İşte Mehmet Acet'in bugünkü "Erken seçim barometresi neyi gösteriyor?" başlıklı yazısı:
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu “Kasım’da seçim var” dedi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “hayır, Kasım’da seçim yok” diye cevap verdi.
Erdoğan, “Ya adaylığını açıkla, ya adayını” diye meydan okudu; Kılıçdaroğlu, “Televizyon kanalların var, orada sana cumhur-başkanı adayının kim olacağını açıklayacağım” diyerek topu taca gönderdi.
Nereye gitsek karşısında Ankara gazetecisi bulan, soruyor.
Erken seçim var mı diye.
Bu sorunun, net bir cevabı olmaz, olamaz.
Ama iyi bir takip, biraz tecrübe, biraz da analiz yeteneğinize bağlı olarak kestirmelerde bulunabilirsiniz.
Hatırlayalım.
Bir önceki Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimi, 3 Kasım 2019’da yapılacak iken, 24 Haziran 2018’e alınmıştı.
Öncesinde erken seçimin ayak sesleri duyuluyor muydu?
Evet, duyuluyordu.
İki temel gerekçesi vardı bu kararın.
1-Dönemin ekonomi yönetiminde yer alan isimlerin 3 Kasım 2019’a endeksli bir takvimin ekonomiyi negatif yönde etkileyeceği, 2018’in 2019’a göre hem ekonomik veriler, hem de ‘öngörülebilirlik’ anlamında daha elverişli olacağı görüşünde mutabık kalması,
2-Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarını darbe dahil türlü türlü yöntemlerle değiştiremeyen ulusal ve uluslararası dinamiklerin, başka çare kalmadığı düşüncesiyle bütün motivasyonlarını 3 Kasım 2019 seçimleri üzerinde teksif etmiş olmaları.
24 Nisan’da seçim kararını açıklayan Erdoğan’ın o konuşmasında, “3 Kasım’ı aradan çıkarmak” şeklinde bir ifade kullanması, kararın bir gerekçesini de böyle bir tespite dayandırmasıyla ilişkiliydi.
Sonradan geriye doğru bakıldığında, Cumhur İttifakı’nın erken seçim kararında isabet ettiği anlaşıldı.
2018’DEKİ ŞARTLAR BUGÜN İÇİN DE GEÇERLİ Mİ?
Peki, aynı şartların günümüz için de geçerli olduğunu söylemek, düşünmek mümkün mü?
Kestirmede bulunmak için analiz yapmak gerekir.
Günümüzün şartlarıyla 2018 şartları arasında evet bazı benzerlikler var.
Bir defa, uluslararası bir takım güç odaklarının, Erdoğan’ın Türkiye’nin milli egemenliğini önceleyen Ankara merkezli bağımsız dış politika anlayışına son verip, Türkiye’yi yeniden ‘dizginleri ele alınmış’ bir ülke haline getirmek için bir iktidar değişikliğini 2019’dan daha fazla arzu ettiği kanıtlarıyla ortada.
ABD Başkanı Joe Biden’ın 2019 sonunda Başkanlık adaylığı için yola koyulduğu sıralarda yaptığı açıklama arşivlerde duruyor.
Ne demişti, hatırlatalım:
“Bence yapmamız gereken ona (Tayyip Erdoğan’a) karşı farklı bir yaklaşım izlemek. Muhalefetin liderlerini destekle-diğimizi açık şekilde belirtmeliyiz.
“Ama hâlâ, geçmişte yaptığım gibi, onlarla (muhalefet) doğrudan iletişimde olup, hâlâ var olan unsurlarını destekleyip onları Erdoğan’ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, darbe ile değil, seçimle.”
Başkan olduktan sonra, açıktan böyle şeyler söylememeye özen göstermiş olsa da, Biden’ın aldığı ‘aksiyonlar’, Türkiye’de tam da şu yukarıdaki sözleri ile uyumlu şekilde hareket ettiğine işaret ediyor.
(Örnek mi? Ankara’ya gönderdiği ‘siyaset kökenli’ yeni büyükelçinin işe başlar başlamaz, muhalefet liderleri arasında mekik dokuması)
EKONOMİYLE İLGİLİ GEREKÇELER, 2018’E GÖRE FARKLILIK ARZ EDİYOR
Ekonomiyle ilgili duruma bakınca, tam olarak öyle olmasa da, 2018’deki dinamiklerin tersi bir durum olduğu yorumu yapılabilir.
İktidar açısından seçimlere daha rahat bir ortamda girebilmek için, enflasyonun ateşini düşürmek, sabit ve dar gelirli milyonları enflasyona ezdirmemek adına adımlar atmak önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’ndaki ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli ile son görüşmesinin ardından, ekonomik verilerin 2023’ün ilkbaharında daha iyi olacağına dair yaptığı açıklamalar, o görüşmede seçimlerin vaktinde yapılması yönünde bir eğilimin ortaya çıktığına işaret ediyor olabilir.
BÜYÜK PROJELERİN DEVREYE GİRMESİNİ BEKLEMEK
Seçimlerin zamanında yapılacağı tezini güçlendiren iki gerekçe daha var:
1-Milyonlarca insana, “Hayal bile değildi, gerçek oldu” dedirtecek türden büyük bazı projelerin 2023 başında devreye girecek olması (Örneğin, Karadeniz gazının evleri ısıtmaya başlaması, yerli otomobilin yollara çıkması vs).
2-Nisan ayında Meclis’ten geçen seçim kanununun uygulanabilmesi için Anayasaya göre üzerinden bir yıl geçmesi gerekliliği.
Uluslararası dinamiklerin, Türkiye’de iktidar değişikliği için yaptığı hesapları boşa çıkarma adına seçim takvimine dair ‘sürpriz etkisini’ her daim akıllarda tutmakta fayda var.
Ancak şu an için diğer bütün dinamikler, seçimlerin zamanında yapılacağına işaret ediyor.