Esha tv
Dünya

Filistinliler için 'Nekbe' 74. yılında da işgal altındaki topraklarda sürüyor

Haber 7 - İsrail'in Mayıs 1948'de tarihi Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan ettiği, Filistinlilerin yurtlarından sürüldüğü "Büyük Felaket" Nekbe 74. yılına girerken, işgal altındaki Filistinliler için tehcir tehdidi devam ediyor.

Filistinliler için 'Nekbe' 74. yılında da işgal altındaki topraklarda sürüyor
15-05-2022 17:35

Onlarca yıldır sürgün hayatı yaşayan milyonlarca Filistinli için zorunlu göç, yağma ve katliamların simgesi olan "Nekbe" tam 74 yıldır dinmeyen bir acıyı ifade ediyor. Filistinliler bugüne "Büyük Felaket" anlamına gelen Nekbe ismini veriyor.

İsrail'in 14 Mayıs 1948'de tarihi Filistin toprakları üzerinde kurulmasıyla zorunlu göçe ve katliamlara maruz kalan, hala işgal ve abluka altında bulunan ve mülteci konumunda yaşayan milyonlarca Filistinli, Nekbe'nin 74. yılında vatanlarına dönmenin hayalini kuruyor.

Filistinlilerin "Nekbe" ismini verdiği 15 Mayıs tarihi, Filistin ve İsrail toplumlarının zihninde taban tabana zıt şekilde algılanıyor.

1 MİLYONA YAKIN FİLİSTİNLİ SÜRÜLDÜ

İsrailliler için "bir devletin kuruluş" günü olan 14 Mayıs, Filistinliler için ise nüfuslarının yüzde 67'sine tekabül eden 957 bin kişinin vatanlarından zorla çıkarılması ve kültürel, sosyal dokunun yok edilmesiyle başlayan ve günümüze kadar devam eden felaketler silsilesinin başlangıcı anlamına geliyor.

O tarihten bu yana nüfus artışıyla Filistinli mültecilerin sayısı dünya genelinde 6 milyon 20 bine ulaştı. Bunların yaklaşık 5,3 milyonu Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansına (UNRWA) kayıtlı durumda.

675 KÖY VE KASABA YOK EDİLDİ

İsrail güçleri Nekbe'de Filistinlilere ait 675 köy ve kasabayı yok etti ve binlerce Filistinliyi öldürdü. Birçok tarihi Filistin şehri de Yahudileştirildi.

Bu süreçte Necef Çölü (Negev) bölgesinde yaşayan Bedevi kabileler yerlerinden edildi. Ayrıca yerleşim bölgelerinin isimleri değiştirilerek kültürel kimlik de hedef alındı.

NEKBE, İŞGAL ALTINDAKİ TOPRAKLARDA HALA DEVAM EDEN BİR SÜREÇ

İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün Şeyh Cerrah ve Silvan mahalleleri, işgal altındaki Batı Şeria'nın Mesafir Yatta bölgesi, İsrail içinde ülkenin güneyindeki Necef (Negev) Çölü bölgesi gibi tarihi Filistin topraklarında yaşayan Filistinliler yerlerinden edilme ve aşamalı bir tehcir tehlikesi ile karşı karşıya.

İsrail, Meclisi, mahkemeleri, belediyeleri ve ordu kurumları aracılığıyla, bu bölgelerde yaşayan Filistinli ailelerin tehcir edilmesi anlamına gelen kararlar alarak evlerinden zorla çıkarmak istiyor. Bunun için İsrail kurumları kimi zaman "güvenlik" kimi zaman ruhsat gibi "yasal prosedürleri" bahane ederek aşamalı bir tehcir politikası uyguluyor.

Tüm uluslararası tepkilere rağmen İsrail güçleri, Şeyh Cerrah ve Silvan mahalleleri başta olmak üzere işgal altındaki Doğu Kudüs'te Yahudi yerleşimleri genişletme çabasıyla çok sayıda Filistinlinin evini yıkmaya devam ediyor.

ŞEYH CERRAH VE SİLVAN SAKİNLERİ İKİNCİ KEZ TEHCİRLE KARŞI KARŞIYA

Bugün evlerinden tahliye edilme tehdidiyle karşı karşıya kalan işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Şeyh Cerrah ve Silvan mahallelerinde yaşayanların hikayesi de yurtlarından sürüldükleri Nekbe'ye kadar uzanıyor.

