İlk kez 1766’da İsveçli Zoolog Carl Linnaeus tarafından keşfedilen Pusula Denizanası, bilimsel sınıflandırmada Chrysaora Hysoscella olarak geçiyor. 15 ila 25 santimetreyi bulan çanı, çanının üzerindeki belirgin V harfiyle tanınmaktadır. Rengi kahverengi, beyaz, kırmızı veya sarı olabilir. Denizde kendinden küçük omurgasız hayvanları ve planktonları tüketerek ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlar.
Ilıman iklimi seven Pusula Denizanası, denizlerimizde ilkbahar aylarından sonbahara kadar varlığını sürdürür. Tehlike olarak gördüğü hayvanlar arasında deri sırtlı deniz kaplumbağası ile güneş balığı vardır.
Her iki hayvan türü de Pusula Denizanasını tüketebilir. Bu iki hayvanın dışında bazı denizanası türlerinin de hedefi olduğu biliniyor.
Daha önce Marmara Denizi’nde görülmeyen bu tür, son yirmi yıldır denizdeki sıcaklığın ve planktonun artmasıyla birlikte bu bölgeye de sıçramıştır.
Pusula Denizanasının 24 dokunacı vardır. Bu dokunaçlar, 8’erli gruplar halinde 3’e ayrılmıştır. Her dokunacını av yakalamak veya tehditlerden kaçınmak için kullanır. Kendini tehlike altında hissettiğinde kapsül şeklindeki zehrini bırakır.
ÖLÜMCÜL MÜ?
Pusula Denizanası, aslı itibariyle zehirli bir hayvandır. Fakat zehrinin ölümcül olup olmadığına ilişkin net bir bilgi bulunmamaktadır. Zehirleme yöntemi, genellikle dokunma vasıtasıyla olur.
Sudayken bu türle temas edilmesi halinde hemen sudan çıkılması ve temas edilen yerin kaşınılmaması veya ovuşturulmaması öneriliyor. Bunun yerine kâğıt havlu veya peçeteyle kapsüllerin temas edilen yerden alınması tavsiye ediliyor.
İnsan derisi üzerinde yakıcı bir his oluşturan bu kapsüller, deriye baskı uygulamadan; titizlikle alınmalıdır. Daha sonra, denizanasının temas ettiği bölge amonyaklı su veya sirke ile yıkanmalıdır.
Olaydan sonra acı, yanma ve kaşıntı gibi hislerin devam etmesi halinde en yakın sağlık kurumunun acil servisine başvurulması bizzat uzmanlar tarafından öneriliyor.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Profesör Doktor Muhammet Türkoğlu, temizlik aşaması için vatandaşa şu tavsiyede bulundu:
“Kesinlikle tatlı su ile muamele edilmemeli. Çünkü tatlı su bu kapsülleri patlatır ve daha fazla zarar verir. Yumuşak bir havlu ile kapsüllerin üzerine bastırmadan tutulmalı. Daha sonra denizdeki kumla fazla bastırmadan temizlenebilir.”
NEDEN MARMARA DENİZİ’NE SIÇRADI?
Zehirli bir tür olarak bilinen Pusula Denizanası, son yirmi yıldır Marmara Bölgesi’nin çeşitli kıyı kentlerinde tespit edildi. Ilıman iklimi seven bu türün, Marmara’da görülmesi vatandaşı endişelendirdi.
Türkoğlu, bu konu hakkında: “Son zamanlarda iklim değişimi nedeniyle özellikle Marmara'da yüzey suyu sıcaklığı 2 santigrat derece fazlalaştı. Bu tür, burada üreme şansı buldu. Marmara Denizi'nin aşırı kirlenmesi de bu denizanaları için besin içeriğini arttırdı” ifadelerini kullandı.
DENİZE GİRMEK SAKINCALI MI?
Pusula Denizanası son olarak İstanbul Büyükçekmece’de tespit edildi. Yaz mevsiminin gelmesi ve Covid-19 tedbirlerinin hafiflemesiyle beraber bu yıl sahil kentlerine turist akını oluşması düşünülüyor.
Sadece yabancı turistler değil, yerli turistler de sahil kentleri üzerine planlama yapıyor. Fakat Pusula Denizanası bir nebze olsun vatandaşı endişelendirmiş olabilir.
Konuya ilişkin İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürü Ahmet Yavuz Karaca, vatandaşın bu yöndeki endişelerini giderebilmek için: “Marmara Denizi’nde en son 2008 yılında görülmüştü. Geçtiğimiz günlerde Büyükçekmece’de birkaç bölgede olduğu rapor edildi. Vatandaşların şuna dikkat etmesi gerekiyor. Denize girdiklerinde bu renkte bir denizanalarından uzak durmaları gerek” diye konuştu.
Denizanaları, denizdeki habitat arasında önemli bir besin kaynağı olarak görülür. Penguenler, bazı balıklar (Güneş Balığı) ve deri sırtlı kaplumbağaların en önemli besin kaynakları arasında bu hayvanlar vardır. Fakat denizanalarının deniz yapısını tehdit edici nitelikte olduğuna yönelik tezler de bulunuyor. Bu türlerin balık yumurtalarını ve larvalarını tükettiği, su kafeslerini istila ettiği ve elektrik santrallerinin su girişlerini tıkadığı öne sürülüyor.