Hiçbir akademik ünvanı bulunmayan ve kütüphane memurluğu yapan Muazzez İlmiye Çığ İslam ve din düşmanı çevrelerinde sürekli parlatmaya çalıştığı bir isimlerin başında yer alıyordu.
Sabah Gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu, hayatını kaybeden Muazzez İlmiye Çığ hakkında gerçekleri anlatan bir yazı kaleme aldı.
İşte Babaoğlu'nun o yazısı...
Yüksek bürokrasi, uyduruk kaydırık kültür seçkinleri ve eski devletin alacakaranlığında yer bulmuş proje odakları işbirliği yapıp birini parlatmaya görsün...
Sade insanın bu Çığ'ın altında kalmaması mümkün mü?
Müzede kütüphane memurluğu yapmış birini profesör diye ilan edip herkesi aldatmaya soyunurlar, susarsın...
Öyle ya, koca koca gazeteler on yıllar boyu "profesör" unvanı vermiş, akademi vermemiş, ne önemi var, dersin...
O sırada Ankara Dil Tarih hocaları, "Bu hanım akademisyense, biz ne oluyoruz" açıklaması yaparlar, minicik yer verilir, gözüne çarpmaz, haberin olmaz...
"Sümerolog, eski çağlar uzmanı, etimolog, al sana uzman!" derler, istersen kabul etme...
Hatta bu da yetmez; 28 Şubat'ta bir nevi "İşte Cumhuriyet kadını budur, hayran olunacak, ol!" emri verilir kamuoyuna...
İsyan etsen ne fayda, buruk bir gülümsemeyle geçiştirirsin...
Hikâyeler bir yerden patlar, foyalar ortaya çıkar, en sonunda hanımefendi köşeye sıkıştırılınca, "Benim doktora tezim yok, şeref doktoram var" diyerek gerçeği laf kalabalığı arasında itiraf eder ama ne önemi var, artık olan olmuş, şehir efsanesi büyümüş, gerçek artık kuytuya çekilmiştir...
Kişiler üzerinde durmak bir yerden sonra yanıltıyor...
Asıl mekanizma üzerinde durmak gerek...
Nasıl oluyor da Sümerlerin ne olduğunu zerre önemsemeyen; ilkokuldan sonra aklından bir kez bile "Sümer" kelimesini geçirmeyen kitlelerde bir Sümerolog hayranlığı oluşturulabiliyor?
Ve neden?
Bu soruların cevapları önemli...
Kimsenin Sümerleri falan önemsediği yok.
Peki neyi önemsettiler?
Tuzak neydi?
Şöyle anlatayım...
Bugün çocuklarının Youtube'da izlediği gizemli videolara bakan ebeveynler şaşırıyorlar...
Çünkü neredeyse hepsinde tek bir şey anlatılıyor ve çocuklar etkileniyor:
"Din, çalıntı bir hikâyedir; kutsal kitaplar antik uygarlıkların inanışlarından çarpıtılarak üretildi." Çığ, Youtube'un olmadığı dönemde bu tezin teorisyeni olarak üretildi...
Bunun için kar toplaması istendi ve toplumun üzerine itilip yuvarlanması sağlandı...
Bütün serüvenin özü buydu.
Editor : Eshahaber