Habertürk Gazetesi Yazarı Murat Bardakçı, bugünkü köşesinde Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazanması halinde ortakları ile imzaladığı protokole uymayacağını ve verdiği sözleri tutmayacağını yazdı.
Bardakçı, 15 Mayıs sabahını bir mizansen ile anlattı. İşte Bardakçı'nın yazısı:
“...İyi sabahlar değerli izleyiciler. Türkiye’nin en fazla izlenen haber kanalı Züttürük TV’nin gündüz haberlerine hoş geldiniz.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların yüzde 50,01’ini aldığını iddia ederek kesin sonuçların açıklanmasını beklemeden bugün sabah saat yedide evinin mutfağında bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda zaferini ilân eden Kılıçdaroğlu, gelecekte uygulayacağı politikaları da anlattı...
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında önce Altılı Masa’da biraraya gelen parti liderleri ile beraber 6 Mart’ta imzaladığı protokolden bahsetti ve sözkonusu protokolün hükmünün kalmadığını, dolayısı ile diğer beş partinin liderine karşı vaadlerini yerine getirmesine gerek olmadığını vurguladı. Kılıçdaroğlu, gazetecilerin “Yani, Millet İttifakı'nda yer alan diğer beş parti liderinin cumhurbaşkanı yardımcısı olamayacaklarını mı söylüyorsunuz?” şeklindeki sorularına da şu cevabı verdi:
“Aynen öyle! Mâlûm protokol, hukukî bakımdan hiçbir bağlayıcılığı olmayan sıradan bir kâğıt parçasıdır ve bana yükümlülük falan getirmez. O metinde yer alan cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık, vesaire gibi vaadler, köprüden geçene kadar söylenmiş sözlerdi ve artık köprüyü geçtik! Yahu, kardeşim, bunlar benimle alay mı ediyorlar? Dünyanın hangi memleketinde altı küsur cumhurbaşkanı var? Böyle bir vaade nasıl inandılar?
Kılıçdaroğlu daha sonra son derece önemli bir başka açıklama daha yaptı, Millet İttifakı’nı oluşturan partilere bakanlık vermeyeceğini söyledi:
“Geçin efendim, geçin! Öyle fındık-fıstık dağıtır gibi bakanlık mı dağıtılırmış? Akıl var, iz’an var! Oyların güç belâ milyonda sıfır nokta sıfır sıfır sıfır iki küsurunu alabilmiş tabelâ partilerine bakanlık teslim etmek hem devlet ciddiyeti ile bağdaşmaz, hem de halkın iradesi ile alay etmek olur! Ben milletin iradesine saygı duyan sorumlu bir lider olarak o protokolün artık geçmişte kaldığını ve geçersiz olduğunu burada herkese tekrar ilân ediyorum”.
Bir gazetecinin “Parlamenter sisteme dönüş çalışmalarına ne zaman başlanacağı” sorusunu da “Dönüş mönüş olmayacak” diye cevaplandıran Kılıçdaroğlu “Mevcut sistemin Cumhurbaşkanı’na nasıl geniş yetkiler verdiğini biraz önce öğrendim. İnsanın böyle bir gücü elinin tersiyle bir tarafa itip de cumhurbaşkanlığı makamında süs gibi oturması için aklından zoru olması gerekir. Ben enayi miyim ki eski sisteme döneyim? Dönüşü, sistem değişikliğini vesaireyi unutun! Üstelik, halkımızın referandum ile kabul etmiş olduğu bir anayasal sistemi değiştirmek kimsenin haddi değildir. Her şey aynı hamam aynı tas, devam edecek; hattâ Şırnak’taki tapu dairesinin odacısını bile ben atayacağım” dedi.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Temel politikalarda kritik değişiklikler yapmayacağız. Ne de olsa seçilen milletvekillerimiz arasında daha önce AK Parti saflarında önemli görevler yapmış arkadaşlarımız da bulunduğu için onların sayesinde eski uygulamalara devam edilecek ve hayatî değişiklikler sözkonusu olmayacaktır” dedi. Kılıçdaroğlu, “Size içimde kalan bir ukdeyi de bütün samimiyetimle söyleyeyim: Ben şahsen, Nurettin Nebati’yi de CHP saflarında görmeyi çok arzu ederdim, ısrarla davet ettik ama gelmedi. Nebati’nin aleyhinde şimdiye kadar söylediklerime bakmayın, partimizin ve iktidarımızın ona hakikaten ihtiyacı var” diye konuştu.
CHP liderinin evinin mutfağında düzenlediği basın toplantısının ardından gazeteciler Altılı Masa’da yeralan ama cumhurbaşkanı yardımcılıkları suya düşen diğer parti başkanlarının görüşlerini almaya çalıştılar.
Basın mensupları, önce Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ile Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na ulaştılar. Davutoğlu, “CHP liderinin sözleri, kadîm politikaların epistomolojisindeki bir paradigma sapmasıdır. Sayın Kılıçdaroğlu, hermenötik sistemleşmeden kaykışmıştır. Varoluşumuzun simbiyotik zeminini gerçeğin epistomolojik birliğinden ayıramayız. CHP lideri, monofizit oyları allegorik tahlilde ayrımsallaştırmak zorundadır. Kılıçdaroğlu’nu ontolojik şuur içerisinde daha derin davranmaya davet ediyorum...” diye başlayan bir şeyler söyledi ama ne demek istediği hiçbir şekilde anlaşılamadığından ve Google’da da bulunamadığından, açıklaması Türkçe’ye tercüme edilmesi için bir çeviri bürosuna gönderildi.
Temel Karamollaoğlu da gazetecilere “CHP zihniyetine karşı altmış beş sene boyunca verdiğim mücadeleyi bir tarafa atmış ve Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını mübarek bir kandil gecesi bizzat ilân etmiştim. Kemal Bey’den böyle bir vefasızlık beklemezdim. Yazıklar olsun! Şimdi, Ayasofya’ya tövbe etmeye gidiyorum. Gözyaşları dökerek 600 bin estağfirullah çekeceğim ve CHP liderini hidayete ulaştırması için Cenab-ı Hak’ka yakaracağım. Allah büyüktür; kim bilir, Kılıçdaroğlu belki de bu bâtıl kararını gözden geçirip zâil eder ve beni cumhurbaşkanı yardımcısı yapar” dedi.
Altılı Masa’da yeralan diğer liderlere, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e, Deva Partisi lideri Ali Babacan’a ve Demokrat Parti’nin ismi şu anda hatırıma gelmeyen genel başkanına ulaşılmasının ardından, bu üç liderin Kılıçdaroğlu’na verecekleri cevapları ilerleyen saatlerde sizlere ileceğiz sevgili seyirciler...”
KEDİ DÜRTÜP UYANDIRDI...
Züttürük TV’nin haberleri tam sona ermişti ki, birinin beni dürttüğünü hissettim; dönüp baktım, evdeki kedi idi...
Maması bitmiş, acıkmış ve “Kalk da mama kabımı doldur” diyordu...
Meğerse içim geçmiş, bilgisayarın başında uyuyakalmışım! Kılıçdaroğlu’nun seçimi yüzde 50,01 ile kazandığını iddia etmesi, mutfakta yaptığı basın toplantısı, Davutoğlu’nun en karmaşık nükleer formüllere bile rahmet okutan sözleri, Karamollaoğlu’nun tövbeleri, vesaire, sadece bir rüya imiş!
Editor : Eshahaber