Günümüzde Şeyh Cerrah ve Silvan'da yaşayan onlarca Filistinli aile, İsrailli yerleşimcilerin yasa dışı iskanı için çeşitli "yasal" engellemeler üretilerek evlerinden zorla çıkarılmak isteniyor.

İsrail'in Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan ettiği 1948'de evsiz kalan 28 mülteci aile 1956'da Şeyh Cerrah Mahallesi'nde iskan ettirildi. Mahalle sakinleri, 1956'dan beri yaşadıkları evlerinden de tehcir edilerek ikinci kez mülteci durumuna düşmek istemiyor.

Mescid-i Aksa'nın hemen güneyindeki Silvan Mahallesi'nde de 2275 Filistinli evsiz kalma korkusuyla yaşıyor.

Son dönemde bu mahalleleri tamamen ele geçirmeye ve burada yerleşim birimleri kurmaya çalışan İsrail ve Yahudi yerleşimciler, sahte belgeler yayımlamak da dahil her türlü illegal yola başvuruyor.

Yıllardır yıkım tehditleri ve İsrail polisinin desteğini arkasına alan radikal Yahudi yerleşimcilerin baskı ve saldırılarına maruz kalan Filistinli aileler, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde doğup büyüdükleri evlerinden zorla çıkarılmaya çalışılıyor.

MESAFİR YATTA

İşgal altındaki Batı Şeria'da yer alan El-Halil güneyindeki Mesafir Yatta bölgesinde yaşayan Filistinliler de İsrail mahkemesinin "İsrail ordusuna ait eğitim alanları" bulunduğu gerekçesiyle köylerinin tahliye edilmesi yönünde verdiği karar nedeniyle endişeli.

İsrail ordusu 2000'de "askeri alan" olduğu iddiasıyla Filistinli bedevilerin yaşadığı Mesafir Yatta'da bulunan 8 köyün tahliyesi anlamına gelen kararı onayladı. İsrail, söz konusu bölgelerin 1980'den bu yana kullanım dışı olduğunu iddia ederek bölge sakinlerinin yerlerinden edilmesini talep ederken, Filistinliler bu iddiaları yalanlıyor.

İsrail, yerleşim hırsı nedeniyle bölge sakinlerini yerlerinden etmek isterken, İsrail ordusu, eğitim alanı olduğu bahanesiyle bölgeyi boşaltmaya çalışıyor. Bölge sakinlerine ait konut ve meralar da sık sık fanatik Yahudi yerleşimcilerin saldırılarına maruz kalıyor.

Burada yaşayan 2400'den fazla kişi her an evlerinden tehcir edilme kaygısıyla yaşarken, İsrail güçleri son olarak 11 Mayıs'ta 45 Mesafir Yatta sakinini zorla tahliye ederek evlerini yıktı.

NECEF ÇÖLÜ'NDEKİ FİLİSTİNLİ BEDEVİLER

Necef bölgesindeki Arap köylerine elektrik ve su gibi hayati altyapı hizmetlerini sunmayan İsrail, bölgede yaşayan Filistinli bedevilerin arazi mülkiyetini de tanımıyor.

Necef Çölü'nde tamamı Filistinli bedevi 85 bin kişinin yaşadığı 38 Arap köyü bulunuyor.

Filistin kaynaklarına göre, İsrail bugüne kadar 220 bin İsrail vatandaşı Filistinlinin yaşadığı 12 milyon dönümlük Necef Çölü'nün 11 milyon dönümüne el koydu.

İsrail hükümeti, "ağaçlandırma" faaliyetleri bahanesiyle bedevilerin doğal yaşam alanları olan çölün statüsünü bozarken, bu bölgede yeni Yahudi yerleşim birimleri inşa ediyor.

Bölgenin yerel halkı Filistinli bedeviler, Siyonist Yahudi Ulusal Fonu tarafından yürütülen ağaçlandırma faaliyetlerine, yüzyıllardır yaşadıkları topraklara el konulması ve "Yahudileştirme" maksadıyla yapıldığı gerekçesiyle karşı çıkıyor.

Buradaki bedeviler ve onlara destek veren insan hakları aktivistleri, İsrail yönetiminin uygulamalarına karşı sık sık protesto gösterileri düzenlerken, İsrail güçleri, göstericilere sert şekilde müdahale ederek bazılarını gözaltı alıyor.