Kolombiya'da yaptığı uyuşturucu ticaretiyle 1980'li yıllarda dünyanın en zengin insanları arasına giren Pablo Escobar'ın elinde rehin olan ve daha sonra kurtulan tek kişi olan Kolombiya Eski Devlet Başkanı Andres Pastrana TURKTIME'ı ziyaret etti.
Merkezci Demokratlar Enternasyonali Başkanı (CDI başkanı) olan Pastrana, Talat Atilla'ya konuştu.
Kolombiya'da yaptığı uyuşturucu ticaretiyle 1980'li yıllarda dünyanın en zengin insanları arasına giren Pablo Escobar'ın elinde rehin olan ve daha sonra kurtulan tek kişi olan Pastrana, merak edilen olaya ilişkin merak edilenleri Türk medyasında ilk kez anlattı.
Atakürk'le ilgili soruya Pastrana, "Atatürk denince aklıma gelen, bir bu güzel ülkenin kurucusu ve modern Türkiye'nin aslında mimarı. Dolayısıyla Kolombiya'da Atatürk ismini hepimiz biliyoruz." diye yanıt verdi.
Uyuşturucuya karşı verdiği mücadeledeki sert söylemleriyle örgütlerin hedefi olan Pastrana, belediye başkanı adayıyken Escobar'ın adamları tarafından nasıl kaçırıldığını ve nasıl kurtulduğunu böyle anlattı:
"Hayatım tehdit altındaydı 1982’den beri aslında benim tecrübelerim, 82’den beri gazeteciydim, ben ilk tehdidi dediğim gibi televizyoncuyken aldım uyuşturucuyla mücadeleye çok sert bir şekilde başladım. 1988 yılına gelindiğinde ben Bogota'nın belediye başkan adayıydım ve o seçim halk popüler olarak ilk belediye başkanı seçeceği seçimdi ve tabiki de ben bu süreçte uyuşturucuyla mücadeleyi önceliğim haline getirdim.
Escobar'ın meşhur tetikçisi Popeye kaçırdı
Bir gün ofisimde oturuyorum iki kişi geldiler tabiki beni gerilla grubu adına kaçırdığını söyledi ve kafama silah dayadı en ilginç nokta kafama silah dayadıktan sonra kendi kafasını benim kafamın yanına koyup "seni öldürdüğüm zaman seni öldüren mermi beni de öldürecek" demesiydi ve bunu aslında yapan daha sonraları aslında sizinde tanıyacağınız Escobar'ın tetikçisi Popeye'di.
Ofisimden çıkardılar beni Bogota'dan. Kolombiya’nın başkenti şehir dışından bir saatlik uzakta çiftlikte kaldım. Beni kaçıranlarla bir gece kaldım. Ertesi gün bir helikopter geldi. Kelepçelediler nerede olduğumu bilmiyordum gözüm kapalıydı beni 3 ‘e 1 bir odaya koydular küçük bir şehirdi ama o kadar çok seyahat ettim ki yörünge mi kaybettim.
İnsan çok büyük bir korku yaşıyor
Beni kaçırdıklarında şöyle bir şey oldu bir insan kaçırıldığı zaman bir yerden bir yere tahliye edildiği zaman çok büyük bir korku yaşıyor nedeni de sizi bulmak üzere yörüngeyi kaybetmek ya da öldürülmek. O gece ya da ikinci gece dışarda çok büyük bir gürültü koptuğunu duydum çok büyük bir tedirginlik yaşadım derken biri geldi ve sandalye koydu önce iyi geceler dedi sonra iyi bir gece değil sus konuşamazsın diye bir argüman geçti ama en son bana bir telefon verdi telefonun ucunda babam vardı ve babam da bir önceki Kolombiya devlet başkanı olduğu için telefondaydı babamla konuştum.
Kafamı çevirdiğimde Escobar'la göz göze geldim
Beni o gün aldılar aşağı bir yere indirdiler bir telefon verdiler dediğim gibi işte babamla konuşmama izin verdiler karımı sordum, çocuklarımı sordum. Bu taraf yetkililerle çeşitli bir müzakere süreci başlatmalarını istedim böyle bir konuşma oldu. Ama bir sonuç çıkmadı. Sonra beni odama götürdüler orda sandalye duvara karşı oturttular zaten 3’e 1 çok dar bir alandı. Kesinlikle arkamı dönmeyecektim eğer arkanı dönersen seni öldürmek zorunda kalırım diye bir ses duydum ama tabi benim zaten arkam dönüktü öyle bir risk alma gibi niyetim yoktu boş bir duvara bakıyordum ama boş duvara bakarken bir anda yatağın üstüne birinin atladığını gördüm ve gayriihtiyari kafamı çevirdiğimde Pablo Escobar’la göz göze geldik iyi geceler Andres dedi bana. Ben de tabi ona ne kadar iyi bir gece olur ki beni kaçırdınız dedim.
Burada Pablo Escobar'ın şöyle bir şeyi oldu Andres'nin istediği her şeyi verin ama herhangi bir şekilde kaçmaya çalışırsa kesin öldürün diye bir talimat geldi. Ondan sonraki süreç zor bir süreçti.
"Şans eseri kurtuldum"
Benimle aynı dönemde başsavcı da kaçırıldı havaalanına çok uzak olmayan bir yerde tutsak tutuluyordum bu süreçte başsavcı için de o bölgede müthiş bir arama kurtarma operasyonu yapıldı. Dolayısıyla aslında işin bana gelmesi aslında bir şans oldu ben dışardan çok büyük bir sesler duydum o sabah duş aldım tabi o şartları da konuşmak lazım hiç bir şekilde mahremiyetin olmadığı bir ortam ve çıktım duşumu aldım üstümü giyinirken beni kaçıranlardan biri geldi elimi kelepçeledi. Ve ondan sonra da polisler geldi. Bunun akabinde çok ilginç birşey oldu. Benim kafama silah dayadı o anda gözünüzün önünde izlediğiniz birçok filmden sahne geliyor polis baskını anında giderler ve kaçırdıkları kişiyi öldürürler. Geride iz bırakmamak için ve ondan sonra kaçarlar. Böyle bir süreçte o tarz düşüncelerle benim gel gitler yaşadığım bir süreçti. Kafama bir silah dayandığını gördüm ve o dayanan silahın sahibi bana “Sen benim kurtuluş sigortamsın” dedi.
O Karışıklığın içinde aslında bir polis olaya dahil oldu beni kaçıranla şöyle bir diyalog oldu. "Sen beni bırakırsan bende sana Andre'yi veririm" dolayısıyla orda bir takas süreci oldu ama beni kaçıran kişinin söylediği polisin eline kelepçeleri tak ve bir saat ikiniz de kıpırdarsanız ölürsünüz ama tabi dışarda da bir karşılıklı çatışma olduğu için ne bir saati biz ilk fırsatı bulduğumuzda o polisle kendimizi o yakınlarda ki küçük bir kasabaya attık ve çok şanslıydık kasabanın belediyesi bize hemen sahip çıktı şans eseri biz hayatta kalmış olduk.
Takastı ama özgürlük üzerinden bir takas değildi. Takas süreci polisle kaçıranın arasında bir müzakereydi biz o boşluktan yaralanarak kaçıp polisle birlikte kurtarılmış olduk. Ben şanslıydım çünkü polis aslında beni değil başsavcı yı arıyordu takas edilenin ben olduğumu görünce herkes şok olmuştu benim orda olmam hiç bir şekilde beklenmiyordu."
Editor : Eshahaber