Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Liderler Zirvesi'nde konuşuyor. Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"İlk günden itibaren Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni titizlikle uyguladık, savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesine müsaade etmedik.
Türkiye olarak müttefiklerimizle dayanışma içinde hareket ederken aynı zamanda savaşın sona ermesi için yoğun çaba harcıyoruz.
Tahıl koridoru görüşmeleri sürüyor. Zelenski uzamasından yana, Putin'in de önerileri var.
Savaşın kazananı, barışın da kaybedeni olmaz. Bölgemizde barış umutlarını yeniden yeşertmek istiyoruz.
PKK'YI DESTEKLEYEN NATO ÜYESİ ÜLKELER
Dayanışma sadece bizim değil, tüm müttefiklerin içselleştirmesi gereken bir ilkedir. Bazı müttefiklerimizin bilhassa PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD/YPG ile kurduğu çarpık ilişki ittifakın bütünlüğüne zarar veriyor. Bu yaklaşımın makul ve mantıklı hiçbir açıklaması yoktur.
Yaklaşık 40 yıldır bölücü terör örgütüyle mücadele eden bir ülkeyiz. Terörle amansız ve amasız mücadele bizim kırmızı çizgimizdir. Artık bütün müttefiklerimizden kararlı ve net bir tavır bekliyoruz.
NATO tarihinde ilk defa Genel Sekreter tarafından Terörizmle Mücadele Özel Koordinatörü atanacağı duyuruldu.
(Finlandiya'nın üyeliği süreci) Türkiye, ittifakın genişlemesine verdiği ilkeli desteği bir kez daha ortaya koymuştur. İsveç'in NATO'ya katılım meselesi gündemimizde yer aldı. Zirve'nin hemen öncesinde Sayın Genel Sekreter ve İsveç Başbakanı'yla bir araya geldik. Bu toplantımızda ülkemizin beklentilerimizi, bugüne kadar İsveç'in taahhütlerini yerine getirme noktasında güncel durumunu değerlendirdik. İsveç'in üyelik süreciyle ilgili önümüzdeki dönemde atılacak adımları tespit ettik. Buna göre 3'lü daimi ortak mekanizmanın yanı sıra İsveç'le bakan düzeyinde kurulması belirlenen ikili güvenlik mekanizmasıyla terörle mücadelede iş birliğini artıracağız. İsveç, bir yol haritası sunacak. Ayrıca İsveç, ülkemizin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecine, gümrük birliği anlaşması sürecine ve vize serbestisi sürecine aktif destek verecek.
Mukaddes kitabımıza yapılan alçakça saldırı sonrasında İsveç hükümetinin saldırıyı tasvip etmediği yönündeki beyanlarını not ettik. Bugün Cenevre BM İnsan Hakları Konseyi, Kur'an-ı Kerim'i yakma eylemini dini nefret olarak tanımlayıp kınadı. Konsey içinde bu tasarıya ret oyu veren ülkelere özgürlük ve insan hakları anlayışını gözden geçirmelerini özellikle tavsiye ediyoruz.
Şu gerçeğin altını çizmek isterim: Sınırlarımız içinde veya dışında terör örgütlerine vurulan siyasi, askeri, diplomatik ve hukuki her darbe ülkemiz için kazanımdır. FETÖ, PKK, PYD mensupları için terör propagandası yapmak, şiddeti ve terörü övmek, işledikleri onca suça rağmen ellerini kollarını sallayarak gezmek çok daha zor olacaktır."