"Şule" belgeseli gösteriminde konuşan Başkan Erdoğan, "Milletimiz o meşum günlerde dik duranlarla, darbeye ve darbecilere alkış tutanları asla unutmamıştır, unutmayacaktır. Bu millet, darbecileri ve darbecilere destek verenleri önce sandıkta, ardından da maşeri vicdanda mahkum etmiştir" dedi.
Erdoğan ayrıca "Şule belgeselinde de izlediğimiz gibi bu ülkede demek ki bu bağımsızlık mücadelesini fikrini, inancını verenler olduğu gibi bunun tam aksini verenler de var ve kıyamete kadar olacak. Bunlar böyle diye biz yolumuzdan dönmedik, dönmeyiz." ifadelerini kullandı.
Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Şule Yüksel Şenler Vakfı vesilesiyle sizlerle birlikte olmaktan mutluluk diyorum. 28 Şubat müdahalesinin 25. yıl dönümünde bizleri bir araya getirdiği için Şule Yüksel Şenler Vakfı'na teşekkür ediyorum.
Milli Görüş'ün lideri Necmettin Erbakan'a, namlusu millete dönmüş tanka selam durmam diyen Muhsin Yazıcıoğlu'na teşekkürlerimi sunuyorum. Nice isimsiz kahramanlar teşekkür ediyorum. Milletimiz darbelere darbecilere alkış tutanları unutmamıştır.
'KIYAMETE KADAR OLACAK'
Şule belgeselinde de izlediğimiz gibi bu ülkede demek ki bu bağımsızlık mücadelesini fikrini, inancını verenler olduğu gibi bunun tam aksini verenler de var ve kıyamete kadar olacak. Bunlar böyle diye biz yolumuzdan dönmedik, dönmeyiz. 28 Şubat sürecinin aktörlerinin cezalandırılması için bizim dönemimizde yapılanlar ortadadır. Böylece Türk demokrasisi rüştü ispat etmiştir. Ülkemizdeki hak ve adalet mücadelesinin anıt isimlerinden birisi merhum Şule Yüksel Şenler'dir. Evliliğimize vesile olmasının yanı sıra kalemi ve kelamıyla verdiği mücadeleyle bize rehberlik etti. Şule Yüksel Şenler, milyonlarca gence umut aşıladı.
'GERÇEK BİR MÜCAHİDEYDİ'
81 yıllık ömrü boyunca defalarca tehdit edildi, evi kundaklanarak hayatına kast edildi. Medya organları eliyle itibar suikastına uğradı. Büyük bir cesaretle zorluklara göğüs gerdi, bedel ödemekten çekinmedi. Din düşmanlığını bayraklaştıranlara karşı, İslam'ın kutlu mesajlarını haykırmaya devam etti.
O sadece seçkin bir münevver değil, örnek bir davetçi, samimi bir mürşit, gerçek bir mücahideydi. Şule Yüksel Şenler yaşantısıyla, şahsiyetiyle, nezaketiyle, dik duruşuyla, güçlü kalemi ve hitabetiyle milyonlarca gencin hayatına damga vurmuştur.
'BAŞÖRTÜSÜ MÜCADELESİ BUGÜNKÜ SEVİYESİNE GELEMEZDİ'
Bugün asli kimlikleriyle sosyal hayatta var olan herkesin Şule Yüksel hanıma minnet ve şükran borcu vardır. Onun emeği ve cesareti olmasaydı, başörtü mücadelesi bugünkü seviyesine gelemezdi.
Her canlı fanidir. Fakat geride hayırla yad edilecek eserler bırakan insanlar yaşamaya devam edecektir. Merhum Şule Yüksel Şenler ablamız da hayatına dokunduğu, yetişmesine vesile olduğu insanlarla, kitaplarıyla daha nice seneler gönül dünyamızda kandiller yakmaya devam edecektir.
'BIKMADAN, USANMADAN ANLATMALIYIZ'
Tek parti zihniyetinin gerçek yüzünü, darbelerin milletin gönlünde açtığı yaraları yeni nesillere bıkmadan, usanmadan anlatmalıyız. Diğer türlü yaşananların hafızalardan silinip gitmesine mani olamayız. Kıssadan hisse kapmak, yaşadığımız acıların tekrarının önüne geçmek ancak onlardan ders çıkarmakla mümkündür.
ŞULE YÜKSEL ŞENLER KİMDİR?
Şule Yüksel Şenler, 29 Mayıs 1938’de altı çocuklu ailenin üçüncü çocuğu olarak Kayseri'de dünyaya geldi.
Babası Tahsin Bey, Sümer Fabrikası'nda görevli iken görevinden ayrılıp çocuklarını da alarak İstanbul'a yerleşti.
Şule Yüksel Şenler kimdir? Başörtüsü mücadelesi ve Huzur Sokağı'yla bir neslin Şule Ablası
Koca Ragıp Paşa İlkokulu'na gittiği sırada ailenin ekonomik düzeni bozulan Şenler, ortaokulu ikinci sınıfta iken bıraktı ve bir terzinin yanında çalışmaya başladı.
Annesi Ümran Hanım kalp krizi geçirip yatağa bağlanınca ise ev işleri ona kaldı.
Küçük yaşlarda büyük sorumluluklar üstlenen Şenler, boş zamanlarını kitap okumakla geçirdi.
Yazı hayatına başladığında henüz 14 yaşındaydı. Kaleme aldığı ilk öykülerini Safa Önal’ın çıkardığı “Yelpaze” dergisine gönderdi ve böylece ilk eserleri yayımlanmaya başladı.
Aynı yıllarda terzilik de yapan Şenler, moda dergilerini de yakından takip etti.
21 yaşında gazeteciliğe başladı; dönemin ünlü isimlerinden Peyami Safa’nın da yazılarının çıktığı “Yeni İstanbul” gazetesinin gençlik köşesinde yazılar kaleme aldı.
27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra kurulan Adalet Partisi'ne katıldı ve partinin gençlik kollarında Edebiyat ve Kültür Kolu Başkanı oldu.
1960'lı yıllarda yazdığı yazılar ve katıldığı konferanslarla ün kazandı.
Genç bir gazeteci iken 1965 yılında tesettüre giren Şenler, Anadolu'yu karış karış gezerek konferanslar verdi.
"Başörtüsü seferberliği" adı altında verdiği bu konferanslar ile Şenler, pek çok kadının tesettüre girmesine vesile oldu.
Moda ile yakından ilgilenen ve terziliği olan Şenler, başörtüsünü kendi üslubu ile örterdi. Bu sebeple de pek çok genç kadın kendisine öykünerek "Şulebaşı" olarak adlandırılan bu stille başlarını örttü.
Editor : Esha Haber