Faik Öztrak, Ukrayna'da çok büyük bir insanlık dramı yaşandığını ve masum insanların öldürüldüğünü belirterek bombalanan şehirlerde, sivillerin korku içinde, yarının ne getireceğini bilmeden beklediklerini söyledi.
Rusya'nın haksız, hukuksuz işgalinin üzerinden sadece bir hafta geçtiğini bildiren Öztrak, "Ülkesini terk ederek, komşu ülkelere geçen Ukraynalıların sayısı 1 milyonu aştı. Ülke içinde yerinden yurdundan edilenlerin sayısı katbekat fazla." değerlendirmesini yaptı.
Ukrayna'da çoğu öğrenci 20 bin civarında Türk vatandaşının yaşadığına dikkati çeken Öztrak, saldırıların hemen başında, bu kişilere yardımcı olabilmek için parti bünyesinde bir kriz masası kurduklarını aktardı.
Kendilerine gelen bilgilere göre, Ukrayna'da bulunan vatandaşların çok ciddi sıkıntılar yaşadığını savunan Öztrak, "Ukrayna'da bulunan vatandaşlarımızdan 9 bine yakını tahliye edilmiş. Yani 11-12 bin vatandaşımız, hala savaş bölgelerinde. Vatandaşlarımızın güven içinde savaş bölgelerinden tahliyesi, en önemli önceliğimiz. Biz bu öncelik doğrultusunda, Hükümetin elden gelen her şeyi yaptığının takipçisi olmaya devam edeceğiz." dedi.
Öztrak, şöyle devam etti:
"Ukraynalılar, Rusya'ya karşı topraklarını savunuyor. Egemenliğini, bağımsızlığını savunuyor. Rusya'nın haksız, hukuksuz işgalini bir kez daha şiddetle kınıyoruz. Bir an evvel kalıcı bir ateşkes ilan edilmesini bekliyoruz. Ukrayna halkının iradesi, bir başka ülkenin güvenlik sorunu iddialarıyla yok sayılamaz. Ukraynalıların oyuyla seçilmiş bir hükümetin, askeri güç kullanılarak alaşağı edilmek istenmesi, asla kabul edilemez. Bir asır önce devrin egemen güçlerine karşı, büyük bir Kurtuluş Savaşı vererek ülkesini kurtaran, bağımsız bir Cumhuriyet kurarak, dünyanın mazlum milletlerine örnek olmuş bir milletin fertleri olarak Ukraynalıların amasız fakatsız yanındayız. Rusya ve Ukrayna ile aynı bölgede yaşıyoruz. Aynı denizi paylaşıyoruz. Her ikisi de önemli ekonomik ve ticari ortaklarımız."
"Türkiye, itidalli ve incelikli bir diplomasi izlemek zorunda"
Türkiye'nin savaştan en fazla etkilenecek ülkelerin başında geldiğine dikkati çeken Faik Öztrak, "Bu savaşın bitmesi için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız." ifadesini kullandı.
Öztrak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye, haklının yanında durarak, fakat iki tarafla da ilişkilerini koparmayarak itidalli ve incelikli bir diplomasi izlemek zorundadır. Ancak bugün ortada, bu incelikli diplomasiyi yürütecek kurumsal bir kapasite kalmadı. Erdoğan, önce bu krizde arabuluculuk iddiasıyla ortaya çıktı. Ama istikrar ve itibar malulü dış politikası nedeniyle kimse dikkate almadı. Erdoğan, önce NATO’ya çattı. 'Kınama cümbüşü yetmez, kararlı adımlar atılmalı' diye büyük laflar etti. Dış siyasetten iç siyasete rant devşirmeye kalktı. Sonra da U dönüşü yaptı. Türkiye, Rusya’nın Avrupa Konseyi’nde temsil hakkının askıya alınması oylamasında çekimser kaldı. Sonra bir daha döndü. BM Genel Kurulu’nda Rusya’nın kınanmasına yönelik tasarının oylanmasında, olumlu oy kullandı.
Mevlevi derviş misali dönmeye doyamadı. 'Dön baba dönelim' dedikleri bir başka konu ise Montrö oldu. Birkaç yıl önceye kadar Montrö’yü ayak bağı olarak gören, 'Kanal İstanbul’u yapınca, savaş gemileri gerekirse buradan geçer' diyen, 'Montrö’nün tüm maddeleri uygulanmalı' diyen amiralleri, mahkemelerde süründüren saray, Rusya’nın Ukrayna ile savaşa tutuşmasıyla 'tu kaka' dediği Montrö’ye sıkı sıkı yapıştı. Bu Cumhuriyeti kuranlar ne büyük insanlarmış."
Rusya-Ukrayna savaşının uzamasının Türkiye'ye ciddi bir fatura çıkaracağını belirten Öztrak, Ukrayna'daki savaşın ikincil etkileri hariç, şu haliyle Türkiye'ye asgari 30-40 milyar dolar arasında bir fatura çıkaracak gibi göründüğünü söyledi.
Diğer taraftan, Karadeniz'in önemli bir taşıma ve ticaret güzergahı olduğunun altını çizen Öztrak, "Kriz uzarsa Avrupa pazarlarına olan ihracatımızda, taşıma maliyetleri nedeniyle elde ettiğimiz rekabet avantajını kaybedebiliriz. Avrupa’ya ihracatımız da darbe yiyebilir." dedi.
Türkiye'nin Ukrayna'daki savaşa ekonomisi buhrandayken yakalandığını belirten Öztrak, hafta başında açıklanan büyüme verilerine göre 2013'te 958 milyar dolar olan milli gelirin, 2021'de 803 milyar dolara düştüğünü söyledi. Ancak TÜİK verilerine göre Türkiye'nin 2021'de bir önceki yıla göre yüzde 11 büyüdüğünü aktaran Öztrak, "Tabeladaki büyüme oranı şahane. Ama milletimiz perişan. Ucuz ekmek kuyrukları, ucuz yağ kuyrukları, benzin-mazot kuyrukları Fizan'a uzanıyor. Millet, elektrik faturalarını yakıyor. Yani yüzde 11 büyüme, emekçinin cebinden almış, zengini daha da zengin etmiş." iddiasında bulundu.
Öztrak, şöyle konuştu:
"Dün gece Genel Başkan'ımızın, yayınladığı video mesajında anlattığı tam olarak bu. Milletin yediği ekmekten, içtiği sudan yaktığı elektrikten, benzinden mazottan vergiyi alıyorlar. Hayat pahalılığı her geçen gün artıyor. Zam artık zam değil, zulme dönüştü. Milletten topladıkları parayla Putin’in oligarklarının çakması Londra’dan mahalle kapatan beşli çeteleri, yandaşları doyuruyorlar. Saraya ilahi aşkla bağlı eski Maocu bir çakma oligark da bu aralar Rusya’da geziniyor. Rus televizyonlarına çıkıp 'Ukrayna’ya satılan SİHA’ların böyle kullanılacağını bilmiyorduk, Rusya ile S500 yapacağız, 2 gündür Moskova’dayım, 10-20 yıllık stratejiler geliştiriyoruz. NATO geçmişten gelen kanserdir, yaptırımlara katılmayacağız.' diye açıklamalar yapıyor. Bu kişi, bu açıklamaları kimin adına yapıyor? Savunma sanayi yatırımlarının nasıl yapılacağına bu karar veriyordu. Bu ülkeyi bu çakma oligark mı yoksa Tayyip Erdoğan mı yönetiyor?"
- Enflasyon rakamları
Bu hafta açıklanan ve ekonominin durumunu gösteren diğer önemli verinin ise enflasyon rakamları olduğunu belirten Faik Öztrak, şöyle devam etti:
"Şubat ayında hayat pahalılığı, TÜİK’in makyajlı verileriyle dahi görülmemiş seviyelere ulaştı. 2002 sonunda yüzde 30,84 olan üretici enflasyonu bugün yüzde 105’e çıkmış durumda. Tüketici enflasyonu son 20 yılın, üretici enflasyonu da son 27 yılın en yüksek seviyesinde. Yeni asgari ücret iki ayda açlık sınırının altına düştü. Emeklinin aylığına, memurun maaşına yapılan zam eridi gitti. Memura ilk altı ayda yüzde 7,5 zam yapılmıştı. Ama ilk iki ayda gerçekleşen enflasyon yüzde 16,45 oldu. Dahası bunlar maalesef iyi günlerimiz. Üretici enflasyonu yüzde 105’le 1995 yılının mart ayından bu yana, ilk kez üç haneye çıktı. Bu Hükümet sayesinde 30 yaş altı gençlerimiz de 3 haneli enflasyonla tanıştı. Bunda daha Ukrayna-Rusya savaşının etkileri yok. Ama ay ortasından itibaren temel gıda maddeleri üzerindeki KDV’nin, yüzde 1'e indirilmesinin etkisi var."
Son günlerde akaryakıta gelen zamlara değinen Öztrak, şunları kaydetti:
"İndir bindir derken, bir haftada 17 liranın altındaki benzin fiyatı 19 liranın üstüne çıktı, litresi 17 lira olan mazot 19 liraya yükseldi. Fukaranın yakacağı LPG’nin litresi 11 liraya dayandı. Arabası olan için artık kontak çevirmek bir servet. Eskiden 'Ben hep 50 liralık alıyorum'cular vardı. 50 lirayla ibre oynamayınca 'Ben hep 100 liralık alıyorum'a döndüler. Şimdi artık 100 liralık benzin de yakıt lambasını söndürmüyor. En son ikmal istasyonu işverenleri bile pes dedi, 'Akaryakıtta bari KDV’yi indirin, biz de batıyoruz' diye açıklama yaptı. Bu zamların, sadece artan petrol fiyatlarıyla açıklanır yanı yok. OECD ülkelerinde ortalama yüzde 26 olan enerji enflasyonu, bizde yüzde 89. Başka ülkelerde ortalama bir artan, bizde üç artmış."
Öztrak, hayat pahalılığındaki acı tablonun sorumlusu olduğunu iddia ettiği Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin dün gece Resmi Gazete'de yayımlanan kararla görevinden ayrıldığını aktararak şunları kaydetti:
"Hadi 'Saray Tarım ve Orman Bakanı'nı affetti' diyelim. Türk çiftçisi kendine yapılanları affeder mi? Milletimiz cayır cayır yanan ormanları unutur mu? Tarım Bakanı'nın istifasıyla artan gübre fiyatı iner mi? Tarladan sofraya uzanan zincirdeki sorunların üstesinden gelinir mi? Hiç sanmıyoruz. Çünkü sorunun özü bakanda, dışarıda, şurada, burada değil. Bu zihniyetin merkezi olan metal yorgunu sarayda. Sorunun sebebi olanların, çözümün adresi olamayacağı açıktır. Siyaset yelpazesinin tüm renklerine sahip 6 muhalefet partisinin genel başkanları, hafta başında imzaladıkları bildiriyle Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, milletimizin cebini, cüzdanını, tenceresini boşaltan, ucube şahsım rejiminden kurtaracak üzerinde uzlaştıkları, yepyeni ve Güçlü Parlamenter Sistem'in temel ilkelerini ülkemize ve dünyaya ilan ettiler. 28 Şubat’ta açıklanan metin, 'Sarayın rafa kaldırdığı demokrasinin raftan indirilmesi.' demektir. Bu toprakların insanlarının kucaklaşarak müreffeh bir geleceğe birlikte yürümesinin başlangıcıdır."
- "Ciddiye alınacak laflar değil"
Faik Öztrak, açıklamalarının ardından soruları yanıtladı.
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın geçmiş dönemde CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'na oy vermediğini açıklamasına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Öztrak, "Bunlar ipe sapa gelmez laflar. Ciddiye alınacak sözler değil." dedi.
Son Kovid-19 genelgesinde gece 12'den sonra müzik yasağının sona erdiğine dair bir açıklama olmadığının hatırlatılması ve değerlendirmesinin sorulması üzerine Öztrak, "Saray hükümetinin bu ülkeyi yönetemediğini hep söylüyoruz. Sağlık Bakanı başka konuşuyor, İçişleri Bakanı başka konuşuyor. Birtakım önlemleri çekindikleri için götürüp sarayın önüne koyamıyorlar ama sonunda bu işten büyük zararı, sanatkarımız, esnafımız görüyor, o dükkanlarda çalışan insanlar görüyor." karşılığını verdi.
Editor : Esha Haber