meseleleriyle ilgili görüş alış verişinde bile bulunulamadığını kaydederek Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin daha bir dönemini doldurmadan tartışma konusu olmasının anlamsız olduğunun altını çizdi. Yapıcıoğlu ittifaklar, iç ve dış siyasete ilişkin tüm sorularımızı yanıtladı.
VATANDAŞ SİSTEM TARTIŞMALARINI UMURSAMIYOR
Siyasetin dilini eleştiren Yapıcıoğlu, “Siyasetin dili çok sert, çok itici. Belki bu yüzden farklı bloklardaki siyasi partiler bir araya gelip de memleket meseleleriyle ilgili görüş alışverişinde bulunamıyorlar. Bize göre bu sağlıklı bir durum değil. Böyle olmamalı. Üslubun nezih olması gerekir. Maalesef memlekette siyaset çok sert ve halkın gündemine dokunmuyor. Memleketin gündeminde Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile Parlamenter Sistem diye bir şey yok.” diye konuştu.
“DOĞRULARA MUHALEFET ETMEYİZ”
HÜDA PAR’ın siyasi yaklaşımının yapıcı olduğunu kaydeden Yapıcıoğlu, “Biz yanlışa muhalefet eden, doğruyu destekleyen bir partiyiz. Daha önce de böyleydik. Yine böyle olmaya devam edeceğiz. Biz bir muhalefet partisiyiz. İktidarın ortağı değiliz. Cumhur ittifakının bir bileşeni değiliz. Ama Millet İttifakının içerisinde de yer almadık. Onun da bir parçası değiliz. İktidar yanlış yaptığında onu eleştiririz. Bir şeyin yanlış olduğunu söylediğimizde doğrusunu yani olması gerekenin de ne olduğunu ortaya koyarız. Üslubumuz bozmayız, işi hakarete vardırmayız. Ama muhalefet partisiyiz diye iktidarın her şeyine de muhalefet etmeyiz. Doğru yapılıyorsa hakkını teslim ederiz. Bundan dolayı birileri bazen iktidarın arka bahçesiymişiz gibi isimlendirebiliyor ya da öyle bir algı yapmaya çalışıyor. Ama hakikat bu değildir. Doğru kimden gelirse gelsin desteğimizi alır. Yanlışı kim yaparsa yapsın karşı çıkarız.” ifadelerini kullandı.
SİYASET PAHALI BİR İŞTİR
2023 seçimlerinde oylarını artıracaklarını kaydeden Yapıcıoğlu, “Her mahallede teşkilatlanma hedefimiz var. Belki ağır adamlarda gidiyoruz ama emin adımlarla gidiyoruz. Kaldırabileceğimiz kadar ilerliyoruz. Çok pahalı bir iştir. Masraflarımızı kendi cebimizden, üyelerimizin bağış ve aidatlarımızdan karşılıyoruz. Çok mütevazı şartlarda siyaset yapıyoruz.” dedi.
MUHALEFET 20 YILI SİSTEME BAĞLIYOR
Sistem tartışmalarına da değinen Yapıcıoğlu, “Beşer yapısı hiçbir sistem mükemmel değildir ve olamaz. Parlamenter sistemin de başkanlık sisteminin de bazı avantaj ve dezavantajları vardır. Sistemler değişebilir. Henüz bir dönemi geride kalmamışken muhalefet neredeyse 20 yıllık AK Parti iktidarı boyunca yaşanan bütün sorunları ya da olumsuzlukları getirip başkanlık sistemine bağlıyor. Parlamenter sistemin uygulandığı AK Parti iktidarlarında yine hükûmetin ya da daha doğrusu AK Parti’nin başındaki kişinin çıkarılmasını istediği kanunlar Meclis’ten geçmiyor muydu? Parlamenter sisteme çok güçlü bir kuvvetler ayrılığı diye muamele ederseniz ya da böyle anlatırsanız bir de başkanlık sisteminde bütün güçler tek bir şahsın elinde toplanmış derseniz bu bize inandırıcı gelmez.” şeklinde konuştu.
GENEL MERKEZLER ÇOK GÜÇLÜ
Siyasetin güçlendirilmesi için siyasi partiler ve seçim kanununun değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Yapıcıoğlu, “Türkiye’de siyasi partiler kanunu mevcut hâliyle olduğu müddetçe; siyasi partilerin genel merkezleri ve genel başkanları bu kadar güçlü olduğu müddetçe; kimin il başkanı, kimin milletvekili adayı olacağına genel merkezler karar verdiği müddetçe parlamentodaki milletvekillerinin genel merkezin iradesinden ya da genel başkanın iradesinden ayrı hareket etmesini bekleyemezsiniz.” diye kaydetti.
