Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün suç duyurusu dilekçesinde, Özdağ'ın 4 Temmuz'daki basın açıklamasında "iç savaş çıkacağı" yönünde iddialarda bulunduğu belirtildi.
Özdağ'ın gerçek dışı iddialarla, hayal ürünü ithamlarda bulunduğu vurgulanan dilekçede, açıklamada devletin organları ve teşkilatları hakkında kamuoyunu olumsuz yönlendirmek ve etkilemek amacıyla dayanıksız, yalan, yanlış, yanıltıcı ve provokatif ifadeler kullanıldığı kaydedildi.
Bu ithamların basın yoluyla paylaşılması sonucunda bu tür yayınların kamuoyu üzerinde oluşturduğu etkiler de dikkate alındığında bu iletişim araçları sayesinde ciddi algı operasyonlarının yapıldığı ve kamuoyunun yanlış yönlendirildiği belirtilen dilekçede, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Her türlü gerçeklikten uzak, gerçek dışı ve hayal ürünü iddia ve ithamlarla Bakanlığımızca hukuk çerçevesinde son derece büyük bir gayret, özveri ve başarıyla yürütülen çalışmalara sekte vurmak ve sanki bir keyfiyet varmış algısı oluşturulmak istenmişse de Bakanlığımızın tüm çalışmalarının bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuksal çerçeve içerisinde kararlılıkla sürdürüleceğinin herkes tarafından bilinmesi gerekir. Hayal ürünü iddialarla sırf siyasi bir algı oluşturmak kastı ile hareket edildiği açıkça ortada olan gerçek dışı ve mesnetsiz isnat ve ithamlar, şüpheli tarafından kamuoyu ile paylaşılmış olup bu açıklamanın yasal mevzuat çerçevesinde cezai sorumluluk gerektiren ifade ve itham olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmek isteriz."
"TÜRKİYE GÖÇ SÜRECİNİ ŞEFFAF ŞEKİLDE YÜRÜTÜYOR"
Özdağ'ın ayrıca video kaydında "Sığınmacıların Türkiye'ye en büyük tehdidi nedir?" sorusuna verdiği cevapta çeşitli iddialarda bulunduğu ifade edilen dilekçede, Türkiye'nin göç sürecini şeffaf şekilde yürüttüğü vurgulandı.
Türkiye'deki göçmenlerle ilgili istatiksel bilgilerin Göç İdaresi Başkanlığının internet sitesi üzerinden haftalık olarak açıkladığına işaret edilen dilekçede, İçişleri Bakanlığının üst düzey temsilcilerinin de açıklamalarında bu bilgileri kamuoyu ile paylaştığı aktarıldı.
Dilekçede, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da 22 Nisan'daki bir canlı yayında, Türkiye'de bulunan yabancı sayısı, yasa dışı yollarla sınırla girişi engellenenler, yakalanan düzensiz göçmen ve sınır dışı edilen kişi sayıları hakkında bilgiler verdiği hatırlatıldı.
Soylu'nun ayrıca 22 Ocak, 18 Şubat ve 15 Nisan tarihlerinde de Türkiye'deki toplam yabancı sayısını ve sınır dışı edilenlerle ilgili istatiksel bilgileri paylaştığı aktarılan dilekçede, söz konusu verilerin düzenli olarak paylaşılmasına rağmen Özdağ'ın yabancılara ve Türkiye'nin göç alanında yürüttüğü çalışmalara yönelik gerçek dışı algı oluşturmaya çalıştığına işaret edildi.
"CİDDİ ALGI OPERASYONLARININ YAPILDIĞI AÇIKTIR"
Daha önce de İçişleri Bakanlığını hedef alan Özdağ'ın, bu konuda gerekli açıklamalar yapılmasına karşın iddia ve ithamları sürdürdüğü belirtilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Gelinen aşamada gerek Bakanlığımızca gerekse diğer kurum ve kuruluşlar tarafından daha önce yapılan şikayetlere konu olağana aykırı, kabul edilemez, eylem, açıklama ve paylaşımlar da dikkate alınmak suretiyle soruşturmada öncelikle şikayet edilenin cezai ehliyetinin olup olmadığı ile ilgili araştırma yapılmasını talep etmekteyiz. Yine bu araştırma öncesi ilgili kolluk birimine müzekkere yazılarak şikayet edilenin eylem ve açıklamalarının kronolojik olarak tespit edilmesi taleplerimizin haklılığının anlaşılması ve maddi gerçeğe ulaşılması açısından büyük önem arz etmektedir. Diğer taraftan şüpheli tarafından bahse konu video paylaşımlarıyla devletin organları ve teşkilatı hakkında kamuoyunu olumsuz yönlendirmek ve etkilemek maksadıyla dayanıksız, yalan, yanlış ve yanıltıcı ifadeler sunulmuştur. Bu ithamların ise özellikle kullanıcıların erişimlerini kolaylaştıran internet ortamında yapılması sonucunda bu tür yayınların kamuoyu üzerinde oluşturduğu etkiler de dikkate alındığında bu iletişim araçları sayesinde ciddi algı operasyonlarının yapıldığı, kamuoyunun yanlış yönlendirildiği açıktır."
Bakanlığın daha önce yaptığı açıklamalara rağmen Özdağ'ın ısrarla hayal ürünü açıklamalarıyla kamuoyunu yanıltmaya, kamu görevlilerini itibarsızlaştırmaya, kamu kurumlarına dönük güveni sarsmaya dönük çabalarına hız kesmeden devam ettiği belirtilen dilekçede, Özdağ hakkında resen soruşturma yapılması istendi.
Dilekçede, Özdağ hakkında "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, nefret ve ayrımcılık, iftira, Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama, halk arasında korku ve panik yaratmak" suçlarından soruşturma ve ceza davası açılması talep edildi.