Haber7/ Fuat Öner- Gamze Türk
Pandeminin etkisi ile son 2 yılda 3 kat büyüyen E-ticarete yönelik yeni bir düzenleme hayata geçirilecek. Ticaret Bakanlığı, hem tüketicinin korunması hem de sektörün düzenli büyüyebilmesi için bir dizi yeniliği hayata geçirecek.
E-Ticaret sektörü dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hızla büyürken haksız rekabet ve tekelleşme tartışmaları ise gündemde. Özellikle pazaryerleri ile ilgili KOBİ'lerin çok fazla şikayeti söz konusu. Pazaryerleri son dönemde kendi ürünlerini üreterek hakim güçleriyle beraber yüzlere girişimci ve KOBİ'yi saf dışı bırakabiliyor. Ayrıca diğer bir tartışma konusu ise pazaryerlerinin uyguladıkları komisyon ücretleri ve topladıkları tüketici bilgileri...
Yeni düzenleme ile küçük girişimciler ve KOBİ'lerin haklarıyla beraber tüketicide özellikle sahte ürünlere karşı koruma kalkanına alınacak.
E-TİCARETTE YENİ DÖNEMİN DETAYLARI
-E-ticaret pazaryerleri satıcıya mal veya hizmet satışının ödemesi, sipariş alıcıya ulaştıktan sonra 5 gün içinde eksiksiz yapılacak.
-Pazaryeri platformda malını satan satıcı ile tüketiciden elde ettiği verileri rekabet ederken asla kullanamayacak.
-Satıcılar sadece bir e-ticaret pazar yerinde faaliyet göstermek zorunda bırakılamayacak.
-Rekabeti korumak için pazaryerlerinde reklam ve indirimler için işlem hacmine göre bir sınırlama getirilecek.
- Artık e-ticaret pazaryerleri hem mal satan hem de hizmet sağlayan yerler olmayacak.
-Pazaryerleri kendi Fintech sistemlerini kullanamayacak (Online cüzdan gibi...)
-E-ticaret şirketlerinin kurduğu kargo ağları ile kendi pazaryeri dışına hizmet veremeyecek
- E-ticaret pazar yerlerinde taklit ürün satışı ve hukuka aykırı içerikler engellenecek.
ÖMER NART: PAZARYERLERİ SATICI İLE REKABET ETMEYECEK
E-Ticarete getirilecek yeni düzenleme ile ilgili görüşlerini Haber7.com'la paylaşan Uluslararası e-ticaret Platformu WORLDEF’in Başkanı Ömer Nart, düzenleme ile tüketicinin pazaryerlerine güveninin artacağını söyledi. Nart, satıcılar bu düzenlemeden 'mutlu' dedi.
İşte Ömer Nart'ın açıklamaları;
Sektörde özellikle pazar yerleri üzerinden satış yapan çok fazla satıcı var ve bu satıcıların neler sattıklarıyla ilgili şikayetler son zamanlarda gündemdeydi. İmitasyon ürünlerden bahsediyorum. Burada özellikle pazar yerlerini satıcılara yönelik denetimlerinin daha da arttırılması gündemde. En önemli gündem maddelerinden biri bu. Bir diğeri pazar yerleriyle satıcıların kendi ürünleriyle rekabet etmesi konusu.
'SÜPERAPP' OLAMAYA ÇALIŞIYORLAR
Özellikle son iki yıl içerisinde Amerika’da yaşanan bir vakadan bahsetmek gerekirse; çok büyük bir pazar yerinde satış yapan bir satıcı pazar yerine kendi ürününü taklit edip satış yaptığı gerekçesiyle bir dava açtı ve bu davayı kazandı. Ben bu davanın sonucunun tüm dünyadaki e-ticaret ekosistemleri için bir emsal karar teşkil edeceğini düşünüyorum.
Bu noktada da yine pazar yerleri satıcılarıyla rekabete gireceği bir duruma gelmeyecektir. Diğer taraftan pazar yerlerinin 'süperApp' olma yolunda çok hızlı adımlar attıklarını görüyoruz. Birçok alanda servis vermeye başladılar. Bu noktada da bir düzenleme getiriliyor ve belirli alanlarda kalınmasını şart koşan bir hukuki düzenleme söz konusu. Dolayısıyla bir pazar yeri tamamen bütün alanları domine edecek şekilde pozisyon alamayacak. Aslında bunun kendi içerisinde avantajları olduğu kadar dezavantajları da olabilir.
( SüperApp nedir?: Bir süper uygulama, ödeme ve finansal işlem işleme dahil olmak üzere birden fazla hizmeti sunabilen, kişisel ve ticari yaşamın birçok yönünü kucaklayan, her şeyi kapsayan bağımsız bir ticaret ve iletişim çevrimiçi platformu haline gelen bir mobil veya web uygulamasıdır.)
En önemli dezavantaj yurtdışı yatırımcıların Türkiye’deki hukuki düzenlemelerden dolayı Türkiye e-ticaret ekosistemine yatırım yapmaya devam eder mi? Bu en önemli soru işaretlerinden biri haline geldi. Her ne kadar rekabeti düzenlemeye adil bir yarış olsun diye ele alsak da uluslararası yatırımcılara böyle yansımıyor. Türkiye özellikle son bir iki sene içerisinde çıkarmış olduğu unicornlar nedeniyle uluslararası yatırımcılara göz kırpmıştı ve çok ciddi bir ilgi oluşmaya başladı.
Diğer taraftan TL’nin değer kaybıyla beraber Türk e-ticaret şirketlerinin döviz bazında ucuzlaması uluslararası yatırımcıların iştahını kabartan bir durum. Bunu bir avantaj olarak görebiliriz bir açıdan ama diğer taraftan bu tip hukuki kısıtlamalar uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisini bir nebze azaltacaktır diye öngörüyoruz.
KÜÇÜK İŞLETMELER İÇİN BÜYÜK ŞANS
Bu hukuki düzenlemeler küçük işletmeleri koruma amaçlı yapılmış olan düzenlemeler. Çünkü büyükler gittikçe piyasayı konsolide ederken küçüklerin de ticaret gücü azalmaya ve zayıflamaya devam ediyordu. Orada da işte küçük satıcılarla büyük platformlar arasındaki ticari ilişkiler için birtakım düzenlemeler oldu.
Bu noktada rekabet kurumunun büyük platformlarla bazı anketler yaptığını biliyoruz. ‘Acaba kendi kargo şirketiyle çalışmaya zorluyor mu?’ gibi sorular vardı araştırmanın içerisinde. Burada aslında satıcıların hukukunu korumaya dönük bir düzenlemeden bahsediyoruz. Tabi hiçbir pazar yeri yöneticisi bu durumdan mutlu değil. Diğer taraftan baktığımızda satıcılar bu durumdan mutlu. Sonuçlarını birkaç sene içerisinde yaşayıp göreceğiz.
TÜKETİCİLERE NE GİBİ AVANTAJLARI OLACAK?
En çok mağduriyetin yaşanma sebebi kontrolsüzlüğün olması. Bu noktada isabetli kararlar geleceğini düşünüyorum. Pazar yerleri bazı kategorilerde daha dikkatli davranacaktır. Satıcıların kontrol edilmesi ve imitasyon ürün satıp-satmadığı konusunda platform yöneticilerinin biraz daha dikkatli hareket edeceğini düşünüyoruz. Artık sadece satıcının kendisine değil platforma da bir sorumluluk bindiği için bu tip vakaların en aza ineceğini düşünüyoruz ama insanın olduğu bir yerde bunların hiçbiri tamamen bitmez, çok azalır.