Gündem

Mustafa Çelik yazdı: Osman Sınav’a şahitliğimdir

Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mustafa Çelik, hayatını milli ve manevi değerleri anlatmaya adamış, Türk sinema ve televizyon dünyasının unutulmaz ismi yönetmen ve senarist Osman Sınav için duygu dolu bir yazı kaleme aldı.

Mustafa Çelik yazdı: Osman Sınav’a şahitliğimdir
24-03-2025 10:28

Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mustafa Çelik, Türk sinemasının ve televizyon tarihinin unutulmaz eserlerine imza atan, hikâyelerinde milli ve manevi değerlerimizi içtenlikle yansıtan, 'Deli Yürek', 'Kurtlar Vadisi', 'Ekmek Teknesi' gibi efsaneleşmiş dizileri ile izleyicinin gönlünde taht kuran yönetmen ve senarist Osman Sınav için duygu dolu bir veda yazısı kaleme aldı.

İşte Mustafa Çelik'in "Osman Sınav'a Şahitliğimdir" başlıklı o yazısı;

Osman Sınav’ı, kimse Osman Sınav’dan daha güzel anlatamaz ve fakat dilim döndüğünce bir de ben anlatmak istedim. O, bu dünyaya hikayelerimizi anlatmak için gelmiş gibiydi. Elinin değdiği her esere rengini verdi. Yapıp yönettiği her sinema filmine, her diziye gönlünün muradından bir nefes, bir soluk üfürmeyi bu dünyada kendi varlık alanı olarak belirledi. Bu ülkenin, bu toprakların, bu aziz milletin değerlerini ve kültürünü, görüntünün diliyle konuşturmak için çalıştı hep.  Kamerayı, sinemayı, televizyonları, televizyon dizilerini bu amaç için bir araç saydı. Milletin kültür ve değerlerini küçümseyenler, hor görenler, televizyonlarının kapılarını, onun, saygı duymak zorunda kaldıkları özgün ve yetkin proje tasarımlarına açmak zorunda kaldılar. ‘Kapıları Açmak’ dizisi o dönemin Kanal D ekranlarında kendine yer bulabilmişse bu yüzdendi. Mustafa Kutlu abinin eserinden yola çıkılarak hazırlanan bu dizi çok ses getirmişti. Dönemin Kanal D’si bu dizinin içeriğine, muhtevasının yerli ve milli dozuna ancak altı bölüm dayanabilmişti. Altı bölüm sonra kendi kurdukları reyting düzenine göre izlenmediği gerekçesiyle yayından kaldırmışlardı. Türk dizi tarihine altın harflerle yazılan ‘‘Süper Baba’ ve ‘Deli Yürek’ ile açtığı yolu; Ekmek Teknesi, Kurtlar Vadisi, Sakarya Fırat ve daha birçok sinema filmi ve diziyle sürdürdü. Hepsi onun milli ve manevi kültür kodlarına uygunluk standardının harika eserleridir.  Bu projelerin bir kısmını birlikte inşa ettiği Ömer Lütfi Mete’yi de burada rahmetle anıyorum.

Geçmiş zaman dostların hatıralarıyla değer kazanır. Hatırlamak bazen bir nimettir. Rahmetli Osman Sınav ve sevgili Hasan Kaçan’ın ‘Ekmek Teknesi’ projesini ilk bana getirdikleri o güne gidiyor zihnim.  O zamanlarda Kanal 7 Televizyonun Genel Yayın Yönetmeni bendim. ‘Kanal 7 için çok uygun bir proje, buraya yakışır bu dizi’ demişlerdi. Çok sevmemize ve beğenmemize rağmen, ne yazık ki maddi yetersizlikler yüzünden bu teklifi değerlendirememiştik. Aynı şekilde ‘Sakarya Fırat’ dizisini de sevgili kardeşim Süleyman Çobanoğlu, Kanal 7’nin Program Daire Başkan iken hazırlamıştı. Yine aynı nedenlerle bu projeyi de gerçekleştirmek 0sman Sınav’a nasip oldu.

Osman Sınav büyük hayallerin adamıydı. Her görüşmemizde uzun uzun dinlediğim projeleri, üzerinden çok zaman geçmeden birdenbire gerçeğe dönüşmüş olurdu. Bu ülke için daha ne hayaller kurmuştu, ömrü vefa etmedi hepsine. Geriye dönüp bakınca çok nitelikli ve değerli eserler bıraktığını görüyoruz bu dünyaya. Bir kısmını kendisinden dinleme şansına sahip olduğum ‘büyük hayallerini’ düşününce bu ölüm tam bir ‘erken ölüm’ oldu.

Nice güzelim projesi yarım kaldı.  Öteden beri Osmanlı Padişahlarının hayat hikayelerini içeren bir dizi projesi peşindeydi. Ak Parti iktidara geldikten bir süre sonra Koşuyolu’ndaki ofisinde ziyaret ettiğim bir gün bana en az dört- beş saat hiç yorulmadan bu büyük projesini dosya kağıtlarına yazdığı kısa kısa notlarla anlatmıştı. Büyük hayallerin büyük coşkusu içindeydi. Bana beraber yapalım teklifi yapınca yine o kahrolası ekonomik yetersizlikler önüme çıkmıştı.  Osman, kaliteden asla ödün vermezdi. Yapacağı projenin hakkettiği bütçeyi temin edemezse o projeyi bir kenarda beklemeye alırdı. Ben bu heyecan ve coşku karşısında nerelere kimlere bu projeyi teklif ederse sonuca ulaşabileceğine dair düşüncelerimi mahcubiyet içinde aktarabilmiştim. Ne zaman görüşsek milli ve manevi değerlere sahip bazı yetkililerin bu ve benzeri proje önerileri karşısındaki duyarsızlıklarından yakınır, muhafazakâr camianın kültür-sanat’a olan ilgisizliğine çok üzülürdü. Tunca Toskay’ın TRT Genel Müdürü olduğu dönemde ve   2010 yılından sonraki yıllarda özellikle TRT VE ATV ‘Osman Sınav Yapımı’ dizilere ve sinema filmlerine hakkettiği değeri vererek seyirciyle buluşturdular. Ben ancak Kanal7’ de ve Ülke TV’de konuk edebildim. Sinema anlayışını, büyük gayretini, asla vazgeçmeyen azmini anlattı bizim ekranlarımızda. Ne zaman çağırsak koşa koşa geldi yayınlarımıza. Sevgisini de dostluğunu da hiç esirgemedi bizden.  Yine hatırlıyorum, “Osmanlı Saray Entrikalarını” çekmeyi önermişti 2000’li yılların başında. Eyüp Sultan’daki yerimize yeni taşınmıştık o günlerde. ‘Sizin için ekonomik bir iş olur, yapalım bunu Mustafa’ demişti bana. Niçin yapamayacağımızı, uygun olmayan şartları anlatmıştım, hiç alınmamıştı. Halden anlayan erdemli bir gülümsemeyle karşılık vermişti.

‘Bu ülkeye ne oluyor?  sorusunun cevabını arıyordu. Bu ülkeye ne olduğunu anlamak ve anlatmak için hikâyenin ve dramanın imkanlarını seferber etti. Sonuç olarak gönül coğrafyamızdan yeni bir sinema dili inşa etmeyi başardı.

Kendi ifadesiyle ‘İnsan tecelligahtır, İnsan Allah’ın tecelligahıdır’ Bu düstur sinema anlayışının ana sütunu olmuştur. Türkiye’de sinema ve TV dizileri üzerinden kurulmak istenen hiç de yerli ve milli olmayan kültürel hiyerarşiyi tersine çevirdi. Hayatını ‘Türkiye bir yalnız kurt’ dediği ülkesinin hikayelerini anlatmaya adadı. Burdur’un bir dağ köyünden çıkıp gelen ‘bir yalnız kurt’ olarak verdiği bu mücadeleden zaferle çıktı.

Bu ülkenin tarihinden, kültüründen ve mitolojisinden sinemaya yeni kahramanlar üretme iradesinden hiç taviz vermedi. ‘Kuşçu’, ‘Heradot Cevdet’ ve ‘Ömer Baba’ karakterleri hala insanımızın hafızasında rollerini oynamaya devam eden kahramanlardır.

Osman Sınav, ardında yalnızca diziler ve filmler bırakmadı, ruhlarımızı sarıp sarmalayan hikâyeler, adalet ve vicdan, kimlik ve aidiyet, aksiyon ve duygusal derinlik sahibi güçlü karakterler ve unutulmaz sahneler armağan etti dünyamıza. Bilen bilir ‘İsmet Özel okumayan bir insandan oyuncu olmaz’ sözü de ona aittir.

Osman Sınav ile ilk yüz yüze tanışmam 1983 yılının sonlarıdır. O tarihte Akabe Yayınları’nı ve Mavera Edebiyat Dergisi’ni yönetiyordum. 1989 yılında, 86’ da benim kurduğum Nehir Yayınları ile 80’lerin başında Mesut Uçakan ve arkadaşlarının kurdukları Atlas Film’i birleştirerek Atlas-Nehir İletişim A.Ş adında bir şirket kurmuştum. Atlas Film’in karar defterlerini karıştırırken gördüm ki Osman Sınav bu sinema şirketinin kurucu ortaklarından biri. Diğer isimler de Mesut Uçakan, Salih Diriklik ve Sami Kılıç. Üçü de bu sektörün önemli öncüleri. Bu vesileyle selam ediyorum üçüne de..

Bu şirketin çatısı altında faaliyet gösteren Anajans reklam sektörüne hizmet veriyordu. Osman Sınav ile o tarihlerde çalıştığımız firmalara reklam filmleri yaptık. Kendisi yönetmenliğini yapsın yapmasın mutlaka gelir işin başında durur, vaziyet ederdi. İnanılmaz titizdi. Onunla ve şirketi Sinegraf ile iş yapan kimsenin gözü arkada kalmazdı.

En uzun beraberliğimiz yanılmıyorsam 1991 yazında Sivas’da belgesel çekimleri için geçirdiğimiz günlerdi. Hatırladığım kadarıyla bu çekimler için 21 gün kalmıştık Sivas’ta. Kameraman, ışıkçı vs. teknik ekip otobüsle gitmişti. Biz ikimiz İstanbul’dan o’nun arabasıyla çıkmıştık yola. Düz vites bir Renault kullanıyordu. Hızlı şofördü. Ani firen yaptığı anlarda sol eli direksiyonu tutarken sağ eliyle yan koltukta oturan beni korumaya alıyordu. Her ani fren durumunda sağ kolunu göğsümün hizasında görüyordum. Amma da korumacısın diyerek takıldığımı hatırlıyorum. Ama asıl büyük hayretimi ‘Divriği Ulu Cami‘ çekimleri başlamadan bir gün önce birlikte camiyi görmeye gittiğimizde yaşadım. Cami kapı gibi koca koca taşlardan, adeta ruhani bir boşluğa, ilahi bir yalnızlığın orta yerine inşa edilmişti. Sevgili Osman Sınav Camiyi görür görmez bu ruhani boşluğun yapı taşlarıyla bütünleşmek isteyen bir ruh haline bürünmüştü. Taşın bir dantel gibi işlendiği benzersiz Taç Kapılardan başlayarak cami içindeki sütunlara, abanoz ağacından yapılma minbere ve muhteşem mihraba baktıkça ve dokundukça halden hale giriyordu.       

Avuç içlerinin erişebildiği her bir taşı bir ucundan diğer ucuna kadar okşuyor, sonra taşla temas eden avuç içlerini dudaklarına götürüyor, öpüyordu. Ben sadece yanında, O’nun bu halini sessizce gıptayla izliyordum. Bu hal üzere o önde ben arkasında içten ve dıştan caminin dört bir köşesini dolaştık. Sanki sevgili Osman, her adımında sessizliğin ve ıssızlığın bu derin kuyusuna düştü düşecekti de ben onu son anda tutacaktım. İkimizin hali aynen böyleydi. Caminin çevresini dura yürüye dolaşmamız nerdeyse bir saatimizi almıştı. Arada bir dokunduğu taşlara anlayamadığım bir şeyler söylüyordu. Dudaklarının kımıltısından anlıyordum bunu. Ya kendisiyle bir iç konuşma yapıyordu ya da taşlarla konuşuyordu.  Daha sonra uygun bir anında ne konuştuğunu anlattı. Taşlara ‘şahit olun! Şahit olun’ diyormuş.

***

Sevgili dostum. Aziz kardeşim;

Senin o coşkun ırmaklar gibi akan, o büyük Müslüman gönlüne, millet ve memleket sevdana, bu toprakların taşına toprağına aşkla ve imanla bakışına, inanç ve sevgi dolu avuçlarınla dokunuşuna ‘Divriği Ulu Camii’nin taşları da ben de şahidiz.  Sivas’ın belgeselini yaptığımız diğer bütün Selçuklu eserleri de şahit.

Allah ‘Divriği Ulu Cami’nin şahitliğini, taşın toprağın şahitliğini, minberin mihrabın şahitliğini, benim seni izlerken hüzünle titreyen yüreğimin şahitliğini kabul etsin. Seni cennet-i alasında ağırlasın.

Dün (cumartesi) ikindi namazından sonra Marmara İlahiyat Fakültesi Camiinde cenaze namazını kıldık, ardından Karacaahmet mezarlığında ebedi aleme uğurladık seni...

Yolun açık olsun.

Mekânın cennet olsun,

yerin yurdun efendimize komşu olsun, güzel kardeşim.

Mustafa Çelik / Kanal 7 Medya Grubu Başkan Vekili 

#ESHAHABER.COM.TR #haber #gündem #sondakika #news #press #worldnews
Editor : Eshahaber
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