Başıboş hayvanların kuduz virüsü taşıyıp taşımadığı konusunda endişe duyan vatandaşlar, hastalığı araştırmak için internete akın etti. Biz de akılları kurcalayan sorulara cevap aradık.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz İstanbul Veterinerler Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, büyük şehirlerde giderek sayısı artan ve kontrolsüz şekilde dolaşan sokak hayvanlarının risk oluşturduğunu söyledi.
Arslan "Sokak hayvanları belediyelerin kontrolünde; toplanarak kısırlaştırılması, kuduz aşısı yapılıp kulaklarına mikroçip takılması lazım. Böylelikle risk azalır. Ancak bazı şehirlerde veteriner hekim sayısının az olması, malzeme sıkıntısı, hatta aşı bile bulunamaması yüzünden kontrol ve denetimler yeterli yapılamıyor. Bu da riski artırıyor. İstanbul denetimlerin en iyi yapıldığı şehir ama her ilçesi için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Ormanlarla iç içe olan hayvanların buralara atıldığı ilçelerde risk daha yüksek" dedi.
Özellikle sokak köpekleri kaynaklı ısırılma vakalarının çok olduğunu aktaran Prof. Dr. Arslan "Kuduzdan son 20 yılda 20 kişi hayatını kaybetti. İstatistikler düşük görünüyor fakat öldürücü olması açısından son derece önemli. Isırılan yer beyne ne kadar yakınsa kuduz belirtileri o kadar erken ortaya çıkar. Hayvan ayaktan veya elden ısırdıysa kuduz etkeni sinirler yardımıyla yavaş yavaş beyne doğru ilerler. Haftalar hatta 3 ay sonra bile hastalığa dönüşebilir" ifadelerini kullandı.
KEDİLERDEN BİLE UZAK DURUN
Dicle Üniversitesi Halk Sağlık Yönetimi Bölümü Başkanı ve Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Mehmet Emin Kurt, kuduz vakalarının daha çok yaz aylarında ortaya çıktığını söyledi.
Kuduzun sadece köpeklerde değil, her hayvanda olabileceğine dikkat çeken Kurt “Kedi tırmığı bile çok önemli. Sokakta bacağınıza sürünen sevimli bir kediyi severken 10 dakika önce bir fareyi yiyip yemediğini bilemezsiniz. Bu sebeple sokaktaki hayvanlara fazla yaklaşmayın ve uzaktan sevin. Her türlü hayvan ısırığı risk oluşturur. Özellikle şehir çöplükleri kuduz kaynağı... Bu hastalık erken müdahale ile engellenebilir. Bir hayvan ısırığı ya da tırmalamasına maruz kalan kişi, mutlaka ilk iş olarak bölgeyi tazyikli su ve sabunla temizlemeli. Daha sonra gidip kuduz aşısı yaptırmalı. Aşının hiçbir sakıncası yok. Ne kadar erken tedavi uygulanırsa risk o kadar düşer” şeklinde konuştu.
DÜNYADA KURTULAN 17 HASTA VAR
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Bülent Cengiz, kuduz teşhisi konulan Mustafa E’nin son durumuna ilişkin şu bilgileri verdi: Çocuğumuz yoğun bakımda, sıvı tedavisiyle destekleniyor, kan basıncındaki yükselme ve düşüşler engellenmeye çalışılıyor.
Uyutularak ağrı kesici veriliyor. Beynin etkilendiğine dair önemli belirtiler var, durumu çok kritik. Diğer çocuğumuzu taburcu ettik, takip ediyoruz. Dünya literatüründe şu ana kadar kuduz olup yaşayan 15-17 vaka var. Bu kişilerin bir kısmında aşı olurken kuduz gelişti. Kuduz olan kişinin yaşama ihtimali çok düşük.
KÖYLERDE TEHLİKE DAHA FAZLA
Veteriner Hekim Gizem Hatay da kuduz vakalarının daha çok kırsal bölgelerde görüldüğünü aktardı.
Bu virüse genellikle tilki, köpek, çakal, yarasa, rakun ve kokarca gibi tükürüklü hayvanlarda rastlandığını belirten Hatay, şunları dedi:
Hayvanlara yönelik tedbirler alsak da onlar da sonuçta hayatımızın bir parçası. Bu sebeple insanlar dikkatli olmalı. Bir hayvanın saldırgan bir tutumu varsa yetkililere haber vermeli. Bu tür hayvanlar toplanmalı.
Editor : Eshahaber