İTTİFAKLAR SİYASETİ DEĞİŞTİRDİ
İttifakların Türkiye’de siyaset yapma pratiklerini değiştirdiğini kaydeden Yapıcıoğlu, “8 aylık dönemde memleketin yarısından fazlasına yaptığımız gezide, genel anlamda seçmenin kendi partilerinden şikâyetçi olduğunu gördüm. Seçmenlerin bir kısmı partilerinin değiştiğini dile getirerek çizgi kaymaları ya da eksen kaymaları yaşandığı şikâyetinde bulundular. Bu durum biraz da ittifak sisteminden kaynaklanıyor. İttifakların kalıcı olabilmesi adına bir parti eğer kendisi olmaktan çıkar, yıllardan beri takip ettiği çizgiyi terk eder ya da kendi ilkelerini çiğnerse bu sağlıklı bir duruma işaret etmez. Elbette siyasi partiler memleket meselelerinde yüzde yüz kendi istedikleri çözümü uygulayamayacakları için bir noktada buluşmayı becerebilmelidir. Siyasetin doğasında ittifak olmak vardır. Her parti kendisi olarak bu ittifakta yer alırsa bize göre daha sağlıklı bir durum olur. Ama bir parti kendisini inkâr etme ya da söylem olarak diğer parti ile benzeşme noktasına geliyorsa bu memleketi iki partili bir sisteme doğru götürür.” ifadelerini kullandı.
CUNTA ANAYASASI DEĞİŞMELİ
1982 anayasasını değiştirmek gerektiğini belirten Yapıcıoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısını anlamlı bulduğunu belirterek, “Hiçbir siyasi partinin şu an için kendi iradesiyle bir anayasa geçirmesi mümkün değil. Gücü yetse bile yapmamalı. Bir siyasi görüşün yaptığı bir anayasa toplumsal bir sözleşme olmaz. Halkın geneli kendisini bu anayasada bulmaz. ‘Bu benim anayasamdır.’ demez, bunu sahiplenmez. Herkesin kırmızı çizgileri olur ama bir masa etrafında toplanıp kırmızı çizgilerimizi cebimizde tutarak ortak nokta aramalıyız. Sorduğunuzda bütün siyasi partiler 12 Eylül cuntasının oluşturduğu anayasadan şikâyetçi. Fakat anayasayı değiştirme imkânı gelince herkes o anayasayı muhafaza etmeye çalışıyor. Siz parlamenter sisteme geçmek için ya da başkanlık sisteminin eksiklerini tamamlamak için anayasayı değiştirmekten başka bir yol bu biliyorsunuz? Ben hukukçuyum. Böyle bir yol yok. Anayasayı değiştirmeden sistemi değiştiremezsiniz. Ortak çözümler üretilebilmesi noktasında böyle bir diyalog kapısının açık olmasında fayda var.” ifadesini kullandı.
ANAYASA TEKLİFLERİ ÇANTALARDA KALDI
Yaklaşık 100 maddelik bir anayasa taslağı hazırladıklarını kaydeden Yapıcıoğlu bunu kamuoyuyla paylaşmadıklarını anayasa yazımı için taslakların ilan edilmesinin süreci baltaladığını kaydetti. Yapıcıoğlu, “Nasıl bir anayasa yapabiliriz fikriyle bir araya gelip, konuşup metni birlikte kaleme alalım, çağrısında bulunduk. Niçin anayasa değişikliği gündemden düştü? Cumhur İttifakı bir metin hazırladı muhalefet de bir anayasa önerisi hazırladı. Herkesin önerisi çantasında kaldı, hiçbir öneri gündeme gelemedi. Neden? Çünkü herkesin o kırmızı çizgilere takılan bazı maddeleri var.” şeklinde vurguladı.
UZLAŞILAN MADDELER YASALAŞSIN
Anayasayı ne kadar değiştirebiliyorsak o kadar değiştirelim diyen Yapıcıoğlu, “2012’de Meclis’te kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonunda 59 maddede anlaşıldı ama bu maddeler bile yasalaşamadı. Anayasa değişikliği ile ilgili referandumlarda bizim destek vermemizin gerekçelerinden bir tanesi de bu askeri cunta anayasasını bütün olarak değiştiremiyorsak bile en azından kısmen değiştirme anlayışıydı.” dedi.
HALKTAN GELEN TALEPLER BAŞKA
Halkın öncelikli gündeminin ekonomi olduğunu kaydeden Yapıcıoğlu halkı en çok gündeme getirdiği sorunlara değinerek, “Eğitim, hürriyetler, adalet, ahlâkî yozlaşma ve gençliğin içine düştüğü durum bizim en sık işittiğimiz sorunlar. Son dönemde ekonomi, küresel çapta yaşanan bazı sıkıntılarla gündem örtülmüş olmasaydı belki bunlar daha fazla gündem olacaktı.” diye belirtti.
İTTİFAK TEKLİFLERİNE AÇIĞIZ
Hiçbir ittifakın içinde yer almadıklarını ama ilkelerine saygı duyulması durumunda ittifaklar içerisinde yer alabileceklerini söyleyen Yapıcıoğlu, “En yüksek oyu alan partinin de kendi adayını Cumhurbaşkanı seçtirebilmek için yüzde 50 artı 1 oya ihtiyacı var. Hiçbir parti bugün için tek başına bu yeterliliği sağlayamıyor. Seçim barajı yine siyasi partileri ittifak yapmaya zorluyor. İttifaklar içinde yer almak siyasetin doğasında var. Siyasi partiler kendi ilkeleri pahasına o ittifaklarda yer almamalı. Bu nedenle biz 2018 seçimlerinde herhangi bir ittifakta yer almadık. Kendimiz kalarak bir ittifak içerisinde yer alma imkanımız olursa yer alabiliriz. Uygun bir ittifak teklifi olursa partimizin yetkili kurullarında değerlendiririz.” açıklamasını yaptı.
DIŞ POLİTİKA YAKLAŞIMI
Dış politikaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi onlara benzemediği süreci üyeliğe almayacağını söyleyip Batılı devletlerin emperyalist amaçları olduğunun altını çizerek AB macerasından bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye’nin komşuları ile ilişkilerini de değerlendiren Yapıcıoğlu, Suriye meselesinin çözümü için bir an önce adım atılması çağrısında bulunurken emperyalistlerin Türkiye’yi İran ile rekabete sokmaya çalıştığını onun yerine birlikte çalışarak kazan kazan gündemi oluşturulabileceğini ifade etti. İsrail yönetimini Siyonist gören Yapıcıoğlu, Türkiye’nin İsrail ile yakınlaşmasının bölgedeki zulmü artıracağını belirtip İsrail diye bir devleti tanımadıklarının altını çizdi. ABD’nin Afganistan’dan çıkmasının faydalı bir gündem sağladığını kaydeden Yapıcıoğlu, Taliban’ın daha önceki hatalara düşmemesi için Türkiye’nin Pakistan ve İran ile Afganistan’a yardımcı olması gerektiğini kaydetti. Ermenistan ile başlayan yumuşama sürecini pozitif gören Yapıcıoğlu, Türk Devletleriyle yürütülen yoğun ilişkilerin yerinde olduğuna vurgu yaptı. Türkiye’nin D8 gibi ekonomik temelli bir İslâm Birliği için çabalaması gerektiğini dile getiren Yapıcıoğlu, Avrupalıların iki dünya savaşı yaşamasına rağmen bunu başarabildiğini, İslâm devletleri arasında böyle bir tarihin olmadığının dikkate değer olduğunu vurguladı. ABD ve Rusya ile ilişkilerde Türkiye’nin kimseye asker olmaması gerektiğini ifade eden Yapıcıoğlu, NATO üyeliğinin de tartışılması gerektiğini kaydetti. Çin ile geliştirilen ilişkileri doğru bulan Yapıcıoğlu, Doğu Türkistan konusunda Türkiye’nin sesinin daha fazla çıkması gerektiğine değindi. Türkiye’nin Libya’daki politikasının doğru olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, Batı’nın gözünde petrolün Müslümanlardan daha değerli olduğunun altını çizdi. Kürt ve Türkmenler üzerinden ortaya koyulan etnik temelli siyasetin bölgeyi zora soktuğuna değinen Yapıcıoğlu, “Ulus devlet paradigması bizim ayağımıza vurulan prangalardan biridir. Bu sorunların çözümsüzlüğü bölge üzerinden hesap yapan emperyalistlerin ekmeğine yağ sürüyor.” dedi.
#haber7
Editor : Eshahaber