Türkiye'nin gündemine oturan yenidoğan çetesi davasında ara karar açıklandı. İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan çetenin tutukluluk hallerinin devam etmesine ve davanın 26 Kasım'a ertelenmesine karar verildi.
"HASTANELERDE HASTA SAVAŞI VAR"
Gazeteci Nedim Şener, bugünkü yazısında para için bebeklerin ölümüne neden olan çetenin lideri Fırat Sarı'nın mahkemedeki itiraflarına yer vererek özel hastaneler için denetim çağrısında bulundu. Çeteyle ilgili iddianamede hastane sahipleri ve yöneticilerle ilgili “Sistematik şekilde kazanç sağlamak amacı ile hastane sahipleri ile işbirliği yaparak dolandırıcılık faaliyetlerinde bulundukları...” şeklinde tespitler yer aldığını söyleyen Şener, çete lideri Fırat Sarı'nın ifadesindeki “Hastanelerde hasta savaşı var. Herkes hastasının daha fazla olmasını ister. Bunun için yapılıyor. Ben bu yapıyı gördüm ve bu işe el attım. Ben keşfetmedim, bunlar vardı. ‘Sen gel, yap’ dediler.’” sözlerinden hastane sahiplerinin her şeyden haberinin olduğunu itiraf ettiğini belirtti.
Şener, Sarı'nın özel hastaneler ve hasta sahipleri için söylediği “Bu operasyon süresince birçok hastaneden teklif aldım ama yoğunuz diyerek kabul etmedim. Özel sağlıkta her yerde olan bir durum bu. Hastanelere biz teklif etmedik, iyi çalıştığımız için hep teklif geldi. İşletme denilen yapı böyle başladı. İstanbul’daki özel sağlıkta işletme kültürü her zaman olan bir şeydi. Hastaneler neden işletme istiyor? Çalışan hemşire ve hekim bulmak zor. Diğer yandan hasta sorunu var. Ben özel hastanelerden yanayım. Bu yerler insan sağlığını önemsiyor ama aynı zamanda para kazanmak istiyorlar. Hastanelerde hasta savaşı var. Herkes hastasının daha fazla olmasını ister. Bunun için yapılıyor. Herkes hastanesinin dolu olmasını istiyor. Hastane sahiplerinin de haberi vardı. Hastane yönetiminin beni sıkıştırdığı tek nokta hasta sayısı. Bu çok normal. Benim işim hasta sayısını artırmak. Ama sonra baktık ki hasta bulucular var, biriyle anlaştım. Sonra da Gıyasettin Mert Özer ile anlaştım. Özel hastaneler İstanbul’da iyi işler başardı. İnsan sağlığı önemli ama orası bir işletme, hasta da bulmaları gerekiyor.” cümleleri hatırlatarak yenidoğan çetesinin yöntemlerini de aktardı.
DEVLETİ BÖYLE SOYDULAR
Yenidoğan iddianamesinde çetenin devleti soyma yöntemlerini tek tek anlatan Şener, 4 yöntemle yapıldığını belirterek şu ifadeleri kullandı;
Hastane Sevkleri: Devlet ve özel hastanelerden uygun olmayan koşullarda hasta sevkleri gerçekleştirdi. Bu sevkler sırasında 112 Acil Çağrı Merkezi’nden provizyon numarası alınmadan işlemler yapıldı.
Uzun Süreli Yatışlar: Bebeklerin hastanede hayatın olağan akışına aykırı sürelerde tutulduğu tespit edildi.
Yüksek Masraflar: Tedavi masrafları SGK’ye faturalandırılarak haksız kazanç elde edildi.
Simsarlık: Bebeklerin ailelerinden piyasa değerinin üstünde tedavi masrafları alındı. Çetenin yöneticilerinden ambulans şoförü Gıyasettin Mert gibi “hasta bulucular” ile başlayan çürümüşlük zinciri, sağlık çalışanlarından hemşirelere ve doktorlara oradan da hastane sahiplerine ulaşıyor.
DENETİM ÇAĞRISI
Türkiye'deki sağlık sistemine devletin çok büyük kaynaklar aktardığını ve gurur verici gelişmelerin yaşandığı bir alan olduğunu belirten Şener, paranın olduğu yerde çetelerin de olduğunu ifade ederek sistemin denetlenmesi ve gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. Şener, "İddianamede adı geçen ve yenidoğan çetesi ile ilişkisi olan ancak “çete ile yönetim ilişkisi bulanmadığı” gerekçesiyle faaliyetlerine devam eden 9 hastane yanında tüm özel hastanelerin yetişkin yoğun bakım ve diğer hizmetler yönünden de denetlenmesi “sağlık sisteminin sağlığı” için önemli olacaktır." dedi.
#ESHAHABER.COM.TREditor : Eshahaber