Avrupa’nın ortak para birimi Euro, dolar karşısında yüzde 0,6 düşerek Aralık 2002’den beri ilk kez 1,02’nin altına geriledi.
Küresel Merkez Bankalarının artan fiyatları kontrol altına almak için uyguladığı sıkılaşma politikalarına rağmen Çin’de Kovid-19 vakalarındaki artış ve Avrupa’da kötüleşen enerji krizi küresel büyümenin yavaşlayacağı beklentilerini artırıyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Sefer Şener şu ifadeleri kullandı: "Euro/dolar paritesinin aynı seviyeye gelmesi hatta doların daha üst seviyelere çıkması da mümkün. Son toplantıda ABD Merkez Bankası (Fed) 75 baz puan faiz artırdı. Avrupa Merkez Bankası’na (ECB) göre çok daha sıkı para politikası uygulama yolunda adımlarını atmaya başladı.
"DOLAR ENDEKSİNİ GÜÇLÜ SEVİYELERE TAŞIDI"
Diğer taraftan ECB ancak temmuz ayı itibarıyla 0.25 baz puanlık bir faiz artışı yapabileceğini beyan etti. ABD’de son dönemde enflasyonun geldiği boyutun 8.6’ya çıkması, Euro Bölgesi’nde enflasyonun 8.1’e çıkması her iki merkez bankasının da ne kadar sıkılaşma yapacağına dönük öngörüleri artırmıştı. Fed’in ECB’ye göre daha sert faiz artışına gitmesi, ECB’nin buna karşılık olarak faiz artırmaması ve küresel piyasalardaki resesyon endişesi ve büyüme ile ilgili öngörülerin son derece düşük gelmeye başlaması dolar endeksini güçlü seviyelere taşıdı.
Son 1 haftalık dönemde de petrol fiyatlarında resesyon olacağına dönük beklentiler sonucu petrol fiyatlarındaki gevşeme doğal olarak dolar endeksini 107 seviyelerine kadar taşımış oldu. Bir taraftan petrol ve altın gibi emtia fiyatları gerilerken dolar endeksi çok ciddi anlamda değer kazanmış oldu.
Aynı zamanda Fed’in yıl sonu itibarıyla faizi 3.5 seviyesine kadar taşıyabileceği beklentisi euro/dolar paritesini 1.01 seviyesine kadar geriletmiş oldu.
Önümüzdeki dönemle ilgili olarak gerek Rus doğal gazı ile ilgili yaşanan sıkıntılar, gerekse Avrupa’nın üretimde kullanacağı enerji ile ilgili darboğazlar, euronun değer kaybetmesini hızlandırdı. Önümüzdeki süreçte Avrupa ekonomisine dönük yavaşlama beklentileri, Rusya-Ukrayna krizi nedeniyle enerji sıkıntıları devam ederse euro/dolar paritesinin tersine dönmesi mümkün olacaktır.
Ancak en çok da merak edilen temmuz ayında ECB acaba söylediği gibi 0.25 puan mı artış yapacak? Yoksa daha agresif artışları da yapabilecek mi? Buradan gelecek sonuç önümüzdeki dönemle ilgili olarak doların çok daha güçlü seviyelere taşınmasına da neden olabilecektir."
Fed’in sıkılaşma altyapısı yapısıyla ilgili açıklamalarda bulunan Ekonomist Enver Erkan ise şu ifadeleri kullandı: "Dikkatlerin 15 Haziran'daki bir önceki FOMC toplantısının tutanaklarına, ardından Cuma günü Haziran istihdam raporuna kaymasını bekliyoruz. Fed Başkanı Jerome Powell, Merkez bankasının Temmuz toplantısında 50 baz puan veya 75 baz puan artırabileceğini söylemişti. Fed'in sıkılaştırma oranındaki artış, birçok bölgesel merkez bankasını faiz oranlarını artırmaya itiyor.
ENFLASYON VE RESESYON
Çoğu ülke enflasyonu kontrol altına almak için kesinlikle daha yüksek faiz oranlarına ihtiyaç duysa da, daha sıkı para politikası bazı ekonomilerin önümüzdeki 12-18 ay içinde resesyona girme olasılığını artırıyor. Bu, birçok merkez bankasının şu anda yapmak zorunda olduğu bir seçim getirmiş görünüyor: Enflasyonu kontrol altına almak ve yakın vadede hafif durgunluk riski ya da ekonomik büyümeyi desteklemek, enflasyonun artmasına izin vermek ve uzun vadede daha sert iniş riskine maruz kalmak.
MERKEZ BANKALARININ AKTİVİTE ARALIĞI
Politika yapıcılar parasal sıkılaştırma döngülerini hızlandırmış olsalar bile, enflasyon dünya çapında bazı ülkelerde rahatsız edici derecede yüksek bir eğilim gösterdi. Dünya çapındaki enflasyon sorunu, küresel ekonomi için ilginç bir ikilem yarattı. Çoğu merkez bankasının aktif kalması ve enflasyonist baskılara faiz artırımlarıyla yanıt vermesi beklenecektir. Bazı durumlarda, başta Fed olmak üzere politika yapıcıları daha da şahinleşme gereği duyabilirler. Haziran ayında 75 baz puanlık bir faiz artırımının ardından, Fed'in Temmuz ayında bir 75 baz puanlık faiz artırımı daha yapması bekleniyor.
Fed, para politikası açısından rolünün farkında olduğunu göstermek için bu yıl daha hızlı bir sıkılaştırma yolu belirledi. Bunu yaparken, stagflasyondan kaçınması gerekecek. Bu yılki zorlu yolun bir benzeri bu nedenle gelecek yıl için beklenmiyor. Fed'in tahminleri bu yılın geri kalanı için toplam 175 baz puana işaret ediyor. Vadeli işlem fonlarının fiyatlandırılması Temmuz ayında 75 baz puanlık bir artış olasılığını gösterse de, Fed'in faiz artırımlarını simetrik olarak dağıtması gerekmiyor. Temmuz ayında 75 baz puan daha gelecekse bu tahminlere göre kalan 3 toplantıda 100 baz puan kaldı. Fed, verilerdeki duruma göre bu hareketlerin oranını değerlendirecek.
ABD ekonomisinin gelecek yıl resesyona gireceği ve bulaşma etkilerinin G10 ve gelişmekte olan piyasalarda birden fazla resesyona yol açacağı yönündeki analizler çoğaldı. 2023'ün ortalarında bir ABD resesyonu beklentisi göz önüne alındığında, Fed'in sonunda parasal sıkılaştırmayı gevşetme olasılığı da var. Bu yıl enflasyona karşı atılan proaktif adımlar sonucunda Fed, fonlama faizini hızla denge faizinin oldukça üzerine çıkaracak ve faizlerde zirveyi gördükten sonra muhtemelen bir gevşeme döngüsü başlatacaktır."