Esha tv
Ekonomi

ASRİAD'tan BDDK'nın kararına ilişkin açıklama

Haber 7 - ASRİAD ARGE'den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çakıcı, BDDK'nın ticari kredilerle ilgili aldığı kararı değerlendirdi.

ASRİAD'tan BDDK'nın kararına ilişkin açıklama
04-07-2022 18:32

ASRİAD ARGE'den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çakıcı, BDDK'nın 24.06.2022 tarih ve 10250 sayılı kararıyla ekonomide kontrollü kredi dönemi başlattığını belirterek, bu uygulamanın neden olabileceği olumsuz sonuçları minimize etmek amacıyla alınabilecek önlemleri değerlendirdi.

Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Ömer Çakıcı şunları söyledi:

“Konut kredileri, kredi vadeleri ve kredi kartı asgari ödeme tutarları gibi kredilere ilişkin pek çok düzenleme yapan BDDK, 24.06.2022 tarih ve 10250 sayılı kararıyla bağımsız denetime tabi, altın dahil 15 milyon TL üzerinde yabancı para nakdi varlığı bulunan ve bu varlığı en güncel finansal tablolarına göre aktif toplamından veya bir yıllık net satış hasılatından büyük olanın %10’undan yüksek olan şirketlerin (konsolide finansal tablo hazırlama yükümlülüğü bulunan şirketler için konsolide bilançolar üzerinden değerleme yapılmak üzere) TL cinsinden kredi kullandırılmaması kararı vermiştir.

Bir taraftan düşük faizli kredi kullanarak döviz piyasasında talep yaratan şirketlerin önünü kesmeye, diğer taraftan kurda yukarı yönlü hareketlere yönelik olduğu anlaşılan ve aktifinde döviz bulunan şirketleri kendi kaynakları ile yatırım yapmaya yöneltmeyi hedefleyen bu kararın, sermaye kontrolü algısını güçlendirmek ve beklentileri menfi etkilemek suretiyle bir takım olumsuz etkiler oluşturma potansiyeli de bulunmaktadır. Ancak bu politikanın geçici bir önlem olduğu ve sermaye kontrolü hedefine yönelik bir hamle olmadığı yönünde yapılacak açıklamalar bu olumsuz etkileri hafifletecektir.

Yatırımları artırmak suretiyle ekonomik kalkınmayı artırması için öngörülen düşük faiz politikasının, bu amaç dışında özellikle spekülatif amaçlarla kullanılmasının önlenmesi gerekliliğinden söz edilebilir. Ancak bu ayrımın kredi kullanımının selektif olarak yatırıma dönük krediler için ayrıştırılması suretiyle doğrudan banka politikalarıyla yürütülmesi daha etkin bir yöntem değerlendirilebilir.

Bir diğer önemli nokta ise alınan kararların amaca uygun olarak tatbik edilebilmesi için uygulama detaylarının da çok net ve açık olarak ortaya konması ve böylece aslında kapsama hiç girmeyen firmaların önüne engel olarak çıkarılmasının önlenmesi son derece önemlidir. Örneğin bu karar sadece bağımsız denetime tabi şirketleri kapsamakla birlikte, bağımsız denetime tabi olmayan ve dolayısıyla herhangi bir bağımsız denetim şirketiyle çalışmayan şirketlerin salt bu durumu ispat etmek için bağımsız denetim şirketleriyle çalışmak dolayısıyla ayrı bir maliyete katlanmak zorunda bırakılmaları önlenmelidir. Dahası akut olarak rotatif kredilerle hayatını devam ettiren ve hiç döviz varlığı olmayan şirketlerden dahi bağımsız denetime tabi olup olmadıklarına yönelik bağımsız denetçiden alınma bir yazı, belge vb istenmesi, uygulamada kredi kanallarının tıkanmasına ve kapsama girmeyen bazı şirketlerin sırf bu uygulama yüzünden kredi borçları açısından temerrüde düşme riskiyle karşı karşıya kalmasına neden olabilmektedir.

Sonuç olarak bugün itibariyle geri alınmayacağı anlaşılan bu kararın en azından geçici bir araç olarak kullanıldığı, sermaye kontrolü uygulanmasının ülkemiz ekonomisi açısından söz konusu olmayacağı, bu politika ile düşük maliyetli finansman ile yatırımları artırmayı hedeflerken kötü kullanımın önüne geçmeyi hedeflediği, öngörülebilirliği artıracak politika tedbirleri ile desteklenmek suretiyle kamuoyuna açıklanabilir ve böylece olumsuz etkileri giderilebilir. Şirketler ve bankalar açısından kararın net, basit ve maliyetsiz olarak uygulanabilmesi için tüm uygulayıcılara uygulamada karşılaşılabilecek tüm sorunların çözüm noktaları basit bir şekilde açıklanarak uygulamadan kaynaklı sorunların önüne geçilebilir.